KEMİKLERDEN CİNSİYET TAYİNİ NASIL YAPILIR HİÇ MERAK ETTİNİZ Mİ?

       Çoğunuz CSI, Bones ve Kanıt gibi dizilerden haberdardır. Bildiğiniz üzere polisiye kısmı kadar cinayet çözüm şekilleri de bir o kadar ilginç. Hiç unutmam Bones’un bir bölümünde Antik Mısır Döneminde iftiraya uğramış bir prens , yapılan kemik analizleri sonucunda asırlar sonrasında aklanmıştı. Peki bu kemiklerin bu prense ait olduğu nasıl anlaşılmıştı? Daha basit haliyle bakmak gerekirse bu kemiklerden cinsiyet analizi nasıl yapılmıştı? Bugünkü yazımızda bunun detaylarına ineceğiz.

      Kemiklerden cinsiyet tayininin temel prensibi belli kemik bölgelerindeki seksüel dimorfizmlerin saptanmasıyla belirlenmektedir. Bu fark en iyi  pelvis bölgesinde gözlenmesine karşın tahmin yüzdesi değişmekle birlikte scapula, femur ve oksipital bölgeler de bu iş için gayet elverişlidir. Bu verilerin kulanılabilir olması için doğruluk oranının minimum %80 olması gerekmektedir. Yalnız iş bu kadarla da sınırlı değil, ölçüm oranları yaşla, ırkla ve bu bahsi geçen kemiklerin de belli bölgelerine göre değişmektedir. Yapılan bu araştırmalarda radyasyon, kanser gibi sebeplerle hasar görmüş kemikler kullanılmamıştır.

    Oksipital bölge ve yüz bölgesinden cinsiyet tayini Geç  Osmanlı dönemine kadar dayanmaktadır. Buradaki asıl prensip alan hesabıyla ilgilidir. Bunun için yüz bölgesinde sol infraorbital foramen-prosthion,  sağ infraorbital foramen-prosthion,  sağ-sol  infraorbital foramen bölgelerinden ;  occipital bölgede ise lambda-sağ asterion, lambda-sol asterion, sağ-sol  asterion doğrularını birleştiren bir üçgen çizilir ve bu üçgenlerin alanı Heron formülüyle hesaplanır.Hesaplama sonrasında belli diskriminant fonksiyonlarıyla cinsiyet tahmin formülleri oluşturulur. Bu formüllerin doğruluk oranı %73 civarında olduğu için kullanıma elverişli değildir.

Femur bölgesinde birden fazla bölgede hesaplama yapıldığından biraz daha karmaşıktır.Condyl çevresi,,diafiz ortası çapı ve çevresinde doğruluk oranları değişiklik göstermektedir. Hatta ilginçtir ki sağ ve sol femurlar arasında da kayda değer farklar bulunmuştur. Diğer çalışmalar da göz önüne alındığında en yüksek doğruluk oranı %90 civarıyla Japonlarda bulunmuştur.Anadolu insanında bu oran %80 civarında seyretmesine rağmen doğru kabul edilebilir.

   Scapula diğer bölgelere göre daha düz ve genel olarak daha az hasar aldığı için diğer kemik bölümleri bulunamadığında veya hasar aldığında bu bölge kullanılabilir. Bu araştırmada diğer kemiklerden farklı olarak scapulada Toraks BT görüntüleri kullanılmıştır. Scapula transvers, longitudinal ve spina uzunluklarına bakılmıştır. 0-6 yaşları arasında kadınlarda scapula uzunluğu daha uzunken, 6-12 yaşları arasında eşitlendiği ve 12 yaş sonrasındaysa erkeklerde scapula uzunluğunun arttığı gözlenmiştir.

     Ne yazık ki bu araştırmaların kısıtlılığı da mevcuttur. Yapılmış bu çalışmalarda bahsi geçen kemiklerin belli ırklarda ve belirli bölgelerde doğruluk oranları da değişmektedir. Bunun temel sebebi ise bazı ırklarda kadın kemik boyutlarının erkeklere daha yakın olmasıyla ilgilidir. Bu durumda aradaki fark belli oranda kapanmaktadır ve doğruluk yüzdesi düşmektedir.

Kaynakça

https://cms.galenos.com.tr/Uploads/Article_43982/TBLM-25-223.pdf

https://www.researchgate.net/publication/361670268_Kafatasindaki_iki_ucgenden_cinsiyet_tahmin

http://eskidergi.cumhuriyet.edu.tr/makale/470.pdf

Büşra Araz

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.