Othello Sendromu : Patolojik Kıskançlık
Bir yokmuş, bir varmış. Evvel saman içinde kalbur zaman içinde 2. yüzyılda bir aşk cinayeti yaşanmış. Venedik koloni ordusunun başarılı ve yakışıklı komutanı Othello, şehrin ileri gelenlerinden birinin kızı olan Desdemona’ya aşık olmuş ve evlenmişler ancak mutlulukları halkın dedikoduları, Othello’nun baş rakibi Iago’nun kötülükleri ve ektiği kıskançlık tohumlarıyla trajediye dönmüş. İçindeki kıskançlık tohumları gitgide filizlenen Othello karısını da kendisini de öldürmüş ve bu hikaye de burada bitmiş.
İsmini ünlü yazar Shakespeare’in oyunundan alan Othello sendromu çoğumuzun şahit olduğu hatta belki de yaşadığı sorunlardan, durumlardan biri.Patolojik kıskançlık olarak açıklanan bu durum bir duygu durumu olmamakla birlikte en az bir şizofreni, bipolar kadar tehlikeli bir hastalıktır.
Kıskançlık denildiğinde aklımıza ilk gelen vaziyet ;iki kisi arasında yaşanan, “çok sevmekten” kaynaklandığını sandığımız tatlı atışmalı bir ruh hali. Psikanalitik alana göreyse kıskançlık, hayvanlarda ve insanlarda mevcut olan doğal bir duygudur. Canlının manyetizmasıyla ilgilidir ve canlının kendi manyetizmasına olan alışkanlığı , o manyetizma etrafındaki bireyleri sahiplenmesine neden olur.
Kıskançlık ödipal(3 kişilik) yapıya sahiptir. Kıskanan kişi, kıskanılan kişi ve rakipten oluşur. Psikanalitik teorilere göre bu his nesnelere karşı değil, bireylere karşı oluşur.Nesnelere karşı duyulan sahiplenme, bireyin sahip olduklarına sahip olma isteği “haset” olarak adlandırılır.
Kıskançlık ise kıskanan kişinin sahip olduğu iki kişilik ilişkiye dışarıdan üçüncü bir kişinin başka bir deyişle rakibin müdahil olacağı ve mücadelenin rakibe kaybedileceği korkusundan doğan bir histir.
Freud ne kadar normal kıskançlığın bile mantık dışı olduğunu savunsa da ve kıskançlık duygusunun bilincin denetimi altında olmadığını ileri sürsede harekete geçirmemiş ve belirli sınırları olan kıskançlık duygusu gayet olağandır. Bu ödipal oyunda kimse fiziksel ve zihinsel olarak zarar görmemişse normal ve doğal kabul edilebilir. Neticede kıskançlık, egonun 22 temel unsurundan biridir ve insan demek ego demektir. İnsan, tarihi boyunca belirli aşamaları geçtiğini sanarak benliklerini tamamlamaya çalışan ve geçtiği aşamaların övgüsüyle hayatta kalabilen bir varlıktır. Kıskançlığın şiddeti de düşük benlik sayısıyla doğru orantılıdır.
Psikopatolojiye göre Öldüren Sendromlar listesinde bulunan Othello sendromu ise canlının kendi parçası olarak gördüğü manyetik alanı sahiplenmesi ve bu sahiplenme uğrunda bedensel, duygusal ve zihinsel şiddet uygulaması bir nevi bu duygunun damarda dolaşması ve beyni hipnotize etmesi boyutundaki kıskançlık olarak karşımıza çıkmakta.
Bu sinsi hastalığın istatistiksel yönünü incelediğimizdeyse karşımıza ürkütücü veriler çıkabiliyor. Sendrom erkeklerde daha sık olmakla birlikte son yıllarda da yaygınlaşmış vaziyette. Bu yaygınlaşmanın nedeni ;eşlerinii takıntıya dönüşmüş bir biçimde kıskanan, kendi kafasında senaryolar kuran ve bir süre sonra bunları paranoyalaştıran ve buna inanan bireyler eşlerini öldürüyor veyahut vahim sonuçlara sürüklüyor. Bu durumda aynı sendroma sahip kişilerin destek bulmasına neden oluyor ve kendilerindeki metal rahatsızlığı fark edemiyor, bu durumu normal olarak algılamaya başlıyor, hislerini güçlendiriyor.Yani söz konusu durumda negatif toplumsal etkileşimin hakimiyeti görülüyor.
Duruma güncel olarak yaklaştığımızdaysa birkaç fikir sahibi olabilmek mümkün. Hatırlarsanız oyuncu Vatan Şaşmaz 27 Ağustos 2017 tarihinde Filiz Aker tarafından öldürülmüştü ve ardından Filiz Aker de intihar etmişti. Olayın ardından bir çok uzman Filiz Aker’in Othello sendromu olabileceği varsayımını öne sürmüştü.Nitekim sonu cinayetle biten pek çok vakanın altında bu rahatsızlık yatıyordu.
PEKİ NASIL ANLAŞILIR VE NE YAPILABİLİR?
Othello sendromunda semptomlar aniden başlıyor ve ancak ayrılıkla veyahut ölümle sonuçlanıyor.
Kıskançlık sanrıları giderek artan bir şekilde eşe karşı sözel ve fiziksel saldırılara ulaşıyor.
Pek çok araştırmacı patolojik kıskançlığın başlangıcında erkeklerde ereksiyonla ilgili güçlükler, kadınlarda ise bir cinsel işlev bozukluğunun yattığını öne sürüyor. Tüm bunlar bir arada değerlendiriliyor ve tanı konuyor.
Yapılması gereken mutlaka bir uzman desteği almak ve kıskançlığın esas kaynağına inip onları keşfetmek.
Nitekim kıskançlık, müdahale edilmediği takdirde artarak ilerleyen ve problem oluşturan bir duygu durumudur. Başta bir kıvılcımla başlar, negatif toplum desteği, baskısıyla alevlenir ve geri dönüşümü olmayan yollara sürükler ve yangını başlatır. Sağlıklı bir toplum için bireylerin sağlıklı olması şarttır ve bu da ancak duyarlılıkla, empatiyle, özenle ve bir takım şüphelerle olur. Bu tarz vakalarda belirtiler gözden kaçmamalı, hafife alınmamalı ve basite indirgenmemelidir.
http://www.dtcfdergisi.ankara.edu.tr/index.php/dtcf/article/view/5426
https://openaccess.firat.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11508/13410/379249.pdf?sequence=1
Çok güzel bir yazı olmuş eline sağlık. İnsan kendinin kurdudur kendi yer kudurur.
Shakespeare’in ünlü eserlerinden Othello’da;soylu, akıllı, güçlü ve dürüst kişilikli othello ve karısı desdemona birbirlerini büyük bir aşk ve sadakatle sevmektedir. Ancak, iago yetkiyi kendi yerine cassio’ya veren othello’ya sinirlenir ve bu durumun yansıması olarak içindeki kin miktarı artar. othello’nun büyük aşkına yani desdemona’ya ilk armağanı olan mendili desdemona kaybetmiştir. anlamı çok büyük olan bu armağanı desdemona ne kadar arasada bir türlü bulamaz. othello, karısının mendili kaybetmesinden kuşkulanmaya başlar ve bu durum git gide icini kemiren bir hal alır. mendili ele geçiren iago, othello’nun desdemona’ya güvenini sarsacak bir şeytani bir plan kurar ve bunu başarır. iago’nun planı sayesinde othello desdemona’nın cassio’yla aşk yaşadığından kuşkulanmaya başlar. kıskançlığın ateşiyle yanıp tutuşan othello önce cassio’yu, sonra karısını öldürür. ancak, bu arada her şeyin iago’nun işi olduğu ortaya çıkar. bunun üzerine othello kendini öldürür ve iago idama mahkum olur.
Tıpta othello sendromu denilen aşırı kıskançlık durumuna bağlı olarak şiddet olayları gösteren bir durumdur.Bu kapsamda Sosyal ve Bilimsel boyut dışında hukuki kapsamda da derin inceleme gerektiren bir konu oldugu varsayimindayiz.Çünkü mevcut kıskançlık olgusu insanda “canavarca” bir his uyandırır ve yapılan yani fiili anlamda icraya konu olabilen saldırılar planli programlı islenmektedir.Ancak kıskançlık olgusu tahrik kapsaminda ele alındığından bu tür vakalarda hukuki ihtilaf durumuda varolmaktadir.Bu doğrultuda konunun sosyal ve hukuki yonlerinin de degerlendirilmesinde fayda olduğu kanaatindeyim.Ellerinize sağlık.