MİAZMA (MIASMA) TEORİSİ

ORTAÇAĞ TIBBININ BASKIN İNANIŞI… HASTALIĞIN KAYNAĞINA MİAZMA ADI VERİLİYORDU…. PEKİ, NEDİR BU MİAZMA?…

Hastalığın miazma teorisi, hastalıkların miazma adı verilen maddeler tarafından oluşturulduğunu söylüyordu. Miazmalar; kokuşan leşlerden, çürüyen bitkilerden ve mantarlardan, konutların içerisindeki görünmeyen toz parçacıklarından yayılan zehirli sızıntılardır. Miazmanın tam kelime karşılığı olmamakla birlikte ‘kötü hava’ olarak tanımlanabilir. Sıtma hastalığı İtalyancada kötü hava anlamına gelen ”malarya” ismini, miazma kelimesine atfen almıştır. Bu teori 19. yüzyılda popülerleşen mikrop teorisinden önce hastalıkları açıklamak için yüzyıllarca kullanılmıştır. Yunan hekimi Hipokrat kötü havanın salgın hastalıkların epidemilerine nedeni olabileceğine inanmıştır. Dönemin inançlarına göre ise kötü hava salgın hastalığı temsil etmekteydi. Antik zamanlarda insanlar her hastalığın doğaüstü bir güç kaynaklı olduğuna inanmışlardır ve hastalıkları bu yöntemle açıklamışlardır. Antik dönem tıbbında, hastalıkların tanrılar tarafından gönderilen bir çeşit ceza ya da şeytanlar, hayaletler ve kötü ruhların işi olduğuna inanılmıştır. İşte bu doğaüstü sebeplerden kaynaklanan hastalıkların tanı ve tedavisi için büyü kullanılmıştır. Hipokrat bu doğaüstü neden açıklamalarını reddederek hastalıkların, hastanın çevresinden etkilendiği fikrini öne sürmüştür. Kötü havanın zehirli olmasının hastalığın ana sebebi olduğunu iddia ettiği bu fikri, dünya çapında kabul görmüş ve dönemin toplumlarının yazılarında bulunmuştur. Daha sonrasında bu teoriye ”miazma (miasma)” ismi verilmiş ve Tıp biliminin büyümesine katkı sağlamıştır. Roma dönemi Yunan hekimlerinden Galen, havanın ne denli kötü olmasının insan bedenine vereceği zararı araştırarak kötü hava teorisi üzerine yoğunlaşmış ve havanın kirliliğinin her türlü hastalığa sebep olabileceği sonucuna ulaşmıştır. Orta Çağ Tıbbında ”kötü hava teorisi” bulaşıcı hastalıkları açıklamada kullanılan ana düşünce olmuştur. Katalonya’da Usta Jacme d’Agramont adında bir Lerida hekimi, 1348 Nisan ayında veba hastalığı üzerine olan yazısında, çoğu hastalığın bir insanı çevreleyen havanın kirlenmesinden kaynaklandığına inandığından bahsetmiştir ve yazılarında çeşitli kalitedeki havayı tanımlamış; ne gibi faktörlerin havanın kirlenmesine sebep olduğunu ve farklı tür pis havanın insan bedeninde belirli hastalıklara sebep olduğunu söylemiştir. 1349’da İspanyol-Arap hekim İbn-i Khatimah, hastalıkların direkt nedeninin insanların soluduğu havanın kirlenmesine bağlı oluğunu savunan bir makale yazmış, bu makalesinde pis havanın kötü kokusundan tanınabileceğinden bahsetmiştir.

19. yüzyıl öncesi hekimleri, kötü hava teorisine bağnazcasına inanmıştır. Bir örnek verecek olursak; Britanya Parlamentosu 1388 kanununda, havanın pislenmesine ve bu nedenle birçok hastalığın sebebi olduğu gerekçesiyle sakatat leş organ ve diğer gübrelerin nehirlere su kanallarını ve diğer yerlere atılmasını yasaklamıştır. 19. yüzyılda miazma teorisi, çürüyen organizma kaynaklı kötü kokunun olduğu yerlerde kolera ve diğer hastalıkların neden yaygın olduğunu açıklama konusunda başarılı olmuştur. Bu açıklamalar ardından kolera ve diğer hastalıkların epidemilerini önlemek için miazma içeren havadan kaçınmanın gerekli olduğu fikirleri ortaya çıkmıştır. Bu düşünce dünya çapında hijyen reformlarının ortaya çıkmasını sağlamış, hastalığın yayılmasını azaltmakta ve yayılımı hakkında yeni bir bakış açısı sağlamak amacıyla yeni çalışmalar geliştirilmiştir. Aynı zamanda çoğu bilim adamı tarafından mikrop teorisinin adımlarının atılmasına yol açmıştır. Gelişmiş hijyen sistemi, koleranın yayılımını azaltsa da ona karşı tam bir çözüm olmamıştır.

19 yüzyılın ortalarında Birleşik Krallık’ta birçok insanın ölümüne sebep olan bu epidemi, miazma teorisinin insanları kötü havadan kaçınmak için birçok önlem almaya teşvik etmiş olsa da koleranın yayılmasında önemli bir azalma yaratamamıştır. İşte bu zamanlarda, 19. yüzyıl ortalarının hekimi olan John Snow, koleranın yayımının ana sebebinin miyazma değil de içme suyu yoluyla, yiyecek aracılığıyla ya da elden ağıza yayılabilen bir etken tarafından olabileceği hipotezine vardı. Çalışmalarına göre bu etken insandan insana içme suyu yoluyla yayılıyordu. Ancak onun bu teorisi, dönemin baskın miyazma teorisini reddettiği ve daha yeni ortaya çıkmaya başlayan ”mikrop teorisi”ni desteklediği için, tıbbın önde gelen hekimler tarafından kabul edilmemişti. William Farr, 19. yüzyıl ortalarının önde gelen epidemiyolojistlerinden biriydi ve 1952’de Birleşik Krallık’ın sağlık istatikleri üzerine yazdığı yıllık raporunda, kolera ölümlerinin deniz seviyesi ile olan ters ilişkisini miyazma teorisini kanıtlamak için kullanmıştır. Bu şekilde, Snow’un mikrop teorisini destekleyen hipotezini reddedebilmiştir. Dönemin çoğu tıp bilim insanı koleranın sebebini açıklamak için, mikrop teorisini destekleyen bir sürü kanıt olmasına rağmen, miazma teorisini kullanmıştır.

185. Londra şehir şebeke suyu düzenlemesi, şirketlerin su alımlarının 31 Ağustos 1856’da Thames Nehrinden Teddington kanal havuzuna taşınmasını gerektirmesinin sardından 10 yıl içerisinde İngiltere kolera salgını başlamıştı. Bu olayın ardından Farr, koleranın kötü havadan değil kontamine olmuş su kaynağından kaynaklandığını fark etmişti. Daha sonra ise, 19. yüzyılın ikinci yarısına doğru ”hastalığın mikrop teorisi” yavaş yavaş miazma teorisinin yerini almaya başlamıştır.

Mikrop teorisi, çoğu hastalığın, spesifik mikroorganizmaların insan bedeninde bulunmalarıyla ona etkileri sonucu olduğuna değinmekteydi. Bir başka deyişle, hastalıkların mikroplarla yayıldığı düşüncesini öne sürmekteydi. Bu teori, çoğu hastalığın sebebi kötü hava değil; hastalıkların özellikle su, yiyecek, insanların birbiriyle teması ya da hava aracılığı ile temasları sonucu yayılabilecek mikroorganizmalar aracılığı ile ortaya çıktığını savunuyordu. Mikrop teorisi, hastalıkların nasıl oluştuğuna ve toplumda nasıl yayıldığına dair anlaşılır bir açıklama getirmekte başarılı olmuştur. Bu durum, bilim insanlarının miazma teorisinden mikrop teorisine geçmelerine yol açmıştır. 19. yüzyılın sonlarına geldiğimizdeyse mikrop teorisi miazma teorisine tam anlamıyla baskın gelmiştir.

KAYNAK: Kannadan, Ajesh (2018) “History of the Miasma Theory of Disease,” ESSAI: Vol. 16, Article 18 : https://dc.cod.edu/essai/vol16/iss1/18

(Düzenlenerek çevrilmiştir.)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.