GHRELİN HORMONU VE FİZYOLOJİK ETKİLERİ
Ghrelin hormonu, 28 aminoasitten oluşan bir gastrointestinal peptittir. Başlıca üretim yeri mide fundusu olmakla birlikte beyin, bağırsak, böbrek, kalp, yumurtalıklar, pankreas gibi birçok organdan da salgılanır. Preproghrelin geni tarafından inaktif olarak üretilir. Üçüncü aminoasidi olan serine Ghrelin O-açil transferaz (GOAT) enzimi aracılığıyla 8 ya da 10 karbonlu yağ asidi bağlanması ile aktif formu olan ghrelin oluşur (Şekil 1) [1,3].
Ghrelinin Fizyolojik Etkileri
İlk olarak büyüme hormonunun salınımını uyaran bir peptit olarak keşfedilen ghrelinin, birçok farklı fizyolojik etkisi bulunur (Şekil 2.).
1.Besin alımı
Beslenme metabolizmasının önemli bir elemanıdır. Açlık durumunda kandaki seviyeleri artarak hipotalamusta iştah açıcı merkez olan oreksijenik alanı uyarır ve yeme isteğini arttırır. Ayrıca, hipotalamus, amigdala ve prefrontal korteks gibi ödül merkezlerini de uyarır. Bu da yeme üzerinde etkisinin ödül odaklı olabileceğini düşündürmektedir. Anoreksiyalı kadınlarda santral sinir sistemi direnci nedeniyle bu merkezlerin uyarımı gerçekleşmemektedir [1,2].
2.Enerji ve yağ metabolizması
Enerji metabolizmasını düzenler. İştah açıcı etkisiyle enerji alımını arttırırken, diğer taraftan enerji tüketimi arttırır. Yağ metabolizmasında ise, iştah açıcı etkisinden bağımsız olarak görev görür. Lipogenez ve adipogenezi arttırır, lipolizi azaltır ve yağ depolanmasına sebep olur [2].
3.Beyin aktiviteleri
Öğrenmede ve bellekte önemli rol oynar. Dolaşımdaki ghrelin, hipokampustaki nöronlara bağlanarak uzaysal öğrenme ve belleği uyarır. Ghrelini kodlayan genin bozulması, CA1 bölgesinde omurga sinapslarının azalmasına ve davranışsal bellek testinde farelerin performansının bozulmasına neden olurken, dışarıdan ghrelin uygulanması bu etkileri hızla tersine döndürmüştür. Ayrıca iskemi vb. patolojilerden hipokampal nöronları korur. Ventral tegmental alan ve nükleus accumbensi de uyararak madde bağımlılığında rol oynar. Özellikle alkol, nikotin ve kokain bağımlılığında merkezi ghrelin sinyalinin ödüllendirici etkisi önemlidir [1,5].
4.Kalp sağlığı
Kardiyak hücrelerinin fonksiyonlarının düzenlenmesinde rol oynar. Kalp krizinden sonra tedaviye ghrelin eklenmesi, sempatik aktivasyonu önleyerek, kalbin çalışma fonksiyonlarını iyileştirir ve insidansı azaltır. Ayrıca, kronik iskemiye maruz kalan kalpte vasküler endotelyal büyüme faktörünü (VEGF) arttırarak anjiyogenezi arttırır, böylece kalbin beslenmesini sağlar. Hayvanlarda kardiyopulmoner bypass sonucu artan inflamasyonu, apoptozu ve oksidatif stresi azalttığı da gözlemlenmiştir [2].
5.Hareket sistemi
Kas ve iskelet sistemi için önemli bir elemandır. Miyositlerin farklılaşmasını engelleyerek, kasların atrofiye uğramasını engeller. Kemik oluşumunu destekler ve kemik kütlesini arttırır. Leptinle beraber kemik metabolizmasını yaşa bağlı olarak düzenler [2].
6.Kanser etyolojisi
Kanser hücrelerinin oluşumunda ve metastazında rol oynar. Düşük doz ghrelin, apoptozu inhibe eder ve kanser hücrelerinin proliferasyonunu uyarır. Birçok tümör dokusunda yüksek miktarda bulunmakla birlikte, köpek meme karsinomları üzerine yapılan bir çalışmada, metastatik tümörlerde de yüksek seviyeleri görülmüştür [2].
Salgısının Düzenlenmesi
İnsanlarda dolaşımdaki ghrelin seviyesi genellikle kilo alımı, insülin direnci ile ters orantılıdır. Obezitede de ghrelin seviyeleri düşüktür. Fakat egzersiz, düşük kalorili diyet, gastrik bypass veya anoreksiya nevroza ile indüklenen kilo kaybı gibi durumlarda bu değer yükselir. Akut veya kronik streste ghrelin düzeyi artar çünkü sempatik aktivasyon ghrelin salgılanmasını arttırır. Hem in vitro hem de in vivo çalışmalar, ghrelin hücresinde bulunan b1-adrenerjik reseptörlerinin aracılığıyla bunun gerçekleştiğini göstermiştir. Epinefrin, norepinefrin, endotelin ve sekretin gibi hormonlar ghrelin salınımını uyarır. Ghrelin salgılanması sinir sistemi ile gastrointestinal sistem arasında karmaşık bir etkileşime bağlıdır. Bu etkileşim enerji dengesinden bağımsız çalışan bir mekanizmaya sahiptir [1].
Ghrelinin kandaki miktarının azalması alınan kalori yükü ve besin türüne bağlıdır. Ghrelin seviyesinin düşmesinde lipitler en az etkili besin grubudur. Karbonhidratlar en büyük bir düşüşe neden olmakla birlikte, zamanda geçtikçe ghrelin seviyesinin açlık seviyesinden daha yüksek düzeylere çıkmasına sebep olur. Ghrelin düzeyini azaltılmasında en etkin besin grubu ise proteinlerdir.
1999 yılından itibaren ghrelin hakkında yapılan çalışmalar hızla artmıştır. Bu artışın bir sonucu olarak, ghrelin, sadece yemek yemeği sağlayan bir hormon olmaktan çıkarak daha geniş fizyolojik etkileri olan bir hormona dönüşmüştür. Özellikle kanser ve kemik metabolizması üzerine etkisi terapötik olarak kullanılması için bir potansiyel oluşturmaktadır [2].
KAYNAKLAR
1. Müller TD, Nogueiras R, Andermann ML, Andrews ZB, Anker SD, Argente J, et al. Ghrelin. Molecular Metabolism. 2015.
2. Pradhan G, Samson SL, Sun Y. Ghrelin: Much more than a hunger hormone. Current Opinion in Clinical Nutrition and Metabolic Care. 2013.
3. İLHAN, T., & ERDOST, H. (2009). . Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 28(1), 67-74.
4. https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Preproghrelin_1P7X.png
5. Diano S, Farr SA, Benoit SC, McNay EC, Da Silva I, Horvath B, et al. Ghrelin controls hippocampal spine synapse density and memory performance. Nat Neurosci. 2006;