Üçüncü CRISPR Bebek Çoktan Doğmuş Olabilir!
Geçen yıl Kasım ayında Hong Kong’da ikincisi düzenlenen Uluslararası İnsan Genomu Düzenleme Zirvesi sırasında He Jiankui tarafından duyurulan dünyanın ilk CRISPR bebeklerinin (Lulu ve Nana) ardından MIT Technology Review’un haberine göre üçüncü CRISPR bebek de Çin’de çoktan dünyaya gelmiş olabilir.
Bilim ve etik camiaları, gen düzenleme yöntemiyle dünyaya gelen bebeklerin artılarını ve eksilerini tartışırken He Jiankui cephesinde şaşırtıcı bir gelişme daha oldu; ikinci bir Çinli kadın da CRISPR bebeğe hamile. Üstelik erken hamilelik testleri de bunu doğruladı.
2017 yılından beri He Jiankui ile düzenli iletişim halinde ve çalışmalarının zaman çizelgesine aşina olan Stanford Üniversitesi hekimi ve etikçisi William Hurlbut’a göre Hong Kong zirvesinin üzerinden yedi ay geçti fakat hamilelik bundan önce başlamıştı, şu sıralar doğum gerçekleşecek ya da gerçekleşmiş olabilir. Hurlbut, üçüncü bebeğe gebe kalınan tarihi biliyor fakat bu bilgileri çocuğun ve ebeveynlerinin kimliklerinin açığa çıkması endişesiyle kamuoyuyla paylaşmak istemiyor. Sadece “Şunu söyleyebilirim ki normal doğum 38 ila 42 hafta sürer ve doğum oldukça yakın,” diyor Hurlbut MIT Technology Review’a verdiği röportajda.
Bunun yanı sıra Hong Kong’daki zirve sırasında He Jiankui’ye sorular sorma fırsatı bulan İngiliz gelişimsel biyolog Robin Lovell-Badge’in “Klinik deneyleriniz sırasında genom düzenleme yöntemiyle hamile kalan başka birey var mı?” sorusuna He Jiankui’nin “Bir tane daha potansiyel hamileliğimiz var,” demesi, bunu kan tahlilleri ile desteklemesi ve ayrıca Çinli yetkililerin daha sonra bu hamileliği teyit etmesi de bir başka CRISPR bebeğin yolda olduğunu gösteren diğer deliller.
Çinli CRISPR bebek deneyi duyurulduktan sonra bilim ve etik çevrelerince geniş çapta kınandığı gibi deneyler de durduruldu. Çoğu uzman bundan korksa da daha fazla CRISPR bebek kaçınılmaz gibi duruyor. Küresel moratoryum çağrılarına rağmen gen tedavisi teknolojilerine erişimi kontrol altına almak imkânsız gözüküyor. Haziran ayında Moskova’da bir bilim insanı onay aldığı takdirde, gelecekte CRISPR bebekler yapmayı umduğunu söyledi.
Geçen yıl Kasım ayında duyurulan ilk CRISPR bebekler Lulu ve Nana üzerinde yapılan genom düzenleme çalışmalarında He ve ekibi CRISPR’ı kullanarak CCR5 adlı tek bir gene hasar vermişlerdi. Bu genin defektif allelleri HIV enfeksiyonu direnci ile ilişkili olduğu için ekip HIV’e karşı bağışıklığı olan bireyler oluşturmayı amaçlamıştı. Üçüncü bebekte de yine aynı şekilde defektif CCR5 allelleri bulunduğu düşünülüyor.
CRISPR/Cas9 Nedir?
CRISPR (Clustered Regularly Interspaced Short Palindromic Repeat), düzenli aralıklarla bölünmüş palindromik tekrar kümeleri, bakterilerde doğal olarak bulunan bir genom düzenleme sisteminden uyarlanmıştır. Bakteriler istilacı virüslerin DNA parçacıklarını yakalar ve onları CRISPR dizileri olarak bilinen DNA segmentleri yaratmak için kullanır. CRISPR dizileri bakterinin virüsleri “hatırlamasını” sağlar. Eğer virüs tekrar saldırırsa bakteri CRISPR dizileri üzerinden virüslerin DNA’larını hedefleyen RNA segmentleri üretir. Daha sonra bakteri Cas9 enzimini kullanarak virüs DNA’sını keser ve virüsü etkisiz hale getirir.
Bilim insanları CRISPR/Cas9 sisteminin bu özelliklerinden faydalanarak bir genom düzenleme yöntemi geliştirdi. DNA’nın istenilen bölgesini hedeflemek için CRISPR RNA (crRNA)’sı ve tracrRNA’dan oluşan bir tekli rehber RNA (sgRNA) elde ettiler. Ardından bu yapıya DNA’yı kesebilen Cas9 enzimini eklediler. Böylelikle DNA bir kez CRISPR/Cas9 aracılığıyla kesildiğinde araştırmacılar çalışılan hücrenin DNA tamir mekanizmasından yararlanarak genetik materyale parça ekleme – silme ya da halihazırda var olan bir segmenti çıkarma veya yenisini ekleme işlemlerini yapabildi.
CRISPR Bebekler Düşünüldüğü Gibi “Sağlıklı” Olacak mı?
İlk CRISPR bebeklerin ortaya çıkmasından sonra bilim insanları CCR5 gen mutasyonlarının insanlardaki etkileri üzerine yoğunlaştı. California Üniversitesi Berkeley Kampüsü’nden bir ekip İngiliz veritabanı UK Biobank’de bulunan dört yüz binden fazla genomu ve bunlarla ilişkili sağlık kayıtlarını taradılar. Bunun sonucunda iki mutant CCR5 genine sahip olan bireylerin 41 ila 78 yaşları arasındaki ölüm oranlarının bir mutant CCR5 genine sahip olanlar ya da bu mutant gene hiç sahip olmayanlara göre önemli ölçüde artış gösterdiğini tespit ettiler.
Genin, CCR5, iki mutant kopyasına sahip olunmasıyla ilgili önceki çalışmalar influenza enfeksiyonundan sonra görülen ölüm oranlarını dört kat artırdığını gösteriyor. Fakat araştırmacılar her iki kopyanın da mutasyona uğradığı kişilerde CCR5 tarafından üretilen protein düzgün bir şekilde çalışmadığı için başka vücut fonksiyonlarını da etkileyebileceğini söylüyor.
“CRISPR bebeklerle ilgili birçok etik sorunun ötesinde, şu anki bilgimizle, etkilerini tam anlamıyla bilmediğimiz mutasyonlar oluşturmaya çalışmak hala çok tehlikeli,” diyor California Üniversitesi’nde bütünleştirici biyoloji profesörü olan Rasmus Nielsen. “Bu durumda, büyük ihtimalle insanlar böyle bir mutasyona sahip olmak istemeyeceklerdir. Çünkü bundan faydadan çok zarar görürsünüz,” diye de ekliyor.