İnsan Vücudunun Öyküsü – 1
Daniel E. Lieberman
İnsan vücudunun tahlilini yapmak için kullanmaya çalıştığımız genel olarak başvurduğumuzda kolaya kaçtığımız yol ‘’spermin yumurtayla birleşimden’’ başlayıp ‘’ölümüne’’ kadar giden yoldur. Peki insan vücudunun tahlili için bu ortalama 60-70 yıllık süre yeterli midir? Peki öncesi bizi hiç mi etkilemedi? Sonrasında olacaklar bizi etkilemeyecek mi? Nasıl?
İşte bu konuyla ilgili şu anda tekrardan okuduğum bir kitabı size tanıtacağım. Size bu kitabı tek yazıda değil, bir yazı dizisi halinde tanıtmaya çalışacağım. Bu yazımda kaynakça kullanmayacağım çünkü bu yazıda yazacaklarım yazarın evrimin temel özellikleri diye tanımlayabileceğim kısımlarıyla ilgili genel bilgilerini ve fikirlerini içeriyor.
“İnsan Vücudunun Öyküsü” Harvard Üniversitesi’nde İnsan Evrimsel Biyolojisi Profesörü olan Daniel E. Lieberman tarafından yazılan bu kitabın çevirmenliğini ise Boğaziçi Üniversitesi’nde görev yapmakta olan Doç. Dr. Raşit Bilgin tarafından yapılmış.
Kitap gerek dili bakımından kolayca okunabilmekle beraber okuduğumda en çok hoşuma giden taraf ise notlarında çok geniş bir kaynakça belirtmesidir. Kitap genel olarak İnsansı Primatlar ve İnsanlar, Çiftçilik ve Endüstri Devrimi, Şimdi ve Gelecek olmak üzere 3 kısımdan oluşmakta.
Kitabın önsözünde “Kaçınılmaz olarak siz kitabı okurken, yazmış olduğum bazı bilgilerin zamanı geçmiş olacak, bunun için şimdiden özür dilerim.” diyerek bilgilerin geçerliliği konusunda meraklandırılarak verdiği kaynakçaları okumaya itilmem hoşuma giden diğer bir kısımdı.
Giriş bölümünde yazar temel kavramları açıklamaya çalışmakla birlikte sağlık ve hastalık kavramlarına sıklıkla değinmiştir. Artan ömür uzunluğuna rağmen nadir görülen hastalıkların görülme sıklığının artması ile ilgili açıklamaları kayda değerdir.
Doğal seçilimin 3 yaygın olay sonucu olduğunu belirtmektedir. Bunlar varyasyon, genetik kalıtım ve değişken üreme başarısıdır. Bu 3 olayın varlığının gerçekliğinin bizi doğal seçilimin gerçekliğine istesek de istemesek de götüreceğini söylemektedir.
Yazar aynı zamanda evrimsel süreçte farklı habitat, sosyal çevre veya egzersiz sistemine maruz kaldığımızı bu yüzden evrimsel perspektiften dolayı ideal sağlık diye bir şeyin olamayacağını savunmaktadır.
“Neden çok sayıda insan şu anda, daha önceden nadir olan hastalıklardan ötürü rahatsızlandığı sorusunun temel cevabı, vücutlarımızın pek çok özelliğinin içinde evrildikleri ortamlara uyarlanırken, daha sonra yarattığımız modern ortamlara kemuyarlanmış olmasında yatmaktadır” cümlesinde şu anda sıklığı değişen hastalıkların temel nedeninin değişen çevrenin olduğunu söylemektedir.
Yazar insan vücudunun öyküsünün 5 temel dönüşümle açıklamakta olup bu dönüşümleri şu şekilde anlatmakta olup son birkaç yüz nesile baktığımızda ise iki kültürel dönüşümün insan vücudu için hayati öneme sahip olduğundan bahsetmiştir: Tarım devrimi ve Sanayi Devrimi. Bu iki dönüşüm bizi tamamen etkilemekle beraber sağlık kavramına bu iki ögeyi ve bunların insana etkilerinin neler olduğunu dahil ederek bakmak benim fikrimce daha da verimli olacaktır.
Devamı bir sonraki yazıda…