DUYU VE DUYGULARIMIZIN YANSIMASI: AYNA NÖRONLAR

https://wallpapercave.com/neurons-wallpapers

Başkalarının yaptığı işi kendisi yapıyormuşçasına taklit eden bir nörondan bahsedeceğim bugün sizlere. Öyle bir nöron ki bu sizin siz olmanızı sağlayan, çevrenizdekilerin hüzün ve sevinçlerini hissedip sanki siz yaşıyormuşçasına sizin içinizde bu hisleri uyandıran, izleyerek öğrenmenizi sağlayan hatta bazı bilim insanlarınca DNA’dan sonraki en büyük keşif sayılan bir nöron. Ayna nöron.

https://medium.com/@cryptopath/mirror-neurons-and-the-role-they-play-in-dance-movement-therapy-995f4007db74

      İlk defa Rizolatti ve ekibi tarafından 1980-1990 yılları arasında Parma Üniversitesi’nde yapılan çalışmalarda makakların ventral premotor kortekslerine yerleştiren saç teli kalınlığında elektrotlar sayesinde F5 bölgelerinde karşılarındaki kişilerin yaptıklarını taklit eden nöronların varlığı keşfedildi. Rizolatti yaptığı çalışmalarda insan beyninin frontal lobunda da bulunan motor nöronların %20’sinin kişi o hareketi yapan birini izlerken sanki kendi yapıyormuşçasına aktifleştiğini bize gösterdi. Bu alanda çalışmalar yapan bir başka biliminsanı olan Keysers ise yaptığı çalışmalarla ayna nöronun amaca yönelik işlev gördüğünü ve beynin görsel, işitsel, motor bölümleriyle organize çalıştığını bize gösterdi. Bu konuda çalışmalar yürütmüş Nörolog Ramachandran’ın da deyişiyle beyin kendi içinde bir başkasının hareketleriyle sanal gerçeklik simülasyonu yaratıyor gibiydi.

https://yontma-tas-devri.nedir.org/

Geçmişe kısaca göz geçirdiğimizde  alet kullanımı, ateş yakmak, konuşmak gibi birtakım insana özgü becerilerin ortaya çıktığı dönemlerde bu becerilerin çok hızlı bir şekilde yayıldığını görüyoruz. Ramachandran bunun sebebini de ayna nöronların taklit yeteneğine sahip olmasıyla açıklıyor. Fakat bu nöronlarla ilgili asıl ilgimizi çeken konu empati nöronları olarak da biliniyor olmaları. Frans de Waal ve ekibinin yaptığı çalışmalar sayesinde yapılan aktiviteler dışında karşımızdaki kişilerin yaşadığı duygusal değişim süreçlerinde de bu nöronlar aktifleştiğini öğrenmiş bulunmaktayız. Karşımızdaki kişinin üzüntü ve sevinçlerini hissedip karşılık verebiliyorsak kısacası insan olabiliyorsak bunun sebebi ayna nöronlarımız. Peki, karşımızdaki kişi fiziksel bir uyarana maruz kaldığında beynimiz uyarılırken o durumu vücudumuz niçin kendi yaşıyormuş gibi hissetmiyor? Ramachandran bunun sebebinin derimizde bulunan dokunma ve ağrı reseptörleri olduğunu söylüyor. Bu sayede karşınızdakine yapılan bir dokunma hissini algılarken siz bilinçli bir dokunma hissi yaşamıyorsunuz. Bunun dışında toplum içinde birlikte bulunduğumuz bireyleri anlamak ve davranışlarını taklit etmek için kullandığımız ayna ve motor nöronlarımız arasında güçlü bir bağ olduğunu da yapılan araştırmalardan biliyoruz. Büyürken karakter ve davranışlarımızı şekillendirirken bu nöronlardan yardım alıyor, anne ve babamızın yaptığı hareket ve davranışları bu nöronlar sayesinde taklit ediyoruz. Fakat bu bağın çeşitli sebeplerden dolayı azalması da otizm gibi hastalıklara sebep olabiliyor.

http://greymattersjournal.com/reflecting-on-mirror-neurons/

     Evrimsel süreçte taklit yeteneği sayesinde hayatta kalmamızı sağlayan, empati yeteneği sayesinde toplumsal iletişim becerilerimizi geliştiren bu nöronların birey olmamızdaki katkısı yadsınamayacak kadar fazladır. Yakın geçmişte ortaya çıkmasına rağmen bilim dünyasını derinden etkileyen ayna nöronlar için bilim dünyası olarak katedilecek çok yolumuz olduğu aşikar. Fakat  daha şimdiden ortaya çıkan araştırma sonuçları sayesinde bunun hayret verici bir serüven olacağına eminiz.

Kaynakça

*https://www.edge.org/3rd_culture/ramachandran/ramachandran_index.html

*https://greatergood.berkeley.edu/article/item/do_mirror_neurons_give_empathy

*https://www.ted.com/talks/vs_ramachandran_3_clues_to_understanding_your_brain?language=tr

*https://science.sciencemag.org/content/286/5449/2526.full

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.