Bir Çağ Açan Yapı Taşı: Nuremberg Kodları

Hiç şu anda kullandığımız etik yaklaşımların neye dayandığını merak ettiniz mi? Zaman boyu yapılan etik alanındaki değişiklikleri temeli nedir? Tarih boyu olduğu gibi bu değişimler de bir sefalete mi dayanıyor? Hepimiz İkinci Dünya Savaşı sırasında yapılan Nazi deneylerini duymuşuzdur. Peki bu deneyler bizim için ne ifade ediyor? İnsan haklarını hiçe sayarak yapılmış bu deneyler tıp ve hukuk camiasında bir ışık olmuştur ve de gelecekte yapılacak olan araştırmalar için belli kurallar koyulmasını sağlamıştır. İşte bu kurallar Nuremberg Kodlarıdır.

1947 yılının Ağustos ayında yayınlanan bu kodlar günümüz araştırma etiğinin temelini oluşturmaktadır. Bu dönemde Almanya’da yapılan insanlık dışı deneylerin hukuki süreçleri sonunda, mahkemede 10 karar alınmıştır ve de bu kararlar Nuremberg Kodlarını oluşturmaktadır.

Nuremberg Kodlarının en önemli ve yenilikçi maddeleri:

  • İnsan öznenin gönüllü rızası kesinlikle esastır. Bu, ilgili kişinin rıza vermek için yasal kapasiteye sahip olması gerektiği anlamına gelir; herhangi bir güç, sahtekarlık, aldatma, baskı, aşırı erişim veya diğer gizli kısıtlama veya zorlama unsurlarının müdahalesi olmaksızın, özgür seçim gücünü uygulayabilecek şekilde yerleştirilmelidir ve ilgili konunun unsurları hakkında anlayışlı ve aydınlatıcı bir karar vermesini sağlayacak kadar yeterli bilgi ve anlayışa sahip olmalıdır. Bu ikinci unsur, deney deneği tarafından olumlu bir kararın kabul edilmesinden önce; deneyin doğası, süresi ve amacının kendisine bildirilmesini gerektirir; gerçekleştirileceği yöntem ve araçlar, makul olarak beklenebilecek tüm rahatsızlıklar ve tehlikeler ve deneye katılmasından kaynaklanabilecek sağlık veya kişi üzerindeki etkiler, rızanın kalitesini tespit etme görev ve sorumluluğu; deneyi başlatan, yöneten veya deneye katılan her bireye aittir. Cezasız bir şekilde başkasına devredilemeyecek kişisel bir görev ve sorumluluktur.
  • Deney; toplumun iyiliği için verimli sonuçlar verecek, başka yöntemlerle veya çalışma araçlarıyla sağlanamayacak ve doğası gereği rastgele ve gereksiz olmayacak şekilde olmalıdır.

Nuremberg Kodlarının bizim için en önemli getirisi “Aydınlatılmış Onam” ve de “Yarar-Zarar” ilişkisidir. Aydınlatılmış onam faktörü araştırma etiğinin ve de klinik etiğinin günümüzde vazgeçilmez unsuru olmuştur. Bu madde sayesinde araştırmaya katılan gönüllülerin rızasını hem sözlü hem de yazılı almak zorunlu hale getirilirmiştir, bu yenilik araştırmacıların ve hekimlerin olası etik veya hukuki sorunlar uzaklaşmasını sağlamıştır. Yarar-Zarar dengesi ise araştırmaların topluma sağlayacağı faydanın zarardan üstün olmasını desteklemektedir.

Her hekimin ya da araştırmacının bu maddeleri bilmesi ve uygulaması büyük önem taşır. Herhangi bir etik problemin oluşmaması için gönüllüden ve/veya hastadan aydınlatılmış onam alınması zorunlu kılınmıştır. Nuremberg Kodları o kadar önemli ki modern ilkeci etik yaklaşımını temelini oluşturmuştur. Aydınlatılmış onam, yarar sağlama ve zarar vermeme ilkelerinin kaynağı olan bu kodlar günümüz araştırma ve klinik etiğine çok değerli katkılar sağlamıştır.

Kaynakça:

https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0887899421002423
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29083578/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.