Thales: Doğa Felsefesinin Babası, Büyük Miletli
Herodot’un yazdığına göre deyişleriyle ünlü 7 bilgeden biri olan Thales hem Milet okulunun kurucusu hem de doğa felsefesinin; yani olguları tanrısal,mitolojik sebeplerden ziyade doğayla açıklamaya çalışmanın öncüsüydü. Hayatı boyunca birçok alanda adından söz ettirmiş ve çeşitli geleneklerce bir sürü farklı şekilde sunulmuş Thales’i incelemek için de birçok alt başlık açmamız gerektiği şüphesiz bir gerçek. Okurları önceden uyarmam gerekir ki Thales hakkında maalesef birinci elden bir kaynak yoktur ve bilgilerin hepsi dönemin bazı doksografları tarafından aktarılanlardan ibarettir.
Milet nasıl bir yerdi?
Kısaca anlatmak gerekirse Milet (Günümüz Aydın sınırları içerisinde küçük bir bölge) Mısır ve Babil’le çokça bağlantısı bulunan ve sınıf ayrımlarıyla beraber birçok siyasi devinim yaşamış bir ticaret kentiydi.
Thales’in doğumu ve soyu
Milattan önce yaklaşık 625-548 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen Thales, baba tarafından Karialı ve anne tarafından Fenikelidir ancak kendisi Milet’te doğup büyümüştür.
Astronomi
Küçük Ayı takımyıldızının daha iyi bir yön gösterici olduğu konusunda önerilerde bulunan Thales’in astronomi konusundaki ünü, Lidyalılar ve Medler arasındaki savaşın 6.yılında Güneş tutulmasını tahmin etmesinden gelir. Savaş tam denk bir şekilde giderken böyle bir olayın tanrılardan gelen bir mesaj olarak yorumlanıp savaşın geride bırakıldığını göz önüne alırsak Thales’in ne kadar büyük bir kişilik pozisyonuna geçtiğini anlayabiliriz. Ancak şunu söylemeliyiz ki Thales bu Güneş tutulmasını hesaplayacak bilgi birikimine sahip değildi. Buna karşın Babilli din adamlarından Güneş tutulmasının periyodik olduğunu öğrendiği için tahmin edebilmiştir. Bu kadar harika bilgilerin yanında tabii ki Thales’in Dünya’nın su üzerinde yüzdüğü gibi saçma bir düşüncesi de yok değildi. Hatta arkadaşı ve öğrencisi Anaximandros’la yaşadıkları tartışma bildiğimiz en eski doğa felsefesi diyaloglarından biri olabilir.
Matematik
Okulda gördüğünüz teoremlerden hatırlayacak olursanız üçgenin içindeki paralel tabanlardan oluşan üçgenlerin diğer kenarlarının da birbiriyle orantılı olacağı, bir dairenin tepe noktasıyla çapını birleştirdiğimizde oluşacak üçgenin dik açılı olacağı gibi Thales’e atfedilen birçok teorem vardır. Ancak kendisiyle en çok anılan ve laik düşüncenin temelini atanı Mısır’da öğrendiği geometriyi kendi yaşadığı coğrafyaya getirmesidir. Ve ayriyeten piramitlerin, bir kulenin üzerinden gözlemlediği gemilerin uzaklıklarını ölçmesidir. Thales’in kendi icat etmediği bir teoremin neden önemli olduğunu sorabilirsiniz. Aslında önemli olan bilginin kendisinden ziyade bilgiye atfedilen değer ve tanımlanmadır. Çünkü Mısır’da bilgiler tanrısal bir bağış olarak görülürken Thales bu bilgileri kişilerden bağımsız ayrı bir kutuya koymuştur(bu kısım belki size Popper’in “Üç Dünya Kuramı”nı anımsatabilir).
Pratik zekâsı
Thales ne kadar bazı kişilerce hayattan soyutlanmış, yıldızlara bakarken çukura düşen bir bilim insanı olarak aktarılsa da kendisinin bir savaşta akan nehirdeki suyu kanal açtırarak azaltması ve askerleri geçirmesi; ülkenin nasıl bir eyalet düzeninde yönetilmesi gerektiği hakkında tavsiyeleri ve en çok bilindiği üzere filozofların da para kazanabileceğini kanıtlamak için zeytin makinelerini kara borsa yapması aslında çok farklı bir Thales portresi çizmektedir.
Arkhe
Aristo’nun aktarımlarına göre Thales’in filozoflar arasındaki en ünlü problemlerden biri olan arkhenin (her şeyin kaynağını oluşturan nihai madde) ne olduğuna dair soruyu “su” ile cevaplıyordu. Günümüz bilgi birikimi ile bakılırsa bu çok mantıksızca gözükebilir ancak Thales’in bunu düşünmesinin iki potansiyel sebebi var:
1)Hem ziyaret ettiği Mısır ve Babil’in yaşam kaynağının birtakım su yollarına bağlı olması ile suya müthiş bir önem verilmesi hem de Yunan mitolojisinde suyun halihazırda önemli bir yer tutması. 2)Çok daha önemli ve zekice gözüken sebep ise Thales’in doğada gördüğümüz birçok şeyin yapısının su içerdiğini gözlemlemesidir. Aslında kendisinin bu tezi üretmesinde aklımıza ilk geldiği gibi fizyolojik sebepler örnek verilemez çünkü Thales zamanında filozofların ilgisi daha çok meteorolojik olaylardaydı. Thales kendi tezine yüksek ihtimal suyun birçok forma girebildiği, ısının aktarımını sağladığı ve gök cisimlerinin de kendisini suyun buharlaşmasıyla sıcak tuttuğu bilgilerine dayanarak vardı. Medeniyetlerin birçok doğa olayına bakarak (yağmur, tufan, çiğ, sis) suyu önemli bir konuma koyması normaldir ancak Thales’in önemi gözlemlerini ve bilgileri tanrılara atfetmekten ziyade teorileştirmesidir.
Hilozoizm ve Teoloji
Maddelerin hepsinin kendi içinde bir ruh barındırdığı öğretisine hilozoizm denir ve Thales de bu öğretinin izlerini kendinde barındırıyordu. Aristo’nun aktarımına göre mıknatısın demir içerikli maddeleri çekmesini, içerisinde barındırdığı bir ruha bağlamış ve her şeyin içerisinde bu ruh barındığını düşünüyordu. İfade edilen “ruh” kavramı aynı zamanda Thales’in her şeyin tanrılarla dolu olduğunu söylemesi olarak da aktarıldığı için Thales’in tanrıtanımaz olup olmadığı konusunda tartışmalar da çıkmıştır. Ancak o dönemdeki kelimelerin bizim anladığımızdan farklı anlamları olabileceğini ve çevirisinde zorluklar yaşanabileceğini unutmayalım. Ayrıca Thales’in kullandığı kelimeler yanlış aktarılmış da olabilir
Kaynakça:
- Guthrie, W. K. C. (1962). A History of Greek Philosophy: Volume 1, the Earlier Presocratics and the Pythagoreans. Cambridge: Cambridge University Press.
- Burnet, John (1892). Early Greek Philosophy
- Arslan, Ahmet (2006). İlkçağ Felsefe Tarihi 1/ Sokrates Öncesi Yunan Felsefesi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları
- Russel, Bertrand (2022). Bertrand Russel, “Batı Felsefesi Tarihi Cilt 1”, Alfa Yayınları, 11. Baskı, Çev. Ahmet Fethi
- Thales & Anaksimandros & Anaksimenes, “Fragmanlar”, Pinhan Yayınları, Çev. Güvenç Şar & Y. Gurur Sev., 1. Baskı, 2019, Thales Bölümü
Gayet başarılı bir yazı olmuş.
Gayet başarılı:))