İÇİMİZDEKİ ÇÖPÇATAN (NEDEN O İNSAN ?)

https://previews.123rf.com/images/lightwise/lightwise1111/lightwise111100144/11718474-human-surveillance-de-la-sant%C3%A9-du-cerveau-ecg-des-signaux-%C3%A9lectriques-qui-causent-des-saisies-dans-l-.jpg

Asırlardır gizemini koruyan aşk kavramı her uygarlık, her düşünür tarafından ayrı ayrı tanımlanmışsada bireyde anlamlandırılamayan duygu durumlarına ve homeostatik dengesizliğe yol açtığı aşikardır. Peki nedir bu kaosun sebebi? Nedir bu spesifik dürtülerimizin kaynağı?Neden herkese aşık olamayız?Aşk adı verilen bu duygu silsilesinin vücudumuzun kimyasıyla ilişkisi nedir? Helen Fisher’in yapmış olduğu aşık beyin çalışmalarında bu sorulara cevap arayacağız.

Bir biyoloji antropoloğu olan H. Fisher insan evrimi, primatoloji ve cinsel davranışlar üzerine doktorasını tamamlamasının ardından aşk ve beyin ile ilgili çalışmalarına başladı. Bu çalışmalar mutlu ve aşık insanlar üzerinden sorgulandı. Örneklemdeki bireylere 2 koşullu bir beyin taraması yapıldı ve bu kişilere önce aşık olduğu insanların resmi gösterildi daha sonraysa onlar için bir anlam ifade etmeyen nötr bir fotoğraf gösterildi. Sonuç şaşırtıcıydı. PET ve MR cihazlarındaki kayıtlara göre ilk fotoğrafa bakışta tabiri caizse beyinde adeta tsunami dalgaları seyredilmişti. Bir çok bölgede hareketlenme ve aktifleşme söz konusuydu.Tüm bunlardan daha ilginç olanıysa ışıma yapan bölgelerden biri kokain kullanıldığında etkilenen bölgeydi. Evet belki de aşk buydu:His ve düşünceye ait ne varsa uçlarda yaşatan anlık bir zevkten ve sonrasında stabilleşen bir pik dalgasından ibaret bir duygu sarmaşığıydı. Ama yine de özel ve tanımlanamazdı.

http://www.kivilcimkayabali.com/romantik-askin-ardindaki-norobilim/brain_activity_love/

Beynimiz aşk fenomenini tüm hücrelerine yaşatıyordu ancak neden bir başkası değil de onun için yaşatıyordu ? Beynimiz aşık olacağımız insanı seçebiliyor muydu?

Helen Fisher ve ekibi aslında tam da bu nokta üzerinde çalıştılar. İki bireyin birbirine olan çekim gücünün nereden kaynaklandığını saptamak amacıyla insanlarda ne derece dopamin, seratonin, östrojen ve testeron salgıladığını belirleyen testler yapıldı ve soru çizelgeleri hazırlandı .FMRI ile de bu çizelgelerin geçerliliği kanıtlandı. Bir arkadaşlık sitesi kuruldu. Sorulan sorular ve 34 ülkeden 3.8 milyon insanın verdiği cevaplar doğrultusunda bireylerin kimlere karşı yönelimleri olduğuna ve seçimlerine bakıldı. Veriler bir araya getirildiğinde GENEL OLARAK hormonlara ve nörotransmitterlere bağlı 4 farklı tip insan modeli çıkarıldı.

Testi yapmak isterseniz bu linke girebilirsiniz:

.https://bit.ly/2GnZnOs.

http://www.kivilcimkayabali.com/romantik-askin-ardindaki-norobilim/sevgililer_gunu2/

KAŞİF(Explorer):Bu kişilik tipine yönelimi olanlarda genel olarak dopamin baskındır. Oldukça yaratıcı, adrenalin sever ve araştırmacı ruhlu bu insanlar enerjik olmalarıyla daha çok dikkat çekerler ve sürekli bir yeniliğin ve özgürlüğün pesindedirler. Bu tip insanlar için sıradan olmak itici bir kavramdır. Sanatsal zevkleri de oldukça yüksektir.

MİMAR(Builder) :Bu kişilik tipine yönelimi olanlarda genel olarak seratonin baskındır.Bu kişilik tipindeki insanlar oldukça itaatkardırlar ve düzene karşı koyan yapıları pek yoktur. Grup çalışmalarında, sosyal projelerde ve insan ilişkilerinde başarılıdırlar. Aile kavramı çok önemlidir. Tipik özelliklerinden bir diğeriyse iradeli olmaları ve planlama programlama yapmayı çok sevmeleridir.

ARABULUCU(Negotiator) :Bu kişilik tipine yönelimi olanlarda genel olarak östrojen baskındır. Hayal güçleriyle ve sezgisel davranışlarıyla daha çok ön planda olan bu bireylerde empati yapma ve karşısındakini dinleme yeteneği oldukça fazladır. Daha naif ve yapıcı karakterdedirler ancak bu ARABULUCU karaktere sahip bireyler daha çok kendilerine zıt olan bireylere yönelim gösterirler.

YÖNETİCİ (Director) :Bu kişilik tipine yönelimi olanlarda genel olarak testosteron baskındır. Yaşam felsefelerini “hakimiyet” olgusuna göre şekillendiren bu bireyler için rakip kavramı da o denli önemlidir. Çok hırslıdırlar ve mükemmelliyetçidirler. Duygularını çoğunlukla kendi içlerinde yaşarlar. YÖNETİCİ ve LİDER tipli insanlarda kendilerine zıt özelliklere sahip insanlara yönelme eğilimindedirler.

Danimarkalı araştırmacı Helen Fisher’in yapmış olduğu bu çalışmalarda beyin taramalarından ve sosyal deneylerinden çıkan sonuçları görüyoruz. Çıkan sonuçlar kesin bir çizgilerle birbirinden ayrılmamakla birlikte bize daha çok genelleme yaparak bilgi sahibi olma fırsatını sunuyor. Biliyoruz ki beyin evrenin hala tam olarak aydınlatılamamış bir kara kutusu. Dolayısıyla araştırma sonuçlarını da basite ve öze indirgeyerek beynimizin aşk kimyasıyla ilgili fikir sahibi olmak durumunda kalıyoruz. Bir çok nörotransmitter ve hormonun rol aldığı bu döngü de Fisher bize daha çok başroller hakkında bilgi veriyor.

Sonuç olarak aşk kavramı bir dizi biyokimyasal, hormonal işlemlerin bir ürünüdür.Fakat basite indirgenemeyecek kadar güçlü hisler uyandıran, aşk denilen bu boyut yarattığı sağlam duygu durumuna karşın bitmeye mahkum olan, sonsuz olamayan, beyinde zaman zaman dalgalanan feromonlarımızın da rol aldığı biyolojik bir süreçtir. Bu süreç kendi içinde bir çok nörobiyolojik unsur barındırır. (oksitosin, vazopressin, dopamin, seratonin, endorfin, endojen opiat, nitrik oksit vb.) Aşk kavramı psikolojimizin ya da bilinç altımızın dışa vurduğu rastgele bir eylem olmamakla birlikte aynı zamanda nörolojik bir durumdur. Pek de mucizeleştirmemek gerekir. Aşk hayatımızı, ne istediğimizi, sosyoekonomik kültürün, yaşanılan çevrenin yanı sıra hormonlarımız ve kimyamız da belirler. Biyolojimiz bizi o insana götürebilir . Vücut kimyamızın pusulasında gerçekleşen bu eylem güven ve inancın yanı sıra beyindeki ödüllendirme sisteminin (limbik sistem) aktivasyonuna dayanan karmaşık, nörobiyolojik fenomenlerdir.

Kaynakça

Bu yazı Helen Fisher’in araştırmaları ve sonuçları üzerinde yorumlanarak ve derlenerek yazılmıştır.

https://dergipark.org.tr/pgy/issue/11160/133424

https://www.google.com/books?hl=tr&lr=&id=sWFYCgAAQBAJ&oi=fnd&pg=PP6&dq=Anatomy+of+love+Helen+fisher&ots=rHxcP5IjNk&sig=hYacYltpoYBaM20MDIUCJIqvGgs

http://search.proquest.com/openview/65ad82f4186936612bc02b81000ee4c6/1?pq-origsite=gscholar&cbl=136214

http://search.proquest.com/openview/4f96d74f7929217cdcb9bc3d2655c757/1?pq-origsite=gscholar&cbl=136214

One thought on “İÇİMİZDEKİ ÇÖPÇATAN (NEDEN O İNSAN ?)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.