COVİD-19 NÖROLOJİK HASTALIKLARA SEBEP OLUR MU?
COVİD19, Şiddetli Akut Solunum Sendromu koronavirusünün (SARS-CoV-2) neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Hâlâ devam eden bir pandemiye neden olan bu virüsün en çok akciğer tutulumu bilinmesine rağmen dolaşım, boşaltım ve sinir sistemi üzerine de etkileri vardır. Bu yazımda COVID-19 ‘un sinir sistemi üzerindeki etkilerini anlatan en güncel araştırmaları sizlerle paylaşacağım. İlk olarak SARS-COV-2’nin virolojisi hakkında kısaca bilgi edinelim.
SARS-COV-2 Virolojisi
SARS-CoV-2, bir insan patojeni olarak ortaya çıkan en son koronavirüstür. Koronavirüsler tek sarmallı, pozitif polariteli RNA virüsleridir. Alfa-koronavirüs, beta-koronavirüs, gama-koronavirüs ve delta- koronavirüs olmak üzere dört tiptedirler. SARS-CoV-2; SARS-CoV ve Orta Doğu Solunum Sendromu Koronavirüsü (MERS-CoV) ile genetik benzerlik gösteren tipik olarak 60 ila 140 nm boyutunda bir beta-koronavirüstür. Doğada çok yaygın olarak bulunan koronavirüsler; solunumsal, enterik, hepatik ve nörolojik hastalıklara neden olur. İlk keşfedildikleri yıllarda sadece hayvanlarda patojen oldukları bilinmekteyken ilerleyen yıllarda insanlarda da enfeksiyon etkeni olduğu gösterilmiştir. İmmünohistokimyasal çalışmalar için nükleokapsid ve spike proteinlerine karşı antikorlar kullanılmıştır.
COVİD-19’un Merkezi Sinir Sistemine Katılım Yolları Ve Mekanizmaları
İnsan koronavirüslerinde merkezi sinir sistemi enfeksiyonlarının mekanizmaları henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. Bununla birlikte, önceki çalışmalar SARS ‐ CoV’nin, beyin örneklerinde immünohistokimya, elektron mikroskobu, gerçek zamanlı ters transkripsiyon ‐ polimeraz zincir reaksiyonu ve polimeraz zincir reaksiyonu ile beyin omurilik sıvısında olduğunu göstermiştir. Deneysel hayvanlarla yapılan çalışmalar, SARS-CoV’nin beyne koku alma siniri yoluyla girebileceğini göstermiştir. Daha geniş bir yayılım göstermeden önce başlangıçta medulladaki beyin sapı ve kardiyorespiratuar merkez gibi alanlar dahil olmak üzere beyin bölgelerine yayılabileceği de ortaya konmuştur. Koku siniri enfeksiyonunu; orta beyindeki piriform ve intralimbik korteksler, bazal ganglionlar ve dorsal raphae çekirdekleri gibi bölgelerin tutulumu takip eder. (Transnöronal yayılım) Talamus ve hipotalamus dahil olmak üzere diğer bölgeler daha az tutarlı bir şekilde pozifttir. Singulat ve anterior koku alma çekirdeklerinde önemli nöron kaybı vardır. COVID-19’da değişmiş koku ya da koku kaybı (hiposmi), bu aktarımın olfaktör sinir ve anatomik beyin bağlantı yollarının SARS-CoV2 tarafından da kullanılabileceğini düşündürmektedir.
COVID-19’un yaygın olarak bildirilen bir başka ilginç klinik semptomu hipogezidir (tat kaybı). Tat duyusu fasiyal, glossofaringeal ve vagus sinirinin superior laringeal dalı ile alınır. Daha sonra bu bilgi beyin sapındaki soliter çekirdeğe oradan da talamusa iletilir. Bu nedenle bu kraniyal sinirler, beyne trans-nöronal yayılma için potansiyel olarak başka bir yol sağlar.
Genel dolaşımda SARS ‐ CoV ‐ 2 varlığı, merkezi sinir sistemine hematojen bir giriş yolu sağlayabilir. Virüs, endotel hücrelerindeki ACE2 reseptörlerini kullanabilir. Ardından viral partiküllerin kılcal endotelden tomurcuklanıp endotele zarar vermesi, kan-beyin bariyeri (BBB) yoluyla erişim kazanarak nöronlardaki ACE2 reseptörleriyle etkileşime neden olur. Böylece viral tomurcuklanmayı başlatır. SARS ‐ CoV ‐ 2 partikülleri; böbrek, akciğer, kalp ve karaciğerde postmortem dokunun kan damarlarındaki endotelyal hücrelerde elektron mikroskobu ile gösterilmiştir. Endotel hücrelerinin enfeksiyonu, son zamanlarda COVID-19 hastalarında bildirilen kanamaya veya hemorajik enfarktüse yol açan kılcal damarların yırtılmasına neden olur ve ölümle sonuçlanabilir.
SARS-CoV-2’nin merkezi sinir sistemine muhtemel üçüncü giriş yolu bağışıklık hücreleridir. Virüs vücuda solunum yoluyla girer. Önce trakea ve bronşların epitel hücrelerini ardından akciğerin alveolar hücrelerini enfekte eder. Daha sonra virüsü beyin dahil diğer organlara taşıyan yerleşik bağışıklık hücrelerini enfekte ederek merkezi sinir sistemine girişi sağlar.
COVID-19 hastalarında otoimmun ensafalit tablosu da diğer bir merkezi sinir sistemi tutulum yolunu göstermektedir. Bu durum aşırı kendi kendine yanıtla ve antijen sorumlu immun yanıta neden olan genetik yatkınlıkla ilişkilendirilmiştir. SARS hastalarında, koronavirüs spike proteinine karşı otoantikorların insan epitel ve endotel hücreleri ile reaksiyona girerek sitotoksisiteye neden olduğu bulunmuştur. Benzer şekilde COVID-19’lu hastalarda da SARS-COV-2’ye karşı antikorlar üretilebilir.
COVID-19’un Nöropatolojik Bulguları Ve Nöropatogenezi
COVID-19 hastalarının nöropatogenezini incelediğimizde çok geniş bir histolojik bulgu aralığı görüyoruz. En sık gözlenen bulgular mikroglial nodüller, perivasküler lenfositoz dahil lenfoid inflamasyon, parankimal lenfositik infiltrasyon ve leptomeningeal lenfositik enflamasyon, hipoksik-iskemik değişiklikler, astroglioz, akut/subakut beyin enfarktüsleri, birincil kanama ve mikrotrombüslerdir. İmmünohistokimyasal çalışmalarda saptanan lenfoid inflamasyon ve mikroglial nodül prevalansının yüksek olduğu unutulmamalıdır.
Mikrotrombüsler, enfarktüsler, kanamalar, nötrofilik tıkaçlar ve Alzheimer tip 2 astrositoz
SARS-CoV-2; IL-6 ve IL-1p gibi sitokinlerin kana aşırı ve hızlı salımı ile karakterize edilen şiddetli bir hiperimmün reaksiyon olan sitokin fırtınasına neden olabilir. IL-6, pıhtılaşma sistemini aktive eder ve vasküler geçirgenliği artırır. Bu durum, viral endotelyopati ile kombinasyon halinde, COVID-19 ile ilişkili koagülopatiden sorumlu olabilir. SARS-CoV-2; IHC (immunohistokimyasal) ve elektron mikroskobu ile incelemede serebral endotelyal hücrelerde tespit edilmiştir. Hiperkoagülasyon, sırasıyla mikrotrombüs, enfarktüs ve kanamaların histolojik bulgularına neden olur. Ayrıca IL-1β, nötrofiller ve/veya trombositler içeren vasküler “nötrofilik tıkaçlar” bakımından da zengindir. Bu “nötrofilik tıkaçlar” otopsiye gelen COVID-19 hastalarının beyin, akciğer, kalp, böbrek ve karaciğerlerinde görülmüştür. Vakaların yaklaşık %1,6’sının ya da daha fazlasının beyninde “nötrofilik tıkaçlar” vardır Ortaya çıkan hipokseminin yanı sıra önceden var olan arteriyoskleroz ile birlikte pnömoni ve ARDS de muhtemelen serebral enfarktlara katkıda bulunur. COVID-19 otopsilerinde, serebral enfarktlara ek olarak, ara sıra görülen hipofiz enfarktüsü vakaları da gözlenmiş, Alzheimer tip 2 astrositoz da hepatik ensafalopatinin karakteristik bulgusu olarak rapor edilmiştir.
Klinik Örnekler
-COVID-19 ile ilişkili menenjit/ensefaliti olan 24 yaşında bir erkek hasta ateş, kusma, şuur kaybı ve kasılmalar ile başvurdu. Hastada boyun sertliği yoktu. Beyin MRG’de lateral ventrikül ve hipokampus boyunca hiperintensite gözlendi. SARS‐CoV‐2 RNA’sının BOS’tan izole edildiği yayınlanmış vakalar, virüsün nörovirülansı olduğunu düşündürmektedir
-59 yaşındaki bir kadın hasta, hastaneye yatırıldıktan 6 gün sonra kötüleşti. MRG sonuçlarında; beyin sapı, amigdala, putamen ve talamik çekirdeklerde beyin sapı şişmesi ve simetrik hemorajik lezyonlar görüldü. Mevcut literatürün gözden geçirilmesi, akut serebrovasküler hastalığın COVID-19 popülasyonlarında görülen daha yaygın, ciddi nörolojik komplikasyonlardan biri olduğunu göstermiştir.
-79 yaşındaki SARS‐CoV‐2 pozitif bir erkekte intrakraniyal kanamaya neden olan serebrovasküler olay tespit edildi. Hastanın BT’sinde akciğer sol alt lobda buzlu cam opasitesi gözlendi.
-Belirgin ajitasyon, konfüzyon ve kortikospinal sistem bulguları ile başvuran ensefalopatili SARS‐CoV‐2 pozitif hastalarda akut iskemik inmeler (MRI ile teşhis edilmiş) bildirilmiş. Daha yüksek D‐dimerlerin daha yüksek serebrovasküler hastalık riskinin göstergesi olabileceği de öne sürülen bulgular arasındadır. (D‐dimer, fibrin pıhtı degradasyonunun bir ürünüdür ve yakın zamanda veya mevcut pıhtı oluşumunu gösterir)
Tuhaftır ki, COVID-19’daki serebrovasküler olaylar sadece yaşlılar veya kardiyovasküler hastalığı olanlarla sınırlı değildir. Büyük damar tıkanıklıkları da dahil olmak üzere iskemik inmeye sebep olarak gençlerin de hastaneye başvurmalarına neden olmaktadır.
Ayrıca COVID-19 hastalarında anksiyete, depresyon, uykusuzluk ve sıkıntı gibi bazı özgül olmayan psikolojik problemler kaydedilmiştir. COVID-19’dan kurtulan 89 kişi incelendiğinde % 35’inin hafif, % 13’ünün orta ila şiddetli psikolojik semptomlara sahip olduğu elde edilen sonuçlar arasındadır.
Sonuç olarak yapılan bu güncel çalışmalara göre COVİD-19; serebrovasküler olaylar, viral ensefalit ve meningoensefalit olmak birçok nörolojik hastalığa neden olabilir ve merkezi sinir sistemi içindeki viral enfeksiyon için kanıt sağlar. Bugüne kadar COVİD-19 nöropatolojisini doğrulamak için yapılan otopsi beyin muayeneleri nispeten az sayıdadır. Bu semptomlar aslında solunum yetmezliği ve diğer komplikasyonlara bağlı merkezi sinir sisteminin sekonder tutulumunun sonucu olabilir. Ve bu semptomları gösteren bireyler kesin olarak COVID-19’dur diyemeyiz.
KAYNAKÇA
1) Serap Demir Tekol: SARS-CoV-2: Virolojisi ve Tanıda Kullanılan Mikrobiyolojik Testler
2) Katarina Zimmer: COVID-19’s Effects on the Brain (Jan 20, 2021)
(https://www.the-scientist.com/news-opinion/covid-19s-effects-on-the-brain-68369
3) Neuropathology of COVID-19 (neuro-COVID): Clinicopathological Update. Jerry vd.,2021.
(https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7861505/)
4) Ross, Rachel, Laura, Ross, Sarah, Tehmina… Laura 2020).( The emerging spectrum of COVID-19 neurology: clinical, radiological and laboratory findings )
(https://academic.oup.com/brain/article/143/10/3104/5868408?searchresult=1)
5) Al-Sarraj, Troakes (2020) (Invited Review: The spectrum of neuropathology in COVID‐19)
(https://onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1111/nan.12667)
6) Marshall, M. (2020). (How COVID-19 can damage the brain?)
Sizin yazılarınızı heyecanla ve zevkle okuyorum. Çok güzel bilgileri bizle paylaşıyorsunuz bu yüzden teşekkür ederim. Bu yazıda da özellikle klinik örneklere yer vermeniz konuyu daha da açıklamış. Emeğinize sağlık .
Çok teşekkür ederim. Geri bildirimleriniz benim için çok değerli. İyi okumalar <33