Parkinson Tedavisine Yardımcı Olacak Yeni Bir Bileşik mi Bulundu

Beynin substantia nigra bölgesinde dopamin üreten hücreler yoğun bir grup halinde bulunur. Dopamin, substantia nigra ile vücut hareketlerini kontrol eden diğer beyin bölgeleri arasında mesajlar ileten bir kimyasaldır. Dopamin insanların akıcı ve birbiri ile uyumlu hareketler yapmalarını sağlar. Bu alanın hasarı sonucu dopamin eksikliği meydana gelir ve Parkinson hastalığının motor belirtileri oluşur.

Parkinson hastalığının alışılmış ilk tedavisi L-dopa’dır. L-dopa kan beyin bariyerinden geçer, AADC enzimi ile dekarboksilasyona uğrar ve dopamine dönüştürülür. Böylece beyindeki dopamin eksikliği giderilmiş olur. Ancak bu dönüşüm daha çok konakçının gastrointestinal sisteminde gerçekleşir ve L-dopa beyne gidemeden dopamine dönüşmüş olur. bundan dolayı vücuda verilen L-dopa’nın ancak %1 ile 5’i beyne ulaşabilir. Periferde oluşan dopamin ise kan beyin bariyerinden geçemez. Ayrıca bazı yan etkileri bile olabilir. Vasküler dopamin reseptörleri aracılığıyla ortostatik hipotansiyona neden olabilir ve kardiak aritmileri artırabilir. Bunu önlemek için Parkinson hastalarına L-dopa ile birlikte AADC inhibitörü olan Carbidopa verilir. Ancak bu uygulamada bile L-dopa’nın %56 sı beyne ulaşamaz.

Ayrıca birçok çalışmada nörodejeneratif bozukluklar ile bağırsak bakterileri arasında pozitif bir ilişki saptanmıştır. Yapılan bir deneyde Parkinson hastalarından alınan bağırsak bakterileri, bakterisiz fare modellerine nakledildiğinde farelerin motor eksikliğinin şiddetlendiği gözlenmiştir. Bu etki, antibiyotik tedavileriyle tersine çevriliyor. Bu da nörodejenerasyonda bağırsak bakterilerinin etkisini kanıtlıyor.

Bilim insanları ise son çalışmalarında periferdeki L-dopa’nın dekarboksilasyonunu önleyen ve biyoyararlanımını artıran bir bileşik keşfettiler. -a-florometiltirosin adlı bu bileşik metabolizasyonu inhibe etmede Carbidopa’dan çok daha etkili gibi görünüyor.

Araştırmada ilk olarak L-dopa’nın bağırsak bakterilerince nasıl metabolize edildiği keşfedildi. Çalışmaya göre iki aşamalı bir metabolizasyon söz konusu. İlk olarak E.faecalis adlı bakteri türü tarafından L-dopa, dopamine dekarboksile ediliyor. 2. Aşamada ise dopamin, E.lenta bakterisi tarafından dehidroksilasyona uğrayarak m-tyramin’e dönüştürülüyor.

Ancak L-dopa’nın dekarboksilasyonunu sağlayan bir enzim daha var. Tirozin Dekarboksilaz. Bu enzim aynı anda hem L-dopa’yı hem de asıl substratı olan tirozini dekarboksile edebiliyor. AADC inhibitörü olan Carbidopa’nın L-dopa’nın dekarboksilasyonunu tam olarak önleyememesinin sebebi bu yolak. Yalnız bu enzim tirozine karşı L-dopa’ya göre 5 kat daha fazla aktivite gösteriyor. Bilim insanları bundan dolayı tirozinin homologlarını araştırdı ve -a-florometiltirosin bileşiğinin bu yolağı inhibe edebileceğini buldular.

Bu keşif parkinson hastalarına uygulanan L-dopa tedavisinin iyileştirilmesi açısından büyük önem arz ediyor. Araştırmacılar keşiflerinde daha ileri giderse parkinson hastaları için belki de en önemli tedavi şekli olan L-dopa’dan çok daha fazla verim alınabilecek ve beyne daha çok L-dopa ulaşabilecek. Biz de en kısa zamanda klinikte uygulanmasını diliyoruz. 🙂

KAYNAKÇA:

https://science.sciencemag.org/content/364/6445/eaau6323

http://www.noroloji.org.tr/TNDData/Uploads/files/parkinson%20hastal%C4%B1%C4%9F%C4%B1.pdf

https://newsnetwork.mayoclinic.org/discussion/mayo-clinic-q-and-a-rate-of-progression-of-parkinsons-disease-hard-to-predict/

http://www.bidipnot.com/parkinson-hastaligi-belirtileri-iyi-gelen-karisim/

Esra ESMER

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi dönem 4 öğrencisi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.