KAN HÜCRELERİNİN RENKLİ DÜNYASININ YOLCUSU: “AYHAN OKÇUOĞLU ÇAVDAR”

Ayhan Çavdar 12 Ağustos 1930 tarihinde Adana’da dünyaya geldi. Babası o zamanlar Adana’da başsavcıydı. Tayinlerinin çıkması üzerine önce Gaziantep’e ardından Ankara’ya yerleştiler. Aile, Ankara’ya geldiklerinde beş yaşında olan Ayhan Çavdar ve küçük kız kardeşini anaokuluna vermeye karar verdi. Ancak o yıl talebin az olması nedeniyle anaokulu açılmadı. Öğretmenlerinin, isterseniz birinci sınıfa başlatın uyum sağlayamazsa alırsınız, demesi üzerine altı yaşında ilkokula başladı. Yıllar sonra, bir öğretmeninin sınıfta kafasına kalemle dokunarak “Yazın güzel değil.” dediğini ve bunun onurunu çok kırdığını anlatacak ancak bu olayın kendisine büyük bir ders verdiğini ve böylece ileride öğrencilerine davranışlarında hep dikkat ettiğini söyleyecekti.

Ayhan Çavdar üçüncü sınıfa başlayacakken babasının Milli Korunma Mahkemesi Başkanı olarak atanması sebebiyle İstanbul’a taşındılar. İstanbul’da Erenköy İlkokuluna kayıt yaptırırken müdürün “Yaşınız çok küçük sizi üçüncü sınıfa almayacağız, ikiyi okuyun.” demesi üzerine Ayhan Çavdar, “Efendim, ben ikinci sınıfı bitirdim üçe geçtim. İmtihanlarımı verdim. Tekrar ikinci sınıfı okumam büyük haksızlık! Müsaade ederseniz üçe devam edeceğim.” dedi ve böylece üçüncü sınıfa başladı. Daha sonra liseyi Erenköy Kız Lisesinde tamamladı. Lise eğitimi sırasında Fransızca ve İngilizce öğrendi.

Liberal bir ailede ve tartışma ortamı içinde büyümesi, meslek seçimini kendisinin yapmasına olanak sağladı. Özgürce düşünmek, tartışmak, en önemlisi insanlığa yararlı olmak istemesi ve çocukluğundan beri sorgulamayı seven bir mizaca sahip olmasından; biraz da tüberkülozdan kaybettiği abisinin etkisiyle kendisine en uygun alanın tıp olduğuna karar verdi. O yıllarda Türkiye’de İstanbul ve Ankara Tıp Fakülteleri olmak üzere sadece iki tıp fakültesi bulunmaktaydı. 1947’de Ankara Tıp Fakültesini kazandı. Araştırmaya ilgisi o yıllardan başladı. Derslerde not tutuyor, sorular soruyor, bilimsel yayınları düzenli olarak takip ediyordu. Kan hastalıkları hakkında yaptığı çalışmalarla tanınan Prof. Dr. Erich Frank’in notlarını okumasından ve renkli dünyalarından dolayı özellikle kan hücrelerine yoğun ilgi duyuyordu. Ayrıca çocukluk döneminin, insanın en hassas ve en yardıma muhtaç zamanı olduğunu ve bu alanda ilgilenen doktor sayısının az olduğunu düşünüyordu. Böylece 1953 yılında mezun olarak 1953-1956 yıllarında aynı fakültenin Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniğinde uzmanlık eğitimi gördü. Yaklaşık altı ay maaş almadan çalıştı. Bu konu hakkında daha sonra “Benim için her zaman işim ve hastalar önemli olmuştur. Bir insan sağlığından daha önemli ne olabilir?” diyecekti. Uzmanlığı sırasında hasta çocukların trombosit sayısı üzerine çalıştı. Kan yayması yapsalar da değerlendirme yapamadıklarını fark etmesi üzerine hocasına yan dal ihtisası için Amerika’ya gitmeyi düşündüğünü söyledi. O zamanlar pediatri alanında adını dünya çapında duyurmuş, Washington Üniversitesi St. Louis Hastanesi Çocuk Kliniğinin başında çalışan Prof. Dr. Hartman’a, Pediatrik Hemaotoloji-Onkoloji Bölümünde çalışmak istediğini belirten bir mektup yazdı. Amerika’da en iyi ilk ona giren Washington Üniversitesi Tıp Fakültesinin daha o tarihlerde Nobel ödüllü beş tane hocası bulunmaktaydı. Gelen cevabın olumlu olması üzerine Ayhan Çavdar 1958 yılında Amerika’ya giderek yan dal ihtisasına başladı. Orada kaldığı süre içinde isterse kendisine hastanede bir oda verilebileceği ve orada kalabileceği ya da bir ev tutabileceği söylendi. Ayhan Çavdar geceleri de hastaları izleme şansı olabileceğinden dolayı hastanede kalmayı tercih etti. İlerleyen zamanlarda Prof. Dr. Hartman’nın kendisine “Ayhan sen geceleri uyumuyorsun galiba.” demesi üzerine “Hastaları bu zor anlarında bırakamıyorum ancak tedavilerine nöbetçi doktor olmadığım için karışamıyorum. Sadece görmek ve öğrenmek için dolaşıyorum.” diye yanıt verecekti.

Ayhan Çavdar, üç yıl süren yan dal ihtisası bitip Türkiye’ye dönme zamanı geldiğinde Prof. Dr. Hartman’dan iş teklifi aldı. Türkiye’ye dönmekte kararlı olup olmadığını soran Prof. Dr. Hartman Amerika’da kalmasını, kendisini Pediatrik Hematoloji-Onkoloji’nin başına atamak istediğini söyledi. Ayhan Çavdar, bu tekliften çok mutlu olduğunu ve gurur duyduğunu belirterek teşekkür etti ancak Türkiye’ye dönmeye kararlı olduğunu şu cümlelerle anlattı:


“Ben Amerika’da kalırsam deryada bir damla olurum. Oysa Türkiye’ye dönersem henüz gelişmemiş bir dalı kurma ve hizmet etme imkanı bulurum. Onun için beni mazur görün, ben döneceğim.”

1961 yılında Ankara Tıp Fakültesi Pediatri Kliniğine döndü ve aynı yıl doçentliğini aldı. Bütün enerjisini uzmanlık alanına yöneltti. Türkiye’de olanakların yetersiz olmasından dolayı, başladığı çalışmalarını devam ettirebilmek için 1961 yılında Fullbright Bursu’na başvurdu ve bursu kazandı. Böylece bir yıllığına Washington Üniversitesi St. Louis Hastanesi Hematoloji-Onkoloji Bölümüne bu sefer araştırmacı hekim olarak döndü. Eğer ilk gelişinde  kendisine sunulan iş teklifini kabul etseydi yeniden bir burs kazanarak araştırmalarına devam etmek zorunda kalmayacak tüm olanakları kullanarak her türlü araştırmayı yapabilecekti. Oysa o bunu kolay yol olarak görmüş ve şunları söylemişti:


“Gerekirse herkesten daha fazla çalışır yeniden burs kazanırım. Ülkeme hizmet etmek en büyük gururdur. Ülkemde bana ihtiyacı olan hastalarıma, o çocuk bakışlara her seferinde tekrar aramıza hoş geldin demek en büyük mutluluktur benim için.”

Dediği gibi yeniden burs kazanarak Amerika’ya dönen Ayhan Çavdar, bu sefer hem çocuk hem yetişkin hematolojisinde çalıştı. Kan hücrelerinin yapılmasını sağlayan hormon olan eritropoetin yetişkinlerde ölçülürken, çocuklarda neredeyse hiç araştırılmamıştı. İlk geldiğinde başladığı anemili çocuklarda eritropoetin tayini hakkında araştırmasını tamamladı. 

Ayhan Çavdar 1961 yılında Amerikan Pediatri Akademisinin Board sınavını kazanarak sertifika aldı ve Board Sertifikası kazanan ilk Türk hekimi oldu. Bu sayede Amerika’daki diğer önemli Pediatrik Onkoloji Merkezlerinde misafir öğretim üyesi olarak bulundu.

Türkiye’ye döndüğünde Ankara Üniversitesi Çocuk Kliniğinde çalışmaya başladı. Klinikteki doktorların çoğu kendisine “Çocukta kanser olur mu?” sorusunu yöneltiyordu. O zamanlar hastanede yatan ve izlenilen bir çocuk hastanın rengi solgundu, karnında şişliği ve kansızlığı vardı. Çocuğun teşhisini sorduğunda tüberküloz olduğunu söylediler. Ayhan Çavdar gerekli incelemeleri yaptığında çocukta akut lösemi olduğunu saptadı. Sonucu hocaya gösterip durumu anlattıktan sonra lösemili çocuklar için ayrı bir oda ve birkaç yatak istedi. Böylece Türkiye’de ilk kez Çocuk Kanser Hastalıkları Bölümünü Ankara Üniversitesinde kurdu ve ülkemizdeki çocuk onkolojisinin kurucusu oldu.

Yapılmamış ve üzerinde çalışılmamış konuları bulup onlar üzerinde çalışmayı seven, yurt dışında yapılan çalışmaları ve makaleleri takip eden Ayhan Çavdar, bu şekilde ülkemizde yapılmamış konuları bularak Türkiye’yi mahrumiyetten kurtarmak istiyordu. “Ben”den çok “Biz” düşüncesine sahip olduğundan ekip çalışmasına ve iş birliğine oldukça önem veriyordu. Türkiye’deki çalışmalarını daha ileri taşıyabilmek için 1964 yılında Washington Üniversitesinde iken bir süre beraber çalıştığı ve hematolojik morfoloji konusunda çok başarılı çalışmalara sahip Prof. Dr. Virginia Minnich’in Fullbright Bursu ile Türkiye’ye gelmesini sağladı. Çocuk kliniği laboratuarında beraber çalışıp diğer çalışanlara kan hücrelerinin morfolojilerini iyice öğrettiler. Pika Sendromu ve kansızlık ilişkisini inceleyen ikili toprak-kil yiyenlerde kansızlık olduğu sonucuna vardı. Amerikan ve Türk killerini karşılaştırmaları sonucu Türk kilinin çinko emilimini daha çok engellediğini tespit ettiler. Bunun üzeride Türkiye’de ve dünyada ilk çinko araştırmalarını başlattılar. Böylece o zamana kadar Türkiye’de tanımlanmamış olan, çocuklarda çinko eksikliğini ilk kez gösterdiler. Ayrıca Ayhan Çavdar, çocukluk çağı lenfomaları (özellikle Hodgkin Hastalığı ve Burkitt Lenfoması) hakkında çalıştı. Ülkemizde akut myeloid lösemilerin gözde tümör formları oluşturmasına ve bunun gelişmiş ülkelerde nadir görülen bir durum olduğuna dikkat çekti. Özellikle Hodgkin Hastalığı olan çocuklarda çinko düzeylerinin oldukça düşük olduğunu ilk kez göstermesi büyük ilgi topladı. Bu çalışmalarının sonucu, çinko eksikliğini ilk kez tanımlamış olan Prof. Dr. Prasad’ın teklifiyle 1982 yılında Ankara’da Uluslararası Çinko Kongresi’ni düzenlediler ve Amerika’da kitapları yayınlandı.

Ayhan Çavdar, Ankara Üniversitesinde çalışmalarına devam ederken 1966 yılında, 36 yaşındayken profesör oldu. Prof. Dr. Ayhan Çavdar’ın çalışmalarının çoğu pediyatrik onkoloji ve hematolojiyi ilgilendiren konulardı. Hematolojide Akdeniz Anemisi ve anormal hemoglobinler üzerinde çalıştı. Türk toplumunda bu hastalıkların değişik tiplerini ve oranlarını saptadı. Ayrıca çocukluk anemilerinde ilk kez eritropoetin düzeylerini ölçtü. Bu çalışmalarının çoğu yurt dışındaki dergilerde yayınlandı.

Ayhan Çavdar, Prof. Dr. Orhan Ulutin ile birlikte 1967 yılında Türk Hematoloji Derneğini kurdu. 1969 yılında NATO bursu kazanarak Montreal Mc Gill Üniversitesi Hematoloji-Onkoloji Departmanında ziyaretçi profesör olarak bulundu.  1981 yılında Sağlık Bakanı -tıp fakültesinden arkadaşı- Prof. Dr. Kaya Kılıçturgay, kendisine Kanser Konseyi Başkanı olmasını teklif etti. O zamanlar dünyanın her yanında çok pahalı olan kanser ilaçları ülkemizde hala bulunamadığı gibi fiyatları da çok yüksekti. Bu yüzden Ayhan Çavdar’ın cevabı “Kanser ilaçlarının Türkiye’de eczanelerde bulunması temin edilirse, fiyatlarının Avrupa fiyatlarının aynısı veya daha aşağı düzeyde olmasını sağlayabilirseniz bu görevi kabul edeceğim.” şeklinde oldu. Kaya Kılıçturgay’ın “Ayhan Hanım, bu zaten görevlerimin içindedir. Mutlak surette bunu sağlayacağım.” demesi üzerine teklifi kabul etti. İlk olarak klinikte çocuk hastalıklarını araştırmak üzere bir vakıf kurulmasını başlattı. Böylece devletin maddi yönden destek vermediği alanlarda çocuk hastalara teşhis ve tedavi imkanı sağlanabilmesini istiyordu.

Ayhan Çavdar, 1975-1982 yıllarında TÜBİTAK tarafından desteklenen Pediatrik Hematoloji ve Onkoloji ve Çinko Eksikliği Birimlerini kurdu ve başkanlıklarını yaptı. 1987’de Ankara Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak Pediatrik Hematoloji ve Onkoloji Araştırma Merkezini kurdu ve 1987-1993 yıllarında bu merkezin başkanlığını yürüttü.

1993 yılında Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) kurulmasına karar verildi. Seçilen on kurucu üyeden birisi de Ayhan Çavdar’dı. TÜBA’nın başkanlığına adaylığını koymadığı halde kurul kendisini oy birliğiyle başkanlığa seçti. Türkiye’nin ilk akademi başkanı olmasının yanı sıra, Avrupa’nın da ilk kadın akademi başkanı oldu. İki dönem yaptığı başkanlık sürecinde TÜBİTAK tarafından fen, sağlık ve mühendislik bilimleri gibi alanlarda yapılanlara paralel bir biçimde, sosyal bilimlerde de çok yönlü çalışmalar yaptı. Bilimin topluma yayılması ve gelişmesi adına bilimsel toplantılar yapılmasına önem ve öncelik verdi. Ayrıca birçok proje çalışması hayata geçirildi. Toplam 20 kitap, TÜBA faaliyetlerini yansıtan 15 TÜBA Bülteni yayınladı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 75. Yılında Bilanço çalışmaları yapıldı, ulusal ve uluslararası toplantılar gerçekleştirildi. TÜBA başkanlığının yanında Kanser Çalışma Grubu Başkanlığı da yaptı. 2000 yılında başkanlık süresi bittiğinde Ayhan Çavdar’a Kurucu Başkan unvanı verildi ve şeref üyesi oldu.

Ayhan Çavdar altına imzasını attığı başarılarının yanında pek çok da ödül aldı. Bunların en önemlilerine bakacak olursak:

  • 1976 yılı TÜBİTAK Bilim Ödülü.
  • 1984 yılı Pediatrik Onkoloji Hizmet Ödülü.
  • 1988 yılı Prof. Dr. Nusret Fişek, Halk Sağlığı Bilim Ödülü.
  • 1998 yılı Aydınlanmanın Kadınları Ödülü.
  • 1999 yılı Bilimde Yılın Atatürkçüsü Ödülü.

Ayrıca Türk Kanser Kurumu, Türkiye Tüberküloz ve Toraks Cemiyeti, Türk Onkoloji Vakfı, Akdeniz Üniversitesi, Türk Hematoloji Derneği, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü ve KKTC Sağlık Bakanlığınca verilen çeşitli ödüller de kazandı.

1998 yılında Ankara Üniversitesinde X. Pediatrik Onkoloji Kongresi, emekli olması nedeniyle Ayhan Çavdar onuruna düzenlendi.

Ayhan Çavdar, son olarak 2007 yılında Brüksel’deki Pasteur Enstitüsünde kurulu olan INCTR tarafından, kanser alanındaki katkıları ve özellikle çocuk kanserleri disiplinini Türkiye’de kurması nedeniyle; sınırlı olanakları olan ülkelerde çalışan ve kanser kontrolünde büyük katkısı bulunan bilim insanlarına verilen, Uluslararası Onkoloji Ödüllerinden biri olan Nazlı Gad-el-Mawia Ödülü’ne layık görüldü.

Ayhan Çavdar, tüm bunların dışında Amerika’da yayınlanan Zinc Deficiency in Human Subjects adlı kitabın editörlerinden biri, TÜBİTAK tarafından İngilizce olarak yayınlanan Trace Elements in Humans ve TÜBA tarafından yayınlanan Kanser ve Etik kitaplarının editörüydü. 2006 yılında düzenlediği Uluslararası Selenyum Sempozyumunda İngilizce olarak yayınlanan kitabını Dr. Filiz Hıncal ile birlikte hazırladı. Ayrıca 6’sı yürüttüğü TÜBİTAK projeleriyle ilgili olan, pediatrik hematoloji ve onkoloji hakkında 12 monografisi bulunuyordu. Çalışma hayatı boyunca 20 civarında kongre ve sempozyumda başkan ve düzenleyici olarak görev aldı, çok sayıda davetli konferans verdi ve sundu. 242 tanesi İngilizce olan toplam 440 yayınına 2000’in üzerinde atıf aldı, SCI’de (Science Citation Index) taranan dergilerde bulunan 200’e yakın makale yayınladı.

Hayatta kendisine destek veren hukukçu eşiyle birlikte bir tane de kız evlat yetiştirdi ve 24 Haziran 2019 tarihinde hayata gözlerini yumdu.

Ayhan Okçuoğlu Çavdar, ömrü boyunca, küçüklüğünden beri sahip olduğu merakın sönmesine izin vermemiş, sorgulamanın gücüne inanarak bunun kendisini hep bir adım daha öteye taşımasına izin vermiştir. İnsanlara karşı duyduğu derin yardım etme isteği, şefkati ve faydalı olabilme arzusunu, ilerlemeye açık olarak gördüğü tıp alanına yöneltmiş ve dört eliyle işine sarılmıştır. İdeallere sahip olan bir insanın, azimle çalışması sonucu neler başarabileceğini göstermiş ve pek çok insan için ilham kaynağı olmuştur. Kan hücrelerinin renkli dünyasına duyduğu merakla yolculuğuna başlamış; hastalarının, özellikle kanserli çocukların dünyasında bir renk, yüzlerinde umutlu bir gülüş olarak yolculuğunu tamamlamıştır.

Eğer siz de bu güzel belgeseli izlemek isterseniz aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Kaynakça

  1. https://www.youtube.com/watch?v=kZukpL05v28
  2. https://www.youtube.com/watch?v=rq8u-nJboGY
  3. Günseli Naymansoy, Bilimde Cumhuriyet Kadınları, Eskişehir, DKM, 2011, (s:73-78)
  4. http://www.tuba.gov.tr/tr/haberler/akademiden-haberler/tuba-kurucu-baskani-prof.-dr.-ayhan-o.-cavdar-son-yolculuguna-ugurlandi#:~:text=Ok%C3%A7uo%C4%9Flu%20%C3%87avdar%20kimdir%3F-,Prof.,T%C4%B1p%20Fak%C3%BCltesi’nden%20mezun%20oldu.&text=Ankara%20%C3%9Cniversitesi%20T%C4%B1p%20Fak%C3%BCltesi%20Pediatri,%2C%201966%E2%80%B2da%20profes%C3%B6r%20oldu.
  5. http://kanbilim.com/?p=1721
  6. http://fesraoz.blogspot.com/2011/07/tibbin-duayenleri-ayhan-okcuoglu-cavdar.html
  7. https://www.aydinlik.com.tr/ataturk-un-isikli-yolunda-kendini-yetistirmis-akademisyen-ozgurluk-meydani-temmuz-2019#2

Görseller

  1. Tüm görseller, “Prof. Dr. O. ÇAVDAR Belgeseli” adlı belgeselde yer alan sahnelerden alınmıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.