Modern Patolojinin Babası: Rudolf Virchow

Tıp, biyoloji derslerinde birden fazla kez Rudolf Virchow ismini eminim duymuşsunuzdur. Bugün dee sizlere, umarım ki sizi hiç sıkmadan, bu değerli bilim insanın bilim tarihinde neden bu kadar önemli bir rol oynadığını anlatacağım.

Kısa bir tanıtım yapmak gerekirse Virchow 1821’de Polonya’da doğmuş ve Berlin’de tıp okumuş bir bilim adamı. Kendisi anatomi, histoloji üzerinde yaptığı çalışmalarla patolojinin temellerini atacaktır. Yazdığı makalelerde ve dergilerde de sık sık halk sağlığının önemi vurgulamış, bu yazılarıyla o dönemin yönetimine karşı çıkan politik tutumunu belli etmiştir. Hatta sosyalist fikirleri nedeniyle çalıştığı hastaneden uzaklaştırılmış, ayrıcalıkları elinden alınmıştır.

Tıp, sosyal bir bilimdir. Politika ise büyük ölçekli tıptır.”

Virchow

Virchow Triadı

Virchow’un triadı, venöz trombozun 3 nedenini ve birbiri ile ilişkisini bizlere anlatır. Bu üç neden: venöz stazı, hiperkogülasyon ve endotel hasarıdır. Kendisi aynı zamanda pulmoner tromboembolizmin mekanizması ile ilgilenmiştir. Periferal venlerde oluşan bir trombüsün nasıl sağ kalbe gittiğini ve oradan pulmoner arteriyal sisteme nasıl girdiğini anlatmıştır.

Hücresel Patolojinin Başlangıcı

Hastalıkları anlamlandırmak için ilk kullanılan yöntem, Hipokrat’ın ortaya attığı hümoral patoloji teorisiydi. Bu teoride vücuttaki dört sıvıya (açık renkli safra, koyu renkli safra, kan ve mukus) dayalı olarak hastanın durumu değerlendiriliyordu. 1761’de ise Giovanni Battista Morgagni hastalık nedeniyle oluşan organ lezyonlarından bahsetti. Bu gelişimle beraber “doku patolojisi” kavramı oluşmaya başladı. Virchow ise bu lezyonların oluşumundan tek bir hücrede meydana gelen hücresel bozukluğun olduğu fikrini ortaya attı. Bu teorisinde en ünlü hükmü “Tüm hücreler diğer hücrelerden oluşur.” anlamına gelen “omnis cellula e cellula” idir. Hücresel patolojinin başlaması ile hastalıkların nedeni daha iyi anlaşılmış ve hastalıklar semptomlara göre değil, neden oldukları anatomiksel değişikliklere göre tekrar sınıflandırılmıştır.

Tıp Alanına Katkıları ve Sosis Düellosu?

Virchow lösemiyi tanımlayan ilk kişidir. Birçok terimin daha gelişmesinde katkıda bulunmuştur.1874’te otopsiyi standardize edecek yöntemi tıp camiasında yaygın hale gelmiştir.

Peki Virchow Nodu’nu hiç duymuş muydunuz? Kendisi sol supraclavicular alanda yer alan bir lenf nodudur. Bu nodun önemi, birçok kanser ile (örneğin mide, prostat kanseri…) ilişkisi olmasıdır. Kanserin malignitesinin bir göstergesi olarak kullanılmaktadır.

Trichinella spiralis’in üzerine yaptığı çalışmalarla trişinellozun domuz etleriyle insanlara bulaşabileceğini fark etmiştir. Halk sağlığı üzerine yazdığı makalelerde okul sağlık hizmetlerinden, kanalizasyon sistemlerinden, hastane düzenlemelerinden bahsederken etlerin denetlenmesi için ısrarda bulunmuştur. Hatta politik tavırları, o dönemin önemli devlet adamlarından biri olan Otto von Bismarck’ı çok rahatsız etmiş ve Virchow’u düelloya davet etmesine neden olmuştur. Bu olayın devamında anlatılan iki hikaye vardır, hangisine inanacağınızı siz kendiniz seçebilirsiniz. İlkinde Virchow düello teklifini kabul etmemiştir, diğerinde ise kabul etmiş ve silah seçme hakkı onun olmuştur. Kendisine pişmiş, rakibine ise pişmemiş domuz sosisi seçtiği söylenir. Böylelikle pişmemiş domuz etinin silahtan bile daha ölümcül olduğunu rakibine anlatmaya çalışmıştır.

En İyiler Bile Hata Yapabilir.

Virchow patolojiyle ilgili olduğu kadar aynı zamanda antropoloji ile de ilgileniyordu. Bu ilgisi onu, Alman Antropoloji Derneği’ni kurmaya itti. Ancak dönemdaşı olan Darwin’in 1858’de ortaya attığı evrim teorisini kabul etmemekte ısrarcıydı. Darwin’i cahil bir insan olarak tanımlamakta ve insanların asla maymunlardan gelemeyeceğini, Neandertallerin kendine has bir tür olduğunu iddia etmekteydi. Darwin’in evrim teorisini teori olarak değil de hipotez olarak görmekteydi.

Virchow aynı zamanda Pasteur’un ortaya attığı jerm teorisine karşı çıkmıştır. Kendi çalışmaları ona hastalıkların, bir hücrede meydana gelen bozulmalar nedeniyle olduğunu söylüyordu. Fakat Pasteur hastalıkların vücut içine sonradan alınan bir mikroorganizma kaynaklı olduğunu söylemiştir. Şu an tıp dünyasında ikisinin de doğru olduğu bilinmektedir. Lakin o zaman aynı zamanlarda ortaya atılan iki fikir birbirine taban tabana zıt olduklarından Virchow, Pasteur’un çalışmalarını kabul etmemiştir.

Kaynakça

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.