Türkiye Sağlık Sisteminde Mobbingin Hekimler Üzerindeki Psikososyal Etkileri

kaynak

Türkiye sağlık sistemindeki hekimler, hastanedeki çalışma ortamında çeşitli şekillerde mobbinge maruz kalıyor. Mesleki hiyerarşi ve multidisipliner öğrenme tıpta bilginin nesilden nesile uygulamalı aktarımını sağlıyor olsa da yasal düzenlemelerdeki yetersizlikler bu yapılanmanın suistimaline ve dolayısıyla sağlıkta şiddete kapı aralıyor. Üstelik bu şiddetin düzeyi kişilerin kimliklerine, kökenlerine ve hastane dışındaki hayat tarzlarına bağlı olarak değişkenlik gösterebiliyor.

Mobbingin tanımı, ülkeler özelinde ve sosyokültürel bağlama göre yapılmaktadır. Türkiye’de mobbing, işyerinde mobbing ve hastanede mobbing gibi gruplandırmalara gitmek ve kavram anlayışını spesifikleştirmek mümkündür. Mobbing psikolojik şiddet, ayrıştırma ve kişinin kimlik değerlerine saldırılar ile karakterizedir. İşyerinde mobbing ise bir kişiyi hedef alıp sistematik yıldırma ve kişiyi düşmanca davranışlara maruz bırakma şeklinde açıklanabilir. Hastanelerde uygulanan mobbing, kişilerde fiziksel ve ruhsal hasara sebep olmanın yanında sağlık hizmet kalitesini azaltıcı ve sağlık hizmetini aksatıcı sonuçlar da doğurabilmektedir. Yapılan çalışmalara göre mobbingin astlardan üstlere, üstlerden astlara ya da uzmanlık alanları arasında geçişimli bir seyir gösterebileceği ortaya konmuş (yani herkes mobbinge uğrayabilir) olsa da mobbing mağdurlarının genellikle işini iyi yapmaya çalışan, yaratıcı ve hastanedeki kişisel çekişmelere dahil olmayı tercih etmeyen kişilerden oluştuğu saptanmıştır. Mobbing uygulayıcılarının ise en temel özellikleri narsisistik eğilimler taşıyor olmalarıdır. Bu kişiler, mobbinge uğratılanların aksine doğal olarak parlayamayacaklarından hiyerarşide hep bir adım daha ilerlemek ve kendi yetersizliklerini örtmek için yıldırıcı davranışlar sergilemekten çekinmemekte, pozisyonlarının getirdiği avantajları herkesin iyiliği için kullanmak yerine sistemi yasal boşlukların yol verdiği ölçüde manipüle etmeye çalışmaktadırlar. Türk Tabipler Birliği’nin Ocak 2011’de yayımladığı Hekimlerin Çalışma Süresi, Nöbet, Fazla Çalışma Ücreti, Dinlenme ve İzin Hakları Kitapçığı’na göre hekimlerin nöbet sürelerinin üst sınırındaki belirsizlik, iş yoğunluğundan depresyona girip intihara sürüklenen, tekrarlayan günaşırı nöbetlerden dolayı hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının ölümünde yasaların rolünü sorgulatmaktadır. Yine aynı kitapçığa göre asistan hekimlerin kendi servisleri dışında görevlendirilmesinin yasak oluşu ve serviste mutlaka bir uzman hekimin bulunmasının gerekliliği açık bir şekilde vurgulanmasına rağmen ülkenin dört bir yanındaki doktorların verdikleri röportajlarda uygulamadaki yanlışlardan yakındıkları ve kendi deyimleriyle ‘‘hastanenin yükünü omuzlarında taşıdıkları’’ görülmektedir. Yapılan başka çalışmalara göre hiyerarşik yapılanmanın manipülasyonu, kişilerde vicdani sorumluluk duygusunun ve empatinin zamanla körelmesine sebep olmakta, çalışma alanında ise hiyerarşik normların içselleştirilmesinden kaynaklanan bir kısır zorbalık döngüsüne yol açmaktadır. Bu durum sağlık hizmet kalitesinin azalmasına ve dolayısıyla hasta hekim ilişkisinin de gerilmesine neden olmakta, hâlihazırda var olan problemleri tırmandırmakta ve ülkedeki hekime şiddeti ‘‘gerekçelendiren’’ anlayışı da beslemektedir. Türkiye’deki hekimler, etnik kökenleri, kimlikleri ve hayat tarzları vb. mesleki yeterliliklerinden bağımsız faktörlerden dolayı da ayrımcılığa ve çalışma hayatında mobbinge uğramaktadır. Geçtiğimiz aylarda hakkında meslekten men kararı verilen Dr. Larin Kayataş Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hal ve hareketlerinin genel ahlak(!)a uygun görülmediğine ilişkin yazılan dilekçeye istinaden üç ay görevden uzaklaştırılmış, sonrasında özel hayatı ve tweetleri gerekçe gösterilerek yargılanmıştır. Verilen uzaklaştırma hükmüne açılan karşı davada kararın iptalinin onanması, insan onurunun korunması ve hekim haklarının güvencesi için umut vaat etmektedir. Sağlık sisteminde ayrıştırılan bir diğer grup da yabancı uyruklu hekimlerdir. Yabancı uyruklu hekimler mesleki atamalarının yapılmaması ve özel hastanelerde ucuz iş gücü olarak çalıştırılmalarının yanı sıra toplumsal baskı ve etiketlemelere de maruz kalmaktadırlar.

Sonuç olarak sağlıkta mobbingi besleyen pek çok farklı unsur bulunmakta, sistematik mobbing kişileri ve kurum dinamiklerini yıpratmaktadır. Hekimler zorbalık ve ayrımcılıklarla mücadele için anayasal haklarına, ifade özgürlüklerine ve mesleklerine ellerinden geldiğince sahip çıkmalı, haksızlıklar ve yıldırmalar karşısında durmaktan korkmamalılardır.

Kaynakça

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.