ÇOKDİLLİ BEYİN

Her zaman çevremizdeki insanlardan yeni bir dil öğrenmek hakkında güzel şeyler duymuşuzdur.

Peki, gerçekten yeni bir dil öğrenmek beynimizi nasıl etkiliyor?

Öncelikle, dil kullanımında yürütücü işlevleri yerine getiren nöronları birbirine bağlayan sinapsların sayısı artar. Ayrıca, prefrontal korteksin de faaliyete geçmesiyle konuşma lobu yeniden şekillenir; bu da beynin bu alanının boyutunun büyümesine ve buna koşut olarak işlevinin de artarak güçlenmesine neden olur. Yapılan birçok araştırmanın sonucuna göre iki ya da daha fazla dil bilenlerin akademik başarı, özdenetim, esnek görev değiştirme yeteneği, çalışma belleği ve yoğunlaşma gerektiren görevlerde tek dillilerden çok daha başarılıdırlar.

JNeurosci’de yayınlanan araştırmaya göre; beceriler geliştikçe, dili anlamada loblar değişkenlik gösterebilir. Dil öğrenmede çoğu insanda sol lob daha etkin olmasına rağmen sol lobdaki bir yaralanmadan sonra sağ lob devralabilir. Yetişkin dil öğrenenlerin anadillerinde ve yeni dillerinde okurken, dinlerken ve konuşurken loblar arasındaki sinirsel aktiviteyi karşılaştırmak için MRI kullandı. Dil öğreniminin ilk aşamalarında, ana dil ve yeni diller beyinde oldukça benzer görünmesine rağmen ikinci dil ileri bir düzeye geldiğinde iki dili de anlamak için yine sol loba bağlı kalınsa da zıt loblar kullanıldığı görüldü. Bu sonuçlar; anlamada her iki lobun etkisi olmasına karşın, asıl işi sol lobun yaptığını gösteriyor.

Tokyo Üniversitesi’nde sinirbilimci Profesör Kuniyoshi L. Sakai, “İlk birkaç ayda, beyin aktivasyonlarını izleyerek dil becerisi gelişimini nicel olarak ölçebiliriz.” dedi. Bunun üzerine15 gönüllü ile yapılan araştırmada; araştırmacılar, okuma ve dinlemeyi değerlendirdiler. Gönüllüler, testleri yaparken bir manyetik rezonans görüntüleme (MRI) tarayıcısının içindeydiler; böylece araştırmacılar, nöronal aktivitenin bir göstergesi olan beyin bölgelerindeki yerel kan akışını ölçebildiler. Sakai, “Basit bir ifadeyle, dil için uzmanlaşmış dört beyin bölgesi vardır. Ana dilde, ikinci veya üçüncü dilde bile aynı bölgeler sorumludur.” dedi. Bu dört bölge, sol frontal lobdaki gramer merkezi ve anlama alanı ile temporo-parietal lobdaki işitsel işleme ve kelime bilgisi alanlarıdır. Ayrıca, oksipital lobdaki hipokampüsün hafıza alanları ve beynin görme alanlarının da bu dört bölgeyi desteklemek için aktifleştiğini de ekledi.

Araştırmalar sonucunda dinleme testleri sırasında dilbilgisi merkezinde, anlama alanında ve okuma testleri sırasında oksipital lobların görsel alanlarında beyin aktivasyonunun azaldığını buldular. Sakai, “Bir dili başarıyla öğrendikten sonra beyin aktivasyonunun düşmesini bekliyoruz çünkü anlamak için çok fazla enerji gerektirmiyor” dedi. Özellikle ikinci dinleme testi sırasında, gönüllüler, temporal loblarının işitsel işlem alanının aktivasyonunu biraz arttırdı. Sakai, “Yeni başlayanlar yeni dilin ses kalıplarına hakim değiller, bu yüzden hafızalarında tutamazlar ve onları iyi hayal edemezler. Harflerin veya dil bilgisi kurallarının aksine konuşmayı tanımak için hala çok fazla enerji harcıyorlar.” diye açıkladı.

Başka bir araştırmada Baycrest’s Rotman Research Institute’de bilim insanı olan Dr. Claude Alain “Bulgular, müzisyenlerin ve iki dillilerin aynı görevi yerine getirmek için daha az çaba gerektirdiğini ve bu da onları bilişsel gerilemeye karşı koruyabileceğini ve bunama başlangıcını geciktirebileceğini gösteriyor.” dedi. Yapılan araştırmalar sonucunda da ekledi: “Bu görev sırasında, iki dillilerin beyinleri, konuşmayı anlama ile bilinen alanlarda daha büyük aktivasyon belirtileri gösterdi ve bu teoriyi destekledi.”

Swedish Armed Forces Interpreter Academy’deki kişilerin 13 ayda hiç bilmedikleri bir dili öğrenmeleri dikkat çekmişti. Bununla ilgili bir aştırma için kontrol grubu olarak Umeå Üniversitesi’ndeki dil üzerine olmasa da çok çalışan bir grup seçildi. Araştırmada da her iki gruba da üç aylık yoğun bir çalışma döneminden önce ve sonra MRI taramaları yapıldı. Bu taramalar sonucunda kontrol grubunun beyin yapısı değişmeden kalırken, dil öğrencilerinin beyninin belirli kısımları büyüdü. Bu kısımlar hipokampüs ve cerebral korteksteki üç bölgeydi. Bu araştırma sonrası Lund Üniversitesi psikoloji araştırmacısı Johan Mårtensson “Üç aylık yoğun bir dil çalışmasını ömür boyu iki dilli olmakla karşılaştıramasak da dil öğrenmenin beyni formda tutmanın iyi bir yolu olduğunu gösteren çok şey var.” dedi.

Yazar: Senanur Gülce

Editörler:  İdil Altıntaş, Hilal Türkan

Learning a new language changes the brain’s division of labor:

https://www.sciencedaily.com/releases/2020/11/201117122840.htm

Measurable changes in brain activity during first few months of studying a new language:

https://www.sciencedaily.com/releases/2021/03/210326104719.htm

Language learning makes the brain grow, Swedish study suggests:

https://www.sciencedaily.com/releases/2012/10/121008082953.htm

Learning music or speaking another language leads to more efficient brains:

https://www.sciencedaily.com/releases/2018/05/180517123254.htm

Speaking multiple languages linked to better cognitive functions after stroke:

https://www.sciencedaily.com/releases/2015/11/151119211415.htm

What multilingual nuns can tell us about dementia:

https://www.sciencedaily.com/releases/2019/09/190912112418.htm

Bilingualism and the brain: How language shapes our ability to process information:

https://www.sciencedaily.com/releases/2015/08/150824114907.htm

Çokdillilik ve Çokdilli Beyin: Mehmet Halit ATLİ

https://www.researchgate.net/profile/Mehmet-Atli-3/publication/336139481_Cokdillilik_ve_Cokdilli_Beyin/links/5fddeb48299bf1408823823c/Cokdillilik-ve-Cokdilli-Beyin.pdf

Can bilingualism protect the brain even with early stages of dementia?:

https://www.sciencedaily.com/releases/2020/02/200213132619.htm

Learning language: New insights into how brain functions:

https://www.sciencedaily.com/releases/2019/05/190508093716.htm

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.