Hafızanın En Meşhur Anomalisi: Deja Vu
“Deja vu, Matrix’te bir dalgalanmadır. Bir şeyler değiştirdiklerinde meydana gelir.”
1999 yapımı The Matrix filminin unutulmaz sahnelerinden biri olan deja vu sahnesinde Carrie-Anne Moss tarafından canlandırılan Trinity karakteri, deja vu’yu bu şekilde açıklamıştır. Matrix hayranlarının ilgisini çeken bu sahne, aynı zamanda akıllarda soru işaretleri de bırakmıştır. Çoğu insanın hayatında en az bir kere yaşadığı deja vu nedir ve ne sebeple olmaktadır?
Deja vu (ya da “Dejavu”), Fransızca kökenli bir kelime olup “daha önceden görmek” anlamına gelir. Aniden ve açıklanamaz bir şekilde, aynı şeyi daha önce bir kez yaptığımız duygusuyla “sanki bu anı daha önce yaşamıştım” ifadesini kullanırız. Beynimiz ezici bir aşinalık dalgasıyla bulanıklaşır. Deja vu, çoğu insan tarafından yaygın olarak deneyimlenir ve popüler literatürde sık sık kullanılır. Bilim literatüründe ise deja vu ilk defa 1928 yılında Edward Titchener tarafından “Bir Psikoloji Kitabı” isimli kitabında tanımlanmıştır. Dr. Titchener’e göre:
“Beyin bir deneyime yönelik olarak tam bir algı üretmeden önce, kısmi bir algı yaratır. Bu kısmi algı, daha önce deneyimlenmiş bir olay olduğu duygusu yaratmaktadır.”
Deja Vu’ya Ne Sebep Olur?
Deja vu deneyimini ortaya çıkaran net ve tanımlanabilir bir uyaran yoktur. Bu sebeple deja vu’yu laboratuvar ortamında incelemek oldukça zordur. Deja vu, tıbbi bir rahatsızlığı olan ve olmayan bireylerde meydana geldiğinden, bu fenomenin nasıl ve neden olduğuna dair birçok hipotez vardır. Bunlar reenkarnasyondan hafıza süreçlerimizdeki aksaklıklara kadar uzanır. Bu hipotezlerden en güçlüleri ve deneysel arka plana dayananları hafıza ile ilişkili olanlarıdır. Dr. Searleman ve Dr. Herrmann’a göre (1994) deja vu, hafızanın en meşhur anomalisidir.
Beyindeki Bir Elektrik Arızası
Temporal lob, anılarımızı yaptığımız ve sakladığımız yerdir. Temporal lobun belirli kısımları da aşinalığın tespiti ve belirli olayların tanınması için önemlidir. Temporal lob epilepsisinde nöbetler sıktır. Epileptik nöbetler, beyindeki nöronları ateşleyen elektriksel uyarıları bozan işlevsiz nöron aktivitesiyle karakterizedir. Bu dürtüler tüm beyne yayılabilir ve nöbetleri tetikleyebilir. Deja vu’nun temporal lob ve hafıza tutma ile ilgisi hala tam olarak bilinmemekle birlikte durumla ilgili ipuçları, temporal lob epilepsisinden muzdarip insanlardan elde edilmiştir. Texas A&M Tıp Fakültesi Nörobilim ve Deneysel Terapötikler Bölümünden Yrd. Doç. Dr. Michelle Hook’a göre klinik raporlar, temporal lob epilepsisi olan bazı hastaların, epileptik nöbet olayından önce neredeyse bir tür uyarı olarak deja vu yaşadıklarını bildirdiklerini göstermektedir. Bulgular, deja vu olaylarının beyindeki bir elektrik arızasından kaynaklanabileceğini düşündürmektedir.
Ancak, epilepsisi olmayan sağlıklı insanlarda deja vu’nun sebebi nedir? Bazı araştırmacılar bunu beyinde bir aksaklık olarak tanımlar. Tanıma ve aşinalık için nöronlar ateşlendiğinde beynin şimdiyi geçmişle karıştırmasına izin verir. Aslında epilepsiye katkıda bulunan aynı anormal elektriksel uyarılar sağlıklı insanlarda da ortaya çıkabilir. Bunun bir örneği, hipnogojik seğirmedir (kişi uykuya dalarken ortaya çıkan istemsiz kas spazmı).
Sinir Yollarındaki Uyumsuzluk
Sağlıklı bireylerde deja vu, beynin sinir yollarındaki bir ‘uyumsuzluğa’ da bağlanabilir. Bunun nedeni, beynin sürekli olarak çevremizdeki dünyanın tüm algılarını sınırlı girdiyle yaratmaya çalışması olabilir. Örneğin, beynin ayrıntılı bir anımsama oluşturması için yalnızca küçük bir miktar duyusal bilgi – tanıdık bir koku gibi – gerekir.
Deja vu, beynin hafıza sistemlerindeki tutarsızlıklarla bağlantılı olabilir. Bu da duyusal bilginin kısa süreli hafızayı atlamasına ve bunun yerine uzun süreli hafızaya ulaşmasına yol açabilir. Bu, daha önce o anı yaşadığımıza dair rahatsızlık verici bir his yaratabilir.
Görsel sistemde, duyusal bilgi, beynin yüksek kortikal merkezlerine (hafıza, dikkat, algı, farkındalık, düşünce, dil ve bilinçte anahtar rol oynayan alanlar) birden fazla yolla geçerek, tüm bilgiler bu merkezlere aynı veya yakın zamanda ulaşır.
Hook’a göre bazıları, bu yollar boyunca işlemede bir farklılık meydana geldiğinde, algılarının bozulduklarını ve iki ayrı mesaj olarak deneyimlediklerini öne sürer. Beyin, ikinci versiyonu yavaşlatılmış ikincil yoldan -ayrı bir algısal deneyim olarak- yorumlar ve böylece uygunsuz bir aşinalık hissi (deja vu) oluşur.
Beyin Lobları Arasında Gecikme
Dr. Robert Efron gibi bazı bilim insanları, deja vu’nun iki beyin lobu arasında verinin işlenme hızındaki mikrosaniyelik farklardan da kaynaklandığını ileri sürer. Bir veriyle karşılaştığımızda, beynimizin sol lobu da sağ lobu da bu veriyi kendi alanında işler. Ancak gelen verilerin sıralanması, sol beynin temporal lobunda yapılır. Beyin, sol beyne doğrudan giren sinyaller ile sağ beyin üzerinden geçerek gelen sinyaller arasındaki zaman farkını (gecikmeyi) düzeltir. Ancak bunu kusursuz olarak yapamadığı zaman, sinyaller arasında uyum bozulur. Bu da deja vu algısının sebebi olabilir.
Beynimizin iki lobunu birbirine bağlayan ‘corpus callosum’ isimli köprüdeki nöral ağlarda meydana gelen aksama, iki tarafın verilerinin zamansal olarak uyumlu olmamasına neden olabilir. Bu da, normalde aralarında 10 mikrosaniye fark oluşacak iki sinyalin arasında 15 mikrosaniye fark olmasına neden olur. Beyin, bunun 10 mikrosaniyesini düzeltir; fakat geriye kalan 5 mikrosaniyelik fark, deja vu algısına neden olur. Birey, aynı olayı iki defa yaşadığını zanneder.
Paramnezi: Hafıza Temelli Yanılsama
Paramnezi, hafıza temelli bir yanılsama veya gerçek ve fantastik anılar arasında ayrım yapamama durumudur. Deneysel koşullar altında, hipnoz yöntemiyle paramnezi indüklenebilir. Hipnoz altında deneklere verilen görsel materyal, uyanma durumunda ertesi gün verildiğinde paramneziye yol açtığı gösterilmiştir. Paramnezi daha spesifik olarak deja vu’ya atıfta bulunur. Paramnezi ve deja vu’nun ortak bir kökene atfedilebileceği sıklıkla tartışılmaktadır. 1941 yılında Dr. Banister ve Dr. Zangwill, hipnoz yöntemini kullanarak post-hipnotik bilinç kaybı hali yaratmışlardır. Böylece, hipnoz öncesi gösterilen materyallerle olan hafıza bağlantılarını zayıflatmışlardır. Daha sonrasında, deneklere hipnoz öncesinde gösterdikleri materyalleri yeniden göstermişler ve ne hatırladıklarını sormuşlardır. 10 denekten 3’ü, bu materyalleri daha önce gördüğünü, ancak nerede gördüğünü hatırlayamadıklarını ve “deja vu yaşadıklarını” söylemiştir.
Kriptomnezi: Şifreli Bilinç Kaybı
Beynimiz kusursuz değildir. Dolayısıyla, bazen hatalar yapar ve hafızada var olan bilgiler bozulabilir, çarpıtılabilir ya da silinebilir. Kimi zaman öğrenilen bilgileri unuturuz ancak yine de bu bilgiler beyinde depolanır ve benzer olaylar bilgiyi çağırır. Bu benzer olay veya deneyimler bir aşinalık hissine neden olur. Buna Cryptomnesia (şifreli bilinç kaybı) denir. Hafızamızdaki anılar büyük oranda silinmiştir; ancak bir kısmı da beyin içinde korunmuştur. Sonradan, bu anıya benzer durum ile karşılaştığımızda, bu silik anıyı yeniden hatırlamaya çalışırız. Anı, o anki yaşadığımıza hem çok benzerdir; hem de bir miktar farklıdır. Dolayısıyla bu silik anının, içinde bulunduğumuz andan hem aynı hem de farklı olduğunu zannederiz. Bu da, deja vu algısı ile birebir örtüşür.
Bölünmüş Dikkat
Alan Brown, bölünmüş dikkat adını verdiği bir teoriyi ortaya atmıştır: Dikkatimiz dağıldığında, etrafımızdakileri bilinçaltımızda ele alırız, ancak bunu bilinçli olarak gerçekten kaydetmeyebileceğimiz anlamına gelir. Sonra, yaptığımız şeye odaklanabildiğimizde, bu çevreler olmamaları gerektiği zaman bile bize tanıdık gelir. Örneğin; bir odaya gerçekten bakmadan önce, beynimiz onu görsel olarak veya koku ya da sesle işlemiştir, böylece gerçekten baktığımızda daha önce orada olduğumuzu hissederiz.
Deja Vu’nun Kuzeni Deja Reve
Bilim insanları tarafından, deja vu’dan farklı olan ve deja reve olarak adlandırılan bir fenomen bulunmuştur. Deja vu’nun aksine deja reve, daha önce gördüğünüz bir rüyayı, uyanıkken tekrar deneyimleme durumuna denilmektedir. Araştırmacılar, deja reve konusunda çeşitli deneyler yapmışlar aynı zamanda geçmiş yıllarda yapılan deneyleri de değerlendirmişlerdir. Deneklerin hepsi, kısmi epilepsiden muzdariptir ve geçmişte nöbetleri sırasında bir çeşit deja reve deneyimlediklerini söylemişlerdir. Deneklerin beyinlerinin çeşitli bölgelerine, elektriksel beyin uyarımları uygulanmış ve tüm anormal tepkiler kaydedilmiştir. Bu sayede bilim insanları, deja reve sırasında beynin hangi bölgelerinin aktif rol oynadığını gözlemleyebilmiştir.
Araştırmacılar, ayrıca deja reve’yi üç farklı sınıfa da ayırmışlardır:
- Aralıklı (Episodic-like) Deja Reve: En berrak şeklidir. Temel olarak, gerçek belirli bir rüyaya işaret edilebilecek herhangi bir deja reve biçimidir.
- Aşinalık Benzeri (Familiarity-like) Deja Reve: Bulanık şeklidir. Bu deja reve türü, bir rüyayı yeniden deneyimleme hissi ile ilişkilidir. Ancak hangi rüya veya ne zaman görülen bir rüya olduğu belli değildir.
- Hayali Aşamadaki Deja Reve: En gizemli şeklidir. Bu, aslında bir rüyada olma duygusuyla ilişkilendirilir. Kişi, uykuda olmakla gerçekliği karıştırabilir.
Deja Vu’nun Tersi Jamais Vu
Deja vu’nun tersi olan jamais vu (ya da jamevu), “hiç görülmemiş” anlamına gelir ve bir şeyin tanıdık olduğunu bilip de ona karşı yabancılık hissine kapılmayı ifade eder. Bu duygu tanıdığınız bir kişinin yüzüne bakarken ortaya çıkabilir; o kişi birdenbire size yabancı gelmeye başlayabilir. Bazı çalışmalar, beyin belirli bir şekilde yorulduğunda ortaya çıkan anlamsal doygunluk olarak bilinen şeyle jamais vu uyandırmanın mümkün olduğunu gösterir. Mesela tanıdık bir sözcüğü anlamını kaybedecek kadar tekrarladığınızda da, bu sözcük artık yalnızca bir ses yığını haline gelecek ve yabancılık hissi uyandıracaktır. Bu çalışmalar, laboratuvarda jamais vu’yu araştırmak için umut verici bir yol olabilir.
Gelecekteki Araştırmalar
Gelecekteki araştırmalar deja vu’nun aşinalık açıklamasıyla ilgili bariz bir paradoksu inceleyebilir: Aşinalık temelli tanımanın yaşlanmaya karşı oldukça dirençli olduğu düşünülürken, anıların kaynaklarını hatırlama yeteneği azalır; yine de bildirilen deja vu deneyimlerinin sıklığı yaşla birlikte azalmaktadır. Aşinalığa olan güven muhtemelen yaşla birlikte arttığından, insanlar yaşlandıkça aşinalık temelli tanımayı deneyimlemeye alışabilirler. Bu nedenle, yaşlı insanlar aşinalık duygularını deja vu örnekleri olarak etiketlemek yerine, belirli önceki deneyimleri hatırlamadaki başarısızlıklara veya unutmaya bağlayabilirler.
Ayrıca gelecekteki araştırmalar, deja vu üretebilecek durumsal özellikleri (örneğin, uzamsal konfigürasyon, belirli tanıdık unsurlar) tanımlamayı amaçlamalıdır. Deja vu, jamais vu, deja reve gibi fenomenlere neyin sebep olduğu hakkında henüz basit bir cevap olmayabilir, ancak daha fazla araştırma ve çalışma ile gelecekte kesin kanıtlar bulunabilir.
Sonuç olarak, deja vu’nun bilimsel olarak incelenebileceği konusunda artan bir kabul ve mekanizmalarını araştırmak için büyüyen laboratuvar yöntemleri repertuvarı var. Bunların ışığında unutulmamalıdır ki deja vu ile ilgili öğrenilecek daha çok şey var. Durun! Bunu daha önce söylemiş miydim?
Kaynaklar
- How Stuff Works. “What Is Déjà Vu?” 13 Haziran, 2001. https://science.howstuffworks.com/science-vs-myth/extrasensory-perceptions/question657.htm
- Brown, Alan S. “The Déjà Vu Experience.”Psychology Press (2004), Introduction, page 2-18.
- Brown, A. S. “The déjà vu illusion”. Current Directions in Psychological Science 13:6 (2004), 187-188.
- Texas A&M Üniversitesi. “What causes déjà vu?” ScienceDaily. 13 Nisan, 2016. https://www.sciencedaily.com/releases/2016/04/160413113530.htm
- Banister H, Zangwill, O. “Experimentally induced olfactory paramnesia”. British Journal of Psychology. 32:2 (1941), 155–175.
- Banister H, Zangwill, O (1941). “Experimentally induced visual paramnesias”. British Journal of Psychology. 32: 30–51.
- Youngson, R. “Deja Vu”. The Royal Society of Medicine Health Encyclopedia. 1 October, 2012.
- How Stuff Works. “How Déjà Vu Works?’’ 11 Nisan, 2006. https://science.howstuffworks.com/science-vs-myth/deja-vu.htm
- https://www.inverse.com/article/55577-deja-reve-is-the-creepy-deja-vu
- Skatssoon, J. “Is It Really You Or Jamais Vu?’’ ABC News. 19 Temmuz, 2006. http://www.abc.net.au/science/articles/2006/07/19/1689668.htm
- Cleary, Anne M. “Recognition Memory, Familiarity, and Déjà vu Experiences”. Current Directions in Psychological Science. 17:5 (2008), 353–357.
Yazını sonuna kadar tek solukta okudum. Günlük hayatta birçok kişinin karşılaştığı bu olayı farklı perspektiflerden ele alman oldukça iyi olmuş. Sayende hep merak ettiğim bir konuyu öğrenmiş oldum. Ayrıca sonucu bağlama kısmın da çok hoşuma gitti:)) Bu faydalı yazı için teşekkür ederiz. Devamını sabırsızlıkla bekliyorum…
Güzel yorumların için ben teşekkür ederim :))
Etkileyici anlatım, İlginç bir konu, Son derece bütüncül ve öğretici bir bakış açısı. Bu 3 önemli öge bir araya bu kadar kusursuz gelince de harika bir yazı ortaya çıkmış. Gerçekten çok güzel ve çok faydalı bir yazı olmuş, Eline emeğine sağlık. Son cümlen zaten bütün konuyu özetlemiş gibi oldu :)))
Bu düşüncelerinden dolayı çok mutlu oldum, teşekkür ederim :))