Milli Mücadele ve Tıbbiyeliler

Takvimler 1919 yılını gösteriyordu. Türk ordusu ülkenin dört bir yanında düşmana karşı vatanımızı savunmaya devam ediyordu. Bu topyekün savunma sürerken, bir yandan da Mustafa Kemal ve silah arkadaşları ülkenin istikbali ile alakalı ülkenin her köşesine gidip kongreler düzenleyerek vatandaşlarla fikir alışverişinde bulunuyorlardı. Amasya ve Erzurum Kongreleri’nin ardından takvimler 1919’un Eylül ayına gelmişti ve sırada Sivas Kongresi vardı. Yine yeniden, önceki kongrelerde olduğu gibi manda himayesine girilmesi gerektiğini savunan gruplar Mustafa Kemal’e baskı yapmaktaydılar. Elde avuçta para yok, ordu ağır hasar almış, herkes perişan halde olduğu yetmezmiş gibi bir de ülkeyi sarmış bir salgın hastalık var. Bu koşullar altında manda himayesi fikrini mantıklı bulan gruplar seslerini iyice yükseltmeye başlamışlardı.

Tıbbiyeli Hikmet ve arkadaşları – fikriyat

Mustafa Kemal gençlerin de fikrini almanın gerekli olduğunu düşünerek Sivas Kongresi’ne gençlerin de katılmasını istedi. Bunun üzerine İstanbullu Tıbbiyeliler Sivas’a delege göndermeye karar verdiler. Yusuf Bey ve Hikmet Bey delege olarak seçildi; ancak yol paraları yoktu. Aralarında para topladılar; ancak para yalnızca bir kişinin gitmesine yetecek kadardı. Aldıkları kararla Hikmet Bey’in Sivas’a gider.

Tıbbiyeli Hikmet, Sarıkamış

Tıbbiyeliler Hikmet Bey ile beraber bir de kitap göndermeye karar verdiler. Bir kitap hazırlandı; ancak kitabı basacak paraları yoktu. Bir kadın yazar olan Kadriye Melek Hanım cebinden para vererek o kitabı bastırdı ve Tıbbiyeli Hikmet Bey Sivas Kongresi’ne katılan bütün delegelere ve Mustafa Kemal’e o kitaptan armağan etti. O kitabın adı ise İzmir Faciası‘ydı.

Sunay Akın’ın bir nüshasını elinde tuttuğu İzmir Faciası

Henüz 18 yaşında bir delikanlı olan Tıbbiyeli Hikmet Bey Sivas Kongresi’nde mandacıların Mustafa Kemal’i iyiden iyiye sıkıştırdığı anlarda himaye fikrinin bu denli yüksek sesli dile getirilmesine dayanamayıp söz alarak tarihe geçecek şu cümleleri kurdu: “Ben İstanbul Tıbbiyelilerin temsilcisiyim, biz mandacılığı kabul etmiyoruz.”  Ardından Mustafa Kemal’e dönerek “Mustafa Kemal Paşa, diyelim ki sen de mandacılığı kabul ettin, seni vatan kurtaran değil vatan batıran ilan eder senin de karşında oluruz.” diye hitap etti. Bunun üzerine, Mustafa Kemal 18 yaşındaki Tıbbiyeli gencin çıkışını çok takdir etti ve o meşhur cevabını verdi: ” Evlat içiniz rahat olsun. Biz azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Manda da yok, himaye de yok. Parolamız tektir ve değişmez: Ya istiklal ya ölüm!” Ardından delegelere dönüp “Gördünüz mü, muhtaç olunan kudret gençliğin asil kanında mevcuttur.” dedi ve Tıbbiyeli Hikmet’i alnından öptü.

Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919

Kongrede söylenen bu sözler daha sonrasında Atatürk’ün ‘Nutuk’ eserininin sonunda “… muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” şeklinde Türk gençliğinin ülkesine ve bayrağına bağlılığı için kullanılmıştır.

Tıbbiyeli Hikmet Boran anıtı, Savaştepe-Balıkesir

Yıllar geçmiş Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmış, Cumhuriyetimizin temelleri atılıyor; fakat salgın hastalık ülkenin her yerindeydi. Memleketimiz Kurtuluş Savaşı sırasında yalnızca cephede düşmanla değil aynı zamanda salgın hastalıkla da savaş halindeydi. Ankara Cebeci’de 1. Dünya Savaşı’ndan kalmış derme çatma bir hastanenin laboratuvarında bulaşıcı hastalıklara karşı aşı üretmeye başladık ama aşı üretiminde kullanacak bakteri yoktu. Aşı üretecektik ama kullanılacak bakteriler İstanbul’daydı. Bu durum karşısında Doktor Arif İsmet Bey binbir zorlukla kullanılacak bakterileri getirdi. Cebeci’deki o küçük laboratuvarda Arif İsmet Bey, Kurtuluş Savaşı’na katılan doktor arkadaşları ve tıbbiyelilerle salgın hastalıklara karşı tifüs aşısını ürettiler. Orada çalışan tıbbiyelilerden biri de Sivas Kongresi’ndeki çıkışıyla Milli Mücadele’nin simgelerinden olan Hikmet Bey’di.

KAYNAKÇA:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.