Hayatın Akışının Değiştiği İki An
“Yeni bir böbreğe, kalbe ihtiyacınız var.” “Size böbrek bulundu, bir kalp bağışlandı.” Bu iki an, herhalde organ nakli için bekleyen insanların hayatında unutulmaz ve hayatlarını değiştiren anlardan ikisidir. Organ nakli listesinde hangi sırada olursanız olun, beklemenin en kötü halidir herhalde, bir organı beklemek. Gelin hep birlikte organ nakli tarihçesinde kısa bir tura çıkalım.
Günümüzde yeni yeni yapılmaya başlanan organ transplantasyonlarını düşününce, organ transplantasyonunun tarihi pek de eski değilmiş gibi düşünüyoruz. Çok da haksız bir düşünce olmamakla birlikte, yazılı kaynaklarda yapıldığı tespit edilmiş ilk organ transplantasyonu, MÖ. 500’lü yıllarda, Çinli bir doktor olan Pien Chioa’nun iki askerin kalplerini değiştirme denemesi ve Dr. Hua-Tuo’nun hasta olduğunu düşündüğü organları sağlam organlarla değiştirmesidir.
MÖ. 2. yy’da Hint cerrah olan Sushruta’nın, otogreft deri transplantasyonu ile rinoplasti yaptığına dair belgelere rastlanmıştır. Ne yazık ki bu denemelerin başarılı olup olmadığına dair bilgi sahibi değiliz. Yüzyıllar sonra da benzer denemeleri Hindistan’da görmeye devam etmekteyiz. Hindistan’da eski devirlerde suç işleyenler burunları kesilerek cezalandırılırdı. Hint cerrahlar da kesik burunları tamir etmek için kolun deri ve subkutan yağ dokusunu kaldırarak buruna diker ve rejeksiyon olmaması durumunda da dokunun kolla bağlantısı keserlerdi. MS. 18. yy’da İtalyan cerrah Baronio da deri parçalarının otogreft olarak nakledilebileceğini söylemiştir.
Organ denildiğinde akla ilk gelenlerden olmasa da günümüzde doku nakli olarak kabul ettiğimiz kan transfüzyonu da birçok kez denenmiştir. Başlarda hayvandan insana, sonrasında insandan insana transfüzyon denemeleri olmuştur. Başarılı olan ilk kan transfüzyonu ise 1818 yılında İngiliz Kadın-Doğum Uzmanı James Blundell tarafından, yaptığı doğum sonrasında kanaması olan bir kadına, kocasının kanını transfüze etmesi ile gerçekleşmiştir.
20. yy’a gelindiğinde, 1905 yılında ilk kez başarılı kornea nakli yapılmıştır. Sonrasında uzun yıllar böbrek nakli denemeleri yapılmış ancak rejeksiyon nedeniyle hepsi başarısız sonuçlanmıştır. 1940 yılına gelindiğinde rejeksiyonun nedeni anlaşılmış, sıra ise immünsüpresiflerin bulunmasına gelmiştir. 1954’te henüz bu ilaçlar bulunmadan Amerikalı cerrah Joseph Murray, Ronald Herrick’in sağlıklı böbreğini tek yumurta ikizi Richard Herrick’e başarılı şekilde nakletmeyi başarmış ve bu nakil sayesinde Richard, sekiz yıl daha yaşayabilmiştir. 1958’de ise ilk kez başarılı bir allogreft böbrek transplantasyonu gerçekleşmiştir.
1963’te Thomas Starlz tarafından başarılı şekilde ilk karaciğer nakli gerçekleştirilmiştir. 1966’da Richard Lillehie ve William Kelly başarılı bir pankreas nakli gerçekleştirmiştir. 20. yy’ın başlarından itibaren kalp nakli için köpekler üzerinde çalışmalar başlamış ancak allogreft kalp nakli ilk olarak 1967’de Cape Town’da Dr. Christian Bernand tarafından gerçekleştirilmiştir.
Akciğer transplantasyonu çalışmaları 1930’lardan itibaren ABD’de Dr. Wiliam Elias Adams tarafından önce köpekler üzerinde denenmeye başlanır. Köpekler üzerindeki çalışmalar 1947’de Rus fizyolog Demikhov tarafından başarıyla devam ettirilmiştir. 1963 yılına gelindiğinde başarılı ilk akciğer nakli ABD’de Dr. James Hardy tarafından gerçekleştirildi; ancak hastası genel durumu oldukça bozuk, squamoz hücreli akciğer kanseri, müebbet hapis cezası olan bir mahkûmdu. Hastası post-op 19. günde malnütrisyon ve renal yetmezlik nedeniyle kaybedildi. 1971’da Belçikalı cerrah Derom ve ark. silikozisli bir hastaya yaptıkları akciğer transplantasyonundan sonraki sekiz aylık hospitalizasyon döneminin ardından hastayı taburcu edebilmiş; ancak iki ay sonra hasta sepsis nedeniyle yaşamını yitirmiştir. O zamana kadar transplantasyon sonrasında hastaneden taburcu olma şansı yakalayan bir hasta dahi olmamıştır.
1983 yılında siklosporinin yara iyileşmesine negatif etkisinin az olmasının gösterilmesi ile FDA (US Food and Drug Administration), transplantasyonlarda siklosporin kullanılmasını onayladı ve bu da başta akciğer transplantasyonları olmak üzere transplantasyon çalışmalarını hızlandırdı. İlk başarı da tek akciğer transplantasyonuyla 1983’de Dr. Joel Cooper tarafından Toronto’da yapılan idiopatik pulmoner fibrosisli bir hastada gerçekleşti. Çift akciğer transplantasyonundaki ilk başarı da 1986’da aynı ekip tarafından KOAH’lı bir hastada elde edilmiş oldu.
Dünyada organ transplantasyonu için bu gelişmeler olurken Türkiye de dünyanın gerisinde kalmış değildi. Tabi organ nakillerinin sadece tıbbi prosedürleri olmasının dışında; hukuki, sosyokültürel ve dini tarafları da vardır. Bunların da etkisiyle Türkiye’de, bir adım geriden de olsa, transplantasyon üzerine başarılar görülmüştür. 1967’de Dr. Christian Bernand’ın gerçekleştirdiği kalp naklinden sonra Türkiye’de de 1969 yılında iki kalp nakli gerçekleştirilmiş ancak ne yazık ki bu operasyonlar başarıyla sonuçlanamamıştır. Organ nakli konusunda ülkemizin öncü bilim insanlarından Dr. Mehmet Haberal 70’li yıllarda hayvan deneyleriyle başladığı çalışmalarının ardından, ülkemizin ilk başarılı organ naklini 3 Kasım 1975’te Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nde, 12 yaşında erkek hastaya annesinden alınan böbrek naklini gerçekleştirmişlerdir. Aynı ekip 1990’da canlı donörden karaciğer naklini de gerçekleştirmiştir.
08.01.1998 tarihine gelindiğinde bu sefer İzmir Dokuz Eylül Tıp Fakültesinde Dr. Öztekin Oto ve arkadaşları tarafından 9 yaşındaki bir kız hastaya, ateşli silah yaralanması sonucu beyin ölümü gerçekleşmiş bir kız çocuğundan alınan kalp-akciğerlerin transplantasyonu ilk defa gerçekleştirilmiştir. Hasta ise post-op ikinci ayında taburcu edilmiş; ancak sadece dokuz ay yaşamıştır. Bu girişimin ardından, takip eden on yıllık süre içinde beşi kalp-akciğer olmak üzere toplam dokuz akciğer transplantasyon girişimi olmuş ancak tam başarı elde edilememiştir.
Mart 2009’a gelindiğinde İstanbul’da Süreyyapaşa Akciğer Transplantasyonu Çalışma Grubu’nda Doç. Dr. Cemal Asım Kutlu’nun başında bulunduğu cerrahi ekip tarafından silikozisi* olan 34 yaşında bir erkek hastaya ilk defa tek akciğer (sol akciğer) transplantasyonu yapılmıştır. Post-op dönemi komplikasyonsuz geçen hastanın en son 2011 yılında hâlâ hayatta olduğu bildirilmiştir. Bu girişim ve takip eden yaklaşık on yıllık süre içinde beşi kalp akciğer transplantasyonu olmak üzere dokuz akciğer nakil girişimi daha olmuş; ancak tam bir başarı elde edilememiştir.
*Silikozis, silika(SiO2) isimli maddenin uzun süre solunması sonucu gelişen kronik bir meslek hastalığıdır. Sıklıkla zımpara işleri, mermer ve granit işleri, seramik, porselen ve kaolin işleri, metal döküm işleri, kumaş aşındırma (taşlama) emekçilerinde görülür. Bir işçinin kot taşlama işinde altı ay çalışması bu hastalığa yakalanması için yeterli bir süre olup nefes darlığı, yorgunluk gibi belirtilerle ortaya çıkar. Ancak toza maruz kalma ortadan kalksa bile hastalığın ilerlemesinin önüne geçilemez.
Transplantasyon tarihine en geç girenlerden biri olsa da, en çok ilgi ve ihtiyaç duyulanlardan olmuştur yüz nakli. Yüzünde yanık, travma ya da doğuştan bir anomali nedeniyle deformasyon oluşan insanlar için çok önemli bir adımdır bu. Dünyada ilk tam yüz nakli 2010’da İspanya’da Dr. Abraham Thomas tarafından, Sandeep Kaur isimli bir genç kıza yapıldı. Türkiye’deki nakil ise bu gelişmenin ardından 2 yıl gibi kısa bir süre sonra geldi. 21 Ocak 2012 yılında Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde Prof. Dr. Ömer Özkan ve ekibi başarılı bir şekilde ülkemizin ilk tam yüz naklini gerçekleştirdiler. 1 ay kadar sonra da 24 Şubat 2012 tarihinde, başarılı bir haber de Hacettepe Üniversitesi Hastanesinden geldi. Prof. Dr. Serdar Nasır ve cerrahi ekibi Türkiye’nin başarılı ikinci tam yüz naklini gerçekleştirdiler. Ülkemiz hekimleri, organ transplantasyonlarında ilklerden olmadı belki ama dünyayla neredeyse eş zamanlı olarak başarılı operasyonlar gerçekleştirmiş oldu.
Akciğerlerinizden birine, karaciğerinizin bir parçasına ya da mesela derinizden bir parçaya ne kadar paha biçebilirsiniz?
Sevdiğiniz biriyle birlikte her gün organ bağışlanması için haber bekleyecek olsanız, sevdiğiniz kişinin kaç sene bu şekilde beklemesine dayanabilirsiniz?
Yazımda açıkladığım tüm tarihler, başarılı ve başarısız sonuçlanmış operasyonlar organ transplantasyonu tarihini anlatıyor; ama aynı zamanda, yaşamak için organ arayışının ne kadar uzun zamandır olduğunu da görüyoruz burada. İnsanlar neredeyse 2500 yıldır kendilerinin, sevdiklerinin yaşaması için bir başkasının onlara paha biçilemez bir hediye vermelerini bekliyorlar. Günümüzde hukuka ve bilime uygun yapılan transplantasyonlar için ellerinden gelen tek şeyse beklemek. Ne verirsek verelim satın alamayacağımız o hayata dönüşü beklemek.
KAYNAKÇA:
1.Solid Organ Nakli Tarihçesi. Alper Gözübüyük
2. Kan Transfüzyonunun Tarihçesi. Tanju ATAMER. 35. Ulusal Hematoloji Kongresi. 7-10 Ekim 2009, Antalya
3. Ergün YILMAZ Organ Ve Doku Nakli. ANKARA BAROSU YAYINLARI.
4. İlk organ nakli yapan doktor öldü
5. Organ nakli
6. Yüz nakli
7. Süreyyapaşa’da Akciğer Nakli
8. Abraham Thomas
Görseller için kaynakça:
2. https://www.flickr.com/photos/24381727@N07/2320714728/sizes/l/