MEDYA SİZİN KATİLİNİZ OLABİLİR!

Günlük hayatın bir parçası artık medya. Duygu, düşünce ve yaşayışımızı fazlasıyla etkiliyor. Çevresel pek çok uyarana bir şekilde temasımızın olmasına dikkat çekici bir noktada değineceğiz: İntihar.

Geçmişten beri insanın arayışı ölümsüzlük mucizesini çözmek. Bunlara rağmen ne yazık ki intihar oranları Dünyada zamanla gittikçe artan bir grafik sergilemektedir, ülkemizde ise bu oran Dünya ile paralellik gösteriyor. İntiharla ilişkili olan ve göz ardı edemeyeceğimiz etken medyadır. Medyanın toplumun intihar eğilimini etkileyebileceği bildirilmiştir. İntihar olgusu ile medya arasındaki ilişkinin incelenmesi, intiharın dinamiklerinin anlaşılmasında ve intiharın önlenmesinde önemlidir.

Öncelikle intihar olgusunu incelememizde fayda var. Bu noktada bize fikir verecek olan kuram, Bandura’nın kuramıdır. İntiharın medya ile ilişkisini temellendirecek bu kuramda Bandura, kişilerin öğrenme dinamiklerinin sosyal çevre ile ilişkili olduğunu belirtmektedir. İnsan; diğer insanları gözlemleyerek, model alarak ya da taklit ederek çeşitli davranışları öğrenir. Kuramın bakış açısı ile düşünüldüğünde intihar da görerek, sosyal çevre bağlamında benimsenecek bir olgudur. O halde çevresel maruziyetlerin, günümüzde hayatımızın neredeyse her alanında etki gücüne sahip medyanın da bu noktada çok önemli olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla konusu intihar olan haberlerin yayınlanma biçimine, kullanılan kelime ve üslubuna dikkat etmek gereklidir. Peki hangi kaynaklar referans alınabilir? İntihar haberlerinin yayınlanmasına yönelik çeşitli kılavuzlar mevcuttur. Türkiye’de yayınlanan intihar haberlerini, Dünya Sağlık Örgütünün kılavuzu referans alınarak incelemiş çalışmalar bulunmaktadır. Çalışmaların sonuçlarında ne yazık ki intihar haberlerinin bu kılavuzların yönergelerine uymadığı görülmüştür. Gelişmiş bazı ülkelerin intihar haberlerinin yayınlanmasını geliştirme ve iyileştirme amacıyla çalışmalara başladığı görülmekedir. Bu noktada yapılan iyileştirmelerin toplumda intihar oranlarını azaltacağı öngörülüyor.

Yapılan çalışma kapsamında, yayınlanan haberlerin %48,7’sinde intiharın tek bir nedene indirgendiği, intihar davranışını normalleştiren ve sorunların çözümünde uygulanabilecek bir davranışmış gibi romantize edip, dramatik hale getirerek sunulduğu görülmüştür.

Ergen yaş grubu intiharlarının gittikçe yaygınlaşması ile beraber sosyal medyanın da beraberinde sık kullanılması büyük problemler getirmektedir. Özellikle ergen yaş grubu, taklit intiharlarına duyarlı bir topluluğu temsil etmektedir. Bu bağlamda intiharı önleyici stratejilerin uygulanması gerekliliği göze çarpmaktadır.

İntihar, kişinin kendi ölümüne sebep olması olarak düşünülecek bir “olay”dan çok, sebebiyet veren çeşitli stresörler ile birlikte ele alınması gereken bir “süreç” olarak incelenmelidir. Medya, artık sadece bir etkenden çok insan yaşayışını yönlendirici bir işleve sahiptir. İntiharın topluma sunuluş biçimi denetlenmelidir. Özellikle intihar eden kişiler ile duygusal özdeşlik kuran, yaşadıklarını ortak bulanlar açısından sunuş son derece önemlidir. Bu bağlamda hukuki kurallar caydırıcı hale getirilmeli, ülkelerin gelişimi ve toplum psikolojisi açısından önemli olan bu adım göz ardı edilmemelidir.

Yazan: Sacide YAŞASIN

Kaynaklar:

https://dergipark.org.tr/en/pub/kriz/issue/44920/542664

https://app.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TXpNd016ZzJOZz09

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.