Bölüm 2: Tıp Temalı (yeni) 3 Kitap Önerisi
Herkese merhabalar!
Umarım karantinada hepinizin sağlığı yerindedir. Evde geçirdiğimiz bu zamanlarda fiziksel sağlığımızın yanısıra ruhsal sağlığımıza da dikkat etmemiz gerekiyor. Bu aşamada devreye kitaplar giriyor.
Kafanızda “Bu yazıyı daha önce okumamış mıydım sanki?” benzeri soruların oluştuğunu duyar gibiyim. Ocak ayında yayımladığım “Tıp Temalı 3 Kitap Önerisi” yazım sonrasında sizlerden gelen güzel mesajlar ve listenin devamını merak etmeniz üzerine birkaç kitap daha paylaşmaya karar verdim.
Haydi başlayalım!
1.Hekimin Filozof Hâli
Hekimin Filozof Hali, tıp ve felsefe arasında daha sık gerçekleşmesini beklediğimiz buluşmalardan biri. Genelde sadece “hastalık halinde” muhatabı olduğumuz tıp dünyasının, hayatla ve ölümle, insan olmanın ve yaşamanın anlamıyla her gün yüzleştiğini, yüzleşmek zorunda olduğunu vurgulayan yazılardan oluşan elinizdeki kitap, okurlara da cesaret aşılayacak nitelikte.
(Tanıtım Bülteninden)
Tıp sektöründeki “yabancılaştırıcı” gelişmelerden kişinin bedeni üzerinde söz sahibi olup olmadığına dair etik tartışmalara ve ölümlü olmanın getirdiği felsefi aydınlanmaya kadar birçok önemli konu üzerine tartışmalar aslında tek bir gerçeği vurguluyor: Hekimin filozof hali, hekimin zorunlu halidir.
Yazılarıyla katkıda bulunanlar:
M. Bilgin Saydam, Saffet Murat Tura, Yavuz Erten, Yavuz Dizdar, Hakan Kızıltan, Kaan Ökten, Arın Namal, İlgin Özden, Yavuz Üresin, Mahmut Gürkan, Özgür Öğütcen, İsmet Birkan, Hasan Fehmi Yazıcıoğlu, Rainer Brömer, Faik Çelik, Hakan Ertin, İlhan İlkılıç, Lütfi Telci.
Bu kitabı sizlerle paylaşma şansını yakaladığım için çok mutluyum. Geçmişte İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı olan psikiyatrist Prof.Dr. M. Bilgin Saydam ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda çalışan Hakan Kızıltan’ın editörlüğünü yaptığı bu kitap, birçok hocanın yazılarını barındırıyor.
Öncelikle belirtmeliyim ki bu kitap bir oturuşta bitirebileceğiniz bir kitap değil. İçinde ölüm, varoluş, tıp, cerrahi, etik gibi birçok konunun yer aldığı, birçok filozofa atıf yapan bir kitap olduğundan altını çizerek, notlar alarak, düşünerek ve gördüklerinizi araştırarak okumanız gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Sizlerle kitapta birkaç beğendiğim yeri paylaşmak istiyorum:
“Bir hastalığı yenmek, sakatlığı tamir etmek, eksikliği düzeltmek muzaffer hissettirebilir insanı. Oysa tıpta zafer yoktur, sadece ertelenmiş yenilgiler vardır. Bütün bilgimize, çağdaş bilimin bütün kazanımlarıyla dolu zeki beyinlere rağmen bir yaşam boyu yenilmeye hazırlamalıyız kendimizi. Kazandığımız sadece biraz zaman olabilir ancak, zafer değil.
(…)
Sevgili genç hekimler, ölüme karşı zaman kazanabilirsiniz yalnızca, zafer değil. Er geç doğa yasası kazanır.
Saffet Murat Tuna
Buradan bakınca, fakültemdeki tıp eğitiminin ağırlıklı bir bilgi ve teknik yeterliliği amaçladığını, “hekim” olmanın “insan ve dünya” tanımlaması içindeki yerini pek sorgulamadığını gördüm. Mutlaka bazı istisna vahaları vardı ve mutlaka hizmet ve araştırma yükünün ağırlığı, hekimlik kavramı üzerinden insan ve dünya ilişkileri ile ilintili refleksiyona zaman ve mecal bırakmıyordu.
(…)
Hekimlerimizi sorgulanmadan biriktirilen bilgilerin küpü, donanımlı teknik elemanlar olarak yetiştiriyorduk.
M. Bilgin Saydam
İlginizi çekip çekmeyeceğini anlayabilmeniz adına kitabın içinde bulunan yazıların başlıklarını ve yazarlarını paylaşacağım:
- Tıbbın Felsefe ile İmtihanı – M.Bilgin Saydam
- Hekimin Filozof Hâli – M.Bilgin Saydam
- Tıp Felsefesinin Geçmişi, Bugünü, Geleceği – Hakan Kızıltan, Rainer Brömer
- Tıp Niçin Felsefeye Gereksinim Duyar? (Hekim Adaylarına Konuşma) – Saffet Murat Tura
- Modern Söylemden Postmodern Söyleme Bir Tıp Felsefesinin İmkânı – Mahmut Gürgan
- Ölüm, Varoluş, Tıp – M.Bilgin Saydam, Hakan Kızıltan
- Ölüm, Tıp ve Ramakta Olmak – Kaan H. Ökten
- Ölmeden Önce Ölüm – Lütfi Telci
- Suların Çekildiği Zaman – Yavuz Dizdar
- Perinatolog Gözüyle Yaşam ve Ölüm Üzerine – Hasan Fehmi Yazıcıoğlu
- Bir Cerrahın Gözünden Filozof Hâlleri: Tanrı Hekimden Standart Hekime – Faik Çelik
- Sıfır Mortalite: Neyin Pahasına? “Daima İyi Gemiler Yapmalıyız” – İlgin Özden
- Bilmediğimizi Bildiklerimiz ve Bilmediğimizi Bile Bilmediklerimiz – İsmet Birkan
- Kişi Bedeninin Sahibi Midir? – Arın Namal
- Genetik Eksepsiyonalizmin Felsefi ve Etik Sorunlarına Eleştirel Yaklaşımlar – İlhan İlkılıç
- Marksist Bir Perspektiften Tababetin Özüne Yabancılaşması – Hakan Ertin
- İç Dünya ve Dış Gerçeklik Bağlamında Psikanalitik Çalışma: Etik ve Epistemolojik Sorunsallar – Yavuz Erten
- İdeoloji, Özne, Benlik – Özgür Öğütcen
- Yoku Mireba – Yağız Üresin
İsteğinize bağlı olarak bu kitabın ayrıntılı bir değerlendirme yazısını yayımlayabilirim, okumak isterseniz lütfen yorumlarda belirtin 🙂
2.Aziz Sancar ve Nobel’in Öyküsü
“Bilim gazeteciliği” denilince ülkemizde akla ilk gelen isim olan Orhan Bursalı, 2015 Nobel Kimya Ödülü’ne değer görülen Aziz Sancar’ın yaşamını ve çalışmalarını anlatıyor.
Mardin’in Savur ilçesinden Stockholm’deki Nobel törenine uzanan müthiş bir başarı öyküsü yer alıyor elinizdeki kitapta. Laboratuvarlarda geçen bir ömrün ve bilim dünyasını sarsan keşiflerin yanı sıra Aziz Sancar’ın özel dünyasına çok yakından bakıyor, bu büyük bilim insanının tutkularına tanıklık ediyorsunuz.
Aziz Sancar ve Nobel’in Öyküsü, futbol tutkusundan kanser tedavisinde açtığı yeni kapılara, altı şişe birayla eve kapanmasından en çok etkilendiği Nobel tebrikine, ailesinden çalışma arkadaşlarına kadar, Nobelli bir bilim insanının dört dörtlük portresini sunuyor.
“Nobel almak güzel ama ondan da güzel şey Nobel’i almaya giden yol ve yapılan keşiflerdir.”
– Aziz Sancar –
(Tanıtım Bülteninden)
Bu kitap da yine lisede okuduğum kitaplar arasında. O zamanlar kitapta geçen terimlerin çoğunu bilmesem de kitapta lise düzeyinde kimya ve biyoloji bilen bir öğrencinin anlayabileceği düzeyde Aziz Sancar’ın araştırmaları anlatılıyordu. Fakat belirtmeliyiz ki bu kitap bilimsel araştırmalarından ziyade Aziz Sancar’ın hayat hikayesi hakkında. Kitapta bizzat Aziz Sancar’ın kaleminden çıkmış yazılar da bulunuyor.
Bilimsel araştırmalarını okumak isterseniz 3.önerdiğim kitabı okumanızı öneririm, birazdan bahsedeceğiz, şimdi bu kitaba geri dönelim.
Araştırmacı bir ruhunuz varsa ilham verici bir kitap olabileceğini belirtmeliyim.
“Benim için en büyük ödül, Türk araştırmacıların biyoloji, genetik veya moleküler biyoloji kitaplarında, benim buluşlarıma rastlamaları, bunları bir Türk buldu demeleridir.” -Aziz Sancar
“Türkiye bana çok iyi bir tıp eğitimi vermişti…Bu ödülün ülkemdeki araştırmacılara güç ve güven vermesini beklerim.” -Aziz Sancar
(…)
En önemli buluşların arkasında büyük bilim insanları vardır. Hocaları derslerde onların isimlerini vurgular. Genç Sancar da erken yaşta onların katına çıkmayı hedef edinmişti; onlardan biri olacak, araştıracak, büyük buluşlara imza atacak, ders kitaplarında adı geçen bir insan olacaktı.
Aziz Sancar ve Nobel’in Öyküsü
3.Hayatı ve Bilimi: Aziz Sancar
8 Eylül 1946’da Mardin-Savur’da Sancar ailesinin yedinci çocuğu doğdu. Adını Aziz koydular. Kasabasından erken yaşta ayrılıp “okumaya” giden Aziz, yıllar sonra doğduğu yere genç bir hekim olarak geri döndü. Orada geçen gençlik yıllarını hayatının en güzel dönemi olarak hatırlasa da onun aklı fikri bilim yapmaktaydı. 26 yaşında Amerika’ya gitti ve kısa süreli ayrılışlar dışında hep orada kaldı. Bilimsel hayatı iki soruya yanıt aramakla geçti: “DNA molekülü nasıl tamir edilir?” ve “Biyolojik saat nasıl çalışır?” DNA hasarının tamiri konusunda genç yaşında, ders kitaplarına geçen keşifler yaptı ve bu keşifleriyle 2015 yılında Nobel Kimya Ödülü’ne layık görüldü. Olgunluk dönemine denk gelen, biyolojik saatle ilgili keşifleri de aynı değerdedir. Sancar, iki farklı bilimsel alanda yapmış olduğu olağanüstü katkılarıyla gerçekten sıra dışı bir bilim insanı özelliği taşır. Nobel kayıtlarına Türk-Amerikalı bilim insanı olarak geçen, böylece bilim alanında ilk Nobel alan Türk olan Aziz Sancar’ın İngilizce olarak yazdığı bu kitap, Türkçeye yakın arkadaşı moleküler biyolog Mehmet Öztürk tarafından çevrilmiştir. Sancar, Türkçe çeviriye yoğun destek vermiş, metni gözden geçirmiş ve onaylamıştır. Kitabın ilk bölümü tüm okurlara hitap etmektedir. İkinci bölüm ise Sancar’ın bilimsel keşiflerinin mahiyetini merak edenler, lise ve üniversite öğrencileri, öğretmenler, tıp ve yaşam bilimleri alanında uzmanlaşmış okurlar için bir başvuru kaynağı niteliğindedir.
(Tanıtım Bülteninden)
Kitabı tanıtmaya başlamadan önce şunu söylemeliyim: Bu kitapla karşılaşmam tamamen tesadüf oldu ve kitabevinde yalnızca 1 adet kalmıştı. Ne yazık ki bu kitap 2.önerdiğim kitaba oranla çok daha az biliniyor fakat bir önceki kitaba oranla daha sistematik ilerlediğini söylemeliyim.
Bu kitapta Aziz Sancar’ın İngilizce olarak kaleme aldığı hayat hikayesinin Türkçe çevirisi ve “Nobel Dersi”nin metnini bulabilirsiniz.
Evet doğru duydunuz, “Nobel Dersi”.
Bu kitabın en sevdiğim yanı buydu: Makaledeki grafikleri bile inceleyebiliyorsunuz. Ayrıca kitabın sonunda atıf yapılan makalelerin adları yer aldığından isterseniz PubMed’den araştırma imkanınız oluyor.
Tabii ki kitabın “Nobel Dersi” kısmını kapsamlı bir moleküler biyoloji ve genetik eğitimi almadıysanız anlamanız zor, fakat tıp fakültesi 1.sınıfta alınan tıbbi biyoloji ve genetik derslerinin “Nobel Dersi”ni genel hatlarıyla anlamanıza yardımcı olacağını düşünmekteyim.
Umarım bu listede ilginizi çeken bir kitap bulmuşsunuzdur. Birkaç ayda bir düzenli olarak kitap önerisi yazıları paylaşmamı ister misiniz? Fikirlerinizi yorumlar kısmında belirtirseniz sevinirim 🙂
Bilimle kalın!