İNSANLAR İÇİNDE BİR İNSAN: “ÇİĞDEM KAĞITÇIBAŞI”

Çiğdem Kağıtçıbaşı 2 Mart 1940 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Anne ve babası dönemin idealist ve girişimci öğretmenlerindendi. Tayinleri Bursa’ya çıktıktan sonra, birlikte erken yaş çocukların eğitim görebilmesi için özel bir okul kurdular. Böylece Çiğdem Kağıtçıbaşı doğduğunda, kendisini eğitimle iç içe bir dünyada buldu. Altı yaşına geldiğinde aslında zaten ikinci evi olan bu okulda eğitime başladı ve kendisinin de daha sonra söylediği gibi, bir daha da okullardan hiç çıkmadı.

Küçük yaşlardan itibaren eğitimle iç içe olması düşüncelerinin şekillenmesini etkiledi. Küçük Çiğdem, çağdaşlaşmanın anahtarının eğitim olduğunu düşünüyor ve en büyük idealin topluma hizmet olduğuna inanıyordu. İlk ve ortaöğretimini Bursa’da bitirdikten sonra, liseyi Amerikan Kız Kolejinde -bugünkü Robert Koleji- tamamladı. 1959 yılında liseden mezun oldu ve burs alarak Amerika’ya, Massachusetts’teki Wellesley Üniversitesine psikoloji alanında lisans eğitimi almak için gitti. 1961 yılında buradan mezun oldu ve Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesinde sosyal psikoloji alanında doktora yapmaya başladı. Bir yandan çalışmalarına devam eden Çiğdem Kağıtçıbaşı, 1964 yılında eşi Oğuz Kağıtçıbaşı’yla evlendi. Evlenirken tek şartı, “Ben çalışacağım!” idi. Babasının beklenmedik vefatı üzerine 1966’da planladıklarından daha erken bir şekilde Türkiye’ye geri döndüler. Çiğdem Kağıtçıbaşı annesine destek olmak amacıyla ailesinin kurduğu özel okulda yönetici olarak çalışmaya başladı. Ancak kendisi çok sevdiği üniversite hayatına geri dönmek istiyordu. Bunun üzerine 1969 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Psikoloji Bölümünde çalışmaya başladı ve 1973 yılında Boğaziçi Üniversitene geçti. Burada Psikoloji Bölümünü kurarak Psikoloji Bölüm Başkanı oldu, doçentlik ve profesörlük unvanlarını aldı.

Çalışmayı ve çalışmalarını hep daha ileriye götürmeyi çok seven Çiğdem Kağıtçıbaşı ders veriyor, pek çok yayın yapıyor, kitaplar yazıyor ve projeler hazırlıyordu. Projelerinden bir tanesinin amacı okul öncesi çocukların eğitimi için öğretmenlere bir kitap yazarak alternatif bir eğitim programı hazırlamaktı. İşte bu proje daha sonra bir sivil toplum kuruluşunun doğmasına aracı oldu. 1993 yılında Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) kurularak; üniversite, sivil toplum kuruluşu ve devlet ortaklığının ilk örneği oldu. 1995 yılında ise Koç Üniversitesine geçti.

Çiğdem Kağıtçıbaşı, Kaliforniya Üniversitesinde asistan olarak başladığı çalışma yaşamını; ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Amerika’da bulunun Princeton, Kolombiya ve Harvard Üniversiteleri, Hindistan’da bulunan Baroda Üniversitesi ve Hollanda İleri Çalışmalar Enstitüsünde çalışıp araştırmalar yaparak sürdürdü. Araştırmalarında çocuk gelişimini, aile arasındaki etkileşimi ve ailede kadının yerini kültürlerarası bir bakış açısıyla ele aldı. Kültürlerarası benlik ve aile hakkında yaptığı çalışmalarla hem ülkemizde hem de dünyada sosyal psikoloji alanında yeni bir çığır açtı. Genellikle kullanılan ikili bir modele dayalı klasik yaklaşımı eleştirerek, üçüncü bir model geliştirdi. O zamanlar klasik yaklaşıma göre tarım toplumlarında ataerkil değerlere dayalı birey ve ailenin bütünselliğini savunan “karşılıklı bağımlılık modeli” ve toplumların endüstrileşmesiyle kentleşmeye ve çağdaşlaşmaya başladığı zaman bireyin aileden koptuğu “bağımsızlık modeli” mevcuttu. Çiğdem Kağıtçıbaşı; yaptığı çalışmalar ve ortaya koyduğu teşhislerle birey ile ailenin, maddi ihtiyaçlar bakımından birbirinden bağımsızlaşmış, fakat birbirlerine karşı duygu ve yakınlıklarını sürdürdüklerini savunan “karşılıklı duygusal bağlılık” modelini oluşturdu. Bu çalışmaları sayesinde çocuğun küçük yaşta aile içinde, aile ile birlikte eğitilmesinin önemini açığa çıkarmış ve eğitimde de yeni bir model geliştirmiştir.

Kadınları geri kalan bir toplumun ilerleyemeyeceğini, kadının her alanda toplumsal yaşama katılmasının önemini ve kadın erkek eşitliğinin en temel insan zenginliği olduğunu o yıllardan itibaren yaşadıklarımla ve araştırmalarımla öğrendim.”

   Çiğdem Kağıtçıbaşı berrak bir zekaya ve bunun getirisi olan iyi bir analiz gücüne sahipti. Toplumuna faydalı olmak istiyor ve durmak bilmeden çalışıyordu. İşine olan sevgisi ve hiç bitmeyen azmi hayatta birçok ödül almasını sağladı. Bu ödüllerden en önemlilerine bakacak olursak:

  • 1974 yılı Uluslararası Gelişim Araştırmaları Merkezi Araştırma Ödülü.
  • 1980 yılı Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü.
  • 1993 yılı Amerikan Psikoloji Kurumu (American Psychological Association) Uluslararası Psikolojinin Gelişimine Üstün Katkı Ödülü.
  • 1996 yılı ODTÜ Mustafa N. Parlar Bilim Ödülü.
  • 1997 yılı Wellesley College Mezunlar Başarı Ödülü.
  • 1998 yılı Uluslararası Uygulamalı Psikoloji Kurumu (International Association of Applied Psychology) Uluslararası Ödülü.
  • 1998 yılında Kültürlerarası Psikoloji Kurumu (International Association of Applied Psychology) Onur Üyeliği.
  • 2001 yılı İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Aydınlanmanın Kadınları Ödülü.
  • 2003 yılı Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) Vehbi Koç Ödülü.
  • 2005 yılı Hollanda İleri Araştırmalar Enstitü Üyeliği.
  • 2006 yılında TÜBA-TWAS Üyeliği.
  • 2007 yılı William Thierry Preyer Mükemmellik Ödülü. (Bu ödül, insan psikolojisi ve gelişimi araştırmaları alanında uluslararası düzeyde özgün katkı sağlayan Avrupalı psikologlara verilmektedir ve ilk olarak Çiğdem Kağıtçıbaşı’na verilmiştir.)
  • 2008 yılı Ursula Gielen Kültürlerarası Psikoloji Kitap Ödülü.
  • 2008 yılı Ankara Üniversitesi Çocuk Kültürü ve Araştırma Merkezi Bilim Ödülü.
  • 2010 Uluslararası Uygulamalı Psikoloji Kurumu Onur Üyeliği.
  • 2011 TÜBİTAK Bilim Ödülü.

Bu ödüllerinin yanında, onuruna çıkarılan “Persfectives on Human Development, Family and Culture (İnsan Gelişimi, Aile ve Kültür Persfektifleri)” adlı kitabın Cambridge Üniversitesi Yayınları arasında yer almasıyla, muhtemelen yurt dışında adına armağan kitap (Festschrift) yayınlanan ilk Türk bilim insanı olma onuruna erişmişti.

Çiğdem Kağıtçıbaşı, çalışma hayatı boyunca 18 projede görev aldı, 156 uluslararası sempozyumda bildiri sundu, 19 tanesi Türkçe, 13 tanesi İngilizce olarak yazılmış 32 telif kitabı yazdı ve 43 tanesi SCI’da (Science Citation Index) taranan dergilerde olmak üzere bilimsel dergi ve kitaplarda yayımlanarak yaklaşık 2000 atıf aldığı 200’e yakın makale yayınladı.

En büyük destekçim dediği eşini erken bir vakitte kaybeden ve biri kız biri erkek iki tane de çocuk yetiştiren Kağıtçıbaşı 2 Mart 2017 tarihinde, doğum gününde,  hayata gözlerini yumdu.

Bir şey yapmaya başladığında hiçbir zaman bırakmamalısın. Bir şey yapmak istiyorsan severek, öğrenerek yapmalısın. Üstelik çok çalışman lazım. Kendini hep zorlaman ve hep yeni şeyler öğrenmeye çalışman lazım.” 

Bursa’da pek çok konuda öncülük yapmış ve toplumda saygın bir yer edinmiş olan eğitimci annesini kendisine rol modeli olarak alan Çiğdem Kağıtçıbaşı’na göre, toplumların gelişmesi kadının gelişmesi ile mümkündü. Ona göre ülkemizde kadın; erkeklerle eşit eğitimden yararlanan, eşit düzeyde iş ve meslek katılımı bulunan, aile içinde ve dışında erkeklerle demokratik ilişkiler içinde ve eşit statüde olan bir konuma sahip olmalıydı. Hayatı boyunca da bu uğurda hep bir adım daha ileri gidebilmek için çalıştı.  Çalışmalarının karşılığını alabilmek, insanların hayatlarına dokunabilmek istiyordu. Tüm çalışmalarına “Biz bununla ne yapacağız, nasıl bir faydamız olacak?” diyerek başlıyor, bilimi yalnızca bilim için değil insan esenliği için yapıyordu. Gençlerle iyi iletişim kuruyor, onlara güveniyor, teşvik ediyor ve önlerini açıyordu. İnsanlara neşe veren ve asla bitmeyen enerjisiyle, yaşı ilerlese bile hiç azalmayan meslek sevgisi ve iyi işler başarma isteğiyle, pes etmeden tutkuyla çalışmaya devam etmesiyle, pek çok insanın ilham kaynağı ve ellerinden tutan bir güç oldu. İnsanlar arasında bir insandı; ama farkı, başardıklarıyla yalnızca kalplerde değil yaşadığımız dünya üzerinde de bir fark yaratmış olmasıydı.

Not: Başlık ilgi uyandırması açısından aynı isimli belgeselden alınmıştır.

Eğer siz de bu güzel belgeseli izlemek isterseniz aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Kaynakça

  1. https://www.youtube.com/watch?v=V4y8A1WZ8xA
  2. Günseli Naymansoy, Bilimde Cumhuriyet Kadınları, Eskişehir, DKM, 2011, (s:120-123)
  3. https://1ahaber.com/cigdem-kagitcibasi-kimdir/
  4. http://www.bursadakultur.org/okul_bursa2.htm
  5. https://www.sabah.com.tr/yasam/2011/12/06/profesor-anlatti-protokol-agladi
  6. https://www.biyografya.com/biyografi/267

Görseller

  1. Tüm görseller, İnsanlar İçinde Bir İnsan: Çiğdem Kağıtçıbaşı adlı belgeselde yer alan sahnelerden alınmıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.