ANTİK MISIR TIBBI

Antik Mısır tıbbı M.Ö. 525 yılında Perslerin istilasına kadar değişmeden yıllarca pratikte uygulanmıştır ve zamanına göre çok ileri teknikler içermektedir. Çeşitli ameliyatlar, iskelet sistemi, dişçilik ve doğadan esinlenen ilaçlar konusunda geniş bilgiye sahiptirler ve Yunanlar da dahil olmak üzere birçok ülke ve topluluğu tıp konusundaki ileri bilgileriyle etkiledi ve yönlendirdiler. Antik Mısır tıbbına ait dokümanlar en eski tıp kalıntılarından bazılarıdır.

Yunan tarih yazıcısı olan Herodotus M.Ö. 440’ta Mısır’ı ziyaret ederek orada gördüğü tıbbı vakalar, kullanılan malzemeler, metotlar ve çeşitli diğer konularda geniş gözlemelerini kayıt altına alıyor. Tıbbın babası olarak bilinen Hippocrates, Herophilos, Erasistratus ve daha sonra Galen Amenhotep tapınağında araştırmalar ve çalışmalar yaparak Antik Mısır’ın geniş tıbbı bilgisini Yunan tıbbına kazandırıyor.

ANTİK MISIR TIBBI İLE İLGİLİ BİLGİLERİ NASIL ELDE EDİYORUZ?

1882’de Rosetto taşı üstündeki hiyeroglafi yazısının çevirisinin sağlanmasıyla çeşitli Mısır tapınaklarında , tabletlerde, papirüslerde olan yazıların anlaşılmasına olanak sağladı. Hiyeroglafinin çözümlenmesi çeşitli tıbbı dokümanların da çevirisine olanak sağladı. Bu dokümanlardan bazılarının yazım tarihi M.Ö. 2900 yılına kadar gidiyordu. Bu dokümanların başlıca örnekleri Ebers Papirüsü, Edwin Smith, Papirüsü Hearst Papirüsü, Londra Medikal Papirüsüdür.

Aralarında en önemli olarak görüleni ise Edwin Smith Papirüsüdür. Bu papirüs çeşitli hastalıklara ait muayene, tanı, tedavi, prognozları içeren ve detaylı anatomik gözlemlerle ameliyatlar hakkında bilgiler içeren bir derlemedir. Papirüsün M.Ö. 1600 yıllarında yazıldığı düşünülmektedir fakat bunun yanında bu papirüsün tahminen M.Ö. 3000 yılında yazılan bilgi ve kitapların bir kopyası olduğu kabul edilmektedir dolayısıyla Antik Mısır uygarlığının çok eski zamanlardan itibaren çok geniş bir tıbbi bilgiye sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu papirüs bir öğrenme kılavuzu olarak görülebilir.

Tıbbi bilgiler papirüslerin çözümlenmesinin yanında mezarların duvarlarında yazılan çeşitli açıklamalardan da elde ediliyor. Palepatolojistler x-ray ve cat taramaları kullanarak mumyaların yapımında kullanılan çeşitli kimyasalları ve yapım aşamalarını araştırmaktadır.

HASTALIĞA YAKALANMA VE YARALANMA

Antik Mısır’da yaralanmaların nedenleri gözlemlere dayandığından kolayca anlaşılmıştır fakat aynısını hastalanma için söyleyemeyiz. Biri hastalandığında nedenini belirlemek zordu ve tanı koymak problemlere yol açıyordu. Nedeni tam olarak çözülemeyen hastalıklar günahların sonucu olarak görüldüler ya da hastanın şeytani bir saldırı altında olduğu, bir hayalet tarafından kurban seçildiği düşünüldü. Bu nedenlerden hastalık bir “doktor”un hastaya büyü yapması ya da sihirli sözler söylemesiyle iyileştirilmeye çalışıldı.

Antik Mısır’da bir doktor migren tedavisi yapıyor.

Antik Mısır’da yaygın olarak görülen hastalıklardan bazıları bilharziasis (kontamine su yoluyla yayılan bir hastalık); trahom (göz enfeksiyonu); sıtma; dizanteri; Çiçek hastalığı; akciğer iltihaplanması; kanser; kalp hastalığı; demans; tifo; artrit; yüksek tansiyon; bronşit; tüberküloz; apandisit; böbrek taşı; karaciğer hastalığı; omurganın eğriliği; Soğuk algınlığı ve yumurtalık kistleridir.

Bu hastalıkları iyileştirmek için büyüler, sihir, muskalar, dövmeler,aromalar, hastanın içindeki şeytanı kovmak ya da tanrılarının yardımını çağırmak için heykeller kullandılar. Ameliyatlar ve bazı operasyonlar yapılmaya başlandıkça el yıkamaya verdikleri önem arttı çünkü sorunu çözseler bile başlarda enfeksiyondan kaybedilen çeşitli hastalar oluyordu ve Anti Mısır tıpçıları bunun sebebinin gözle görülmeyen varlıklar olduğuna inanmışlardır ve bu yüzden el yıkamaya önem vermişlerdir. Bu da onların zamanlarından ne kadar ilerde olduklarının bir göstergesidir.

Kazı çalışmalarında ve bazı tapınaklarda başlıca protez ayaklar olmak üzere çeşitli organların protezleri bulunmuştur. Bu da ampute yönteminin gelişmiş olduğunun bir göstergesidir.

Antik Mısır uygarlığında bitkilerden çeşitli şekillerden yararlanıldığı görülmüştür. Kokusu ve görünüşü nedeniyle bazı durumlarda sınıf farklarını ortaya koymak için kullanılırken doktorlar tarafından da çeşitli merhemler yapmak için kullanılmıştır. Yaralarda enfeksiyonu engellemek için bal kullanımı gibi çeşitli örneklerde görüldüğü gibi Antik Mısır doktorları doğayı en iyi şekilde kullanmayı bilmiştir.

Sonuç olarak hastalıkların nedeni tam anlamıyla doğru anlaşılmamış ve başlarda çeşitli işe yaramayan tekniklerle tedaviler yapılmaya çalışılmış olsa da Antik Mısır tıbbı günümüz modern tıbbının temellerini atmıştır ve çağının çok daha ilerisindedir. Eski Mısırlar doğayı ve doğal kaynakları kullanmayı iyi bilmiş, elde edindikleri bilgileri çeşitli şekillerde kayıt altına almış ve bu bilgilerle birçok ulusun tıbbi gelişimine öncelik etmiş önemli bir topluluktur.

KAYNAKÇA VE İLERİ ARAŞTIRMA İÇİN:

https://books.google.com.tr/books/about/Ancient_Egyptian_Medicine.html?id=WHfEnVU6z8IC&redir_esc=y

https://www.medicalnewstoday.com/articles/323633

https://www.ancient.eu/Egyptian_Medicine/

https://en.wikipedia.org/wiki/Ancient_Egyptian_medicine

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.