DİYABET VE ASPROSİN

Diabetes Mellitus Nedir?

Diabetes Mellitus, Yunancada şekerli idrar anlamına gelir. Diabetes mellitus, soyağacı ve çevresel faktörlerle birlikte ortaya çıkan ve kendini kan glikoz seviyesinin yükselmesi ile gösteren bir metabolik hastalıktır. Diyabetin temelini oluşturan mekanizmalar ne kadar çabuk ortaya çıkarsa günümüzde ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak gündemdeki yerini kaybedecektir. Çünkü diyabetin bu kadar önemli görülmesi kalp hastalığına, felce, körlüğe, böbrek yetmezliğine ve uzuv kaybına neden olan ve dünyadaki her on bir kişiden birini etkileyen bir hastalık olmasıdır.

Asprosin Nedir?


İnsülin direnci ile ilişkili asprosin yeni keşfedilen bir peptid hormonudur. Asprosin, nanomolar seviyelerde dolaşan açlık ile düzenlenir. İnsülin direncine sahip hayvanlarda ve insanlarda Asprosin düzeylerinin arttığı gözlendi. Ayrıca, Glikoz miktarları düştüğünde Asprosin seviyelerinin arttığı saptandı.

Asprosin beyaz yağ dokusundan salgılanır, karaciğere alınır ve dolaşıma hızla glikoz salınımına yol açar. 

Bu bilgiler ışığında, diyabetin her Asprosin tipinde rol oynaması düşünülür.

Asprosin’in bu kadar önemli olmasının nedeni diyabet tedavisinde bir ışık olmasıdır . Çünkü diyabetin sonuçları gerçekten ağır olabilir. Bunlardan örnek vermek gerekirse:

Bilindiği gibi, kan şekeri kontrol altına alınamadığında, böbrek hasarı diyabetik kişilerde mikrovasküler seviyede meydana gelir; Başka bir deyişle, nefropati gelişir ve bu koşullar son dönem böbrek yetmezliğinin sık karşılaşılan nedenlerinden biridir. Aynı şekilde diyabetik retinopati buna bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Hastalık ilerledikçe, anormal yeni vaskülarizasyonlar retina yüzeyinde meydana gelir ve körlüğe neden olur.

Kontrolsüz bir şekilde glukozun hepatik üretimi hiperglisemiye neden olur. Ancak, glikoz homeostazı, biyolojik sistemlerdeki glikoz fazlalığı ve kıtlığı nedeniyle oluşacak hasarları ortadan kaldırmak için çok sıkı kontrol altındadır. Başka bir deyişle, Asprosin karaciğerde glukoz oluşumuna ne kadar sebep olursa olsun; pankreas beta hücrelerinde insülin üretimini yaparak kan şekeri seviyesini fizyolojik sınırlarda tutmaya çalışmalıdır. Ancak; insülinin üretilmemesi veya üretilen insülin direnci gelişimi ve Asprosinin glukagonun aşırı glukoz oluşumuna veya glukoz salınımını arttırmasına katkısı patolojik durumlarda sorunlara neden olmaktadır.

Tüm bu bilgileri göz önünde bulundurursak Asprosin bir glikojenik bir hormon olduğundan tüm diyabet tiplerinin etiyopatolojisinde, retinopati ve nefropati sendromlarında yatan temel hormonlardan biri olabilir. Kısa boyun da altında yatan nedenlerden biri olabileceği bile muhtemeldir. Zira Asprosinin aşırı üretimi, aşırı miktarda glikoz oluşumuna neden olduğundan ve yüksek glikoz miktarları büyüme hormonunu baskıladığı için, kısa boylar ortaya çıkabilmiştir. Gelecekte, bu özelliği nedeniyle büyüme hormonunun belirlenmesinde de kullanılabilir.

Gelecekte Anti-sprosin veya Asprosin yukarıda belirtilen tüm hastalıkların tedavisinde terapötik ajan olarak kullanılabilecektir. İki yıl içinde insan çalışmalarına da başlanılması düşünülen bu hormon tip II diyabet, obezite ve metabolik sendrom gibi hastalıkların tedavilerinde umut vaat edici görünüyor.

KAYNAKÇA

https://www.cell.com/cell/fulltext/S0092-8674(16)30213-6

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/30325247

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5720914/

https://www.nature.com/articles/s41366-018-0248-1

http://clinical-and-molecular-endocrinology.imedpub.com/is-asprosin-a-real-actor-of-diabetes-etiopathology.php?aid=22680

Ayça Sonay KARA

Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Bilim ve Tıp Topluluğu (UFBTT) Başkanı

One thought on “DİYABET VE ASPROSİN

  • 19 Ağustos 2019 tarihinde, saat 13:04
    Permalink

    Çok güzel bir yazı olmuş. Günümüz sağlık sorunlarından birine değinmişsiniz. Emeğinize sağlık

    Yanıtla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.