Monet’nin Gözleri, Katarakt ve Nilüferler

Sanatçının gözleri, karanlık bir odada gerçek bir pencere açabilir bizlere. Öyle ki bu pencereden baktığımızda gölün üstündeki yaldızlı güneş ışıkları gözlerimizi kamaştırır, söğüt yapraklarını dans ettiren o hafif rüzgârı hissederiz tenimizde. Ve belki güzel nilüferin üzerine bir arı konar, duyarız vızıltısını.
Sanatçılar bunun gibi büyüleyici fakat geçici sayısız izlenimi yakalayıp kaydetmeyi, manzarası hiç bozulmayacak pencereler açmayı kendilerine misyon edindiler. Bize doğayı yeniden keşfedebileceğimiz bir anahtar, bir araç, bir filtre sundular.

Peki o ihtişamlı pencerelerin önüne bir sis perdesi düşse ne olurdu?

Fransız izlenimci ressam Claude Monet (1840–1926); Fransa, Giverny’deki bahçesi ve nilüfer gölünü resmettiği ikonik eserleriyle tanınır. Fakat altmış yılı aşkın ressamlık hayatına yüzlerce manzara, portre ve natürmort sığdırmıştır.

Claude Monet, “Nilüfer Gölü Üzerinde Köprü”
1899, The Metropolitan Museum of Art, New York, ABD.
Claude Monet, “Yeşil Elbiseli Kadın”
1866, Kunsthalle Bremen, Bremen, Almanya.
Claude Monet, “İzlenim, Gündoğumu”
1872, Musée Marmottan, Paris, Fransa.
(Monet’nin kurucu üyelerinden olduğu izlenimcilik akımına adını veren eser)

Kataraktın Başlangıcı ve İlerleyişi

60’larındayken Monet, yaşa bağlı gelişen ve her iki gözünü de etkileyen katarakt* hastalığına yakalanmıştı. Hastalık, çalışmalarını dramatik bir şekilde etkiliyordu. 1913’te bu durumunu danışmak için Londra’ya, Alman göz doktoru Richard Liebreich’e gitti. İlginçtir ki Liebreich de sanata ilgi duyan bir doktordu ve göz hastalığının ressamlar üzerindeki etkisi üzerine bir de makale yayınlamıştı.

*Katarakt: Dünyadaki en yaygın körlük ve görme azalması nedeni olan hastalık, normalde saydam olan göz merceğinin ilerleyici olarak saydamlığını kaybetmesi ve bulanıklaşmasıdır. Opak hale gelen göz merceği, gözün içine giren ışığı engellediği için, zaman içinde hastanın görmesi bozulur. İlk belirtisi renklerin matlaşması ve bulanık görme olan katarakt, tedavi edilmediğinde körlüğe kadar ilerleyebilir. Kataraktın tek tedavisi cerrahiyle bulanıklaşmış lensin boşaltılması ve yerine yapay bir göz içi merceğinin takılmasıdır. (Katarakt ve Tedavisi, http://www.klinikgelisim.org.tr/kg_25_2/3.pdf)

Liebreich ona yeni gözlükler reçete etti. Özellikle sağ gözü için katarakt ameliyatı olması gerektiğini söyledi; ama Monet bunu reddetti. 1915’e kadar kataraktla oldukça şiddetli bir şekilde mücadele etti. Artık renklerin aynı yoğunlukta olmadığı, kırmızıların çamurlu görünmeye başladığı ve resimlerinin gittikçe daha karanlık hale geldiğinden bahsediyordu. Yanlış renkleri seçmemek için boya tüplerini etiketlemeye ve paletinde her bir rengin yerini belirlemeye başladı. Gününün büyük bir kısmını dışarıda, güneş altında manzarayı resmederek geçiren Monet için güneş ışığı da işleri artık fazlasıyla zorlaştırıyordu. Bu yüzden, dışarıdayken büyük bir hasır şapka takmaya başladı. Fırça darbeleri gittikçe genişledi, o göremedikçe resimleri parlaklaştı. Monet’nin 1908’de Venedik’te gerçekleştirdiği çalışmalarda hastalığın ilk belirtileri görülebilir.

Germaine Hoschedé, Lili Butler, Mme Joseph Durand-Ruel, Georges Durand-Ruel, Claude Monet Giverny’deki nilüfer havuzunda, 1900
 
Claude Monet, “Büyük Kanal, Venise”
1908, Güzel Sanatlar Müzesi, Boston, ABD
Claude Monet, “Şafakta San Giorgio Maggiore”
1908, Ulusal Cardiff Müzesi, BK
Claude Monet, “Japon Köprüsü”
1920-22, Modern Sanat Müzesi, New York, USA

Kaçınılmaz Ameliyat

Her geçen gün üretkenliğinin ve umudunun zedelendiğini gören doktor arkadaşı Georges Clemenceau, ondan katarakt ameliyatını tekrar düşünmesini istedi. Ancak anestezinin o dönem için sadece kokain kullanımı ile yüzeysel olarak yapılması ve aynı ameliyatı olan meslektaşları Honoré Daumier ile Mary Cassatt’ın operasyonlarının başarısız olması Monet’yi korkutuyordu. Ne pahasına olursa olsun ameliyattan kaçınmak konusunda kararlıydı. Bu konuda, “Şu anki görme gücümle olabildiğince idare etmeyi tercih ederim, hatta gerekirse resim yapmayı bırakırım. Sevdiğim şeyleri az da olsa görebiliyorum, bunu kaybetmek istemiyorum.” demişti.

1922’de Monet’nin gittiği başka bir göz doktoru Charles Coutela, her iki gözünün görme keskinliğini ayrı ayrı değerlendirdi. Monet ameliyat konusunda hala isteksiz olduğu için Coutela ona kataraktlı lenslerinden içeriye daha fazla ışığın geçmesine izin verecek bir midriyatik (göz bebeğini genişleten) damla reçete etti. Daha bir hafta dolmamıştı ki, Monet coşkuyla Coutela’ya şunları yazdı: “Tek kelimeyle harika. Ben uzun zamandır bu kadar iyi görmemiştim. Sana daha önce gelmediğim için o kadar pişmanım ki! Sisten başka bir şey göremezken berbat resimler yapıyordum. Bu damla yeniden güzel şeyler çizmeme izin verdi.”

 Eylül 1922’de Claude Monet kaçınılmaz gerçekle yüzleşmek zorunda kaldı: mucizevi damlaları ameliyatı sadece erteletmişti. Artık neredeyse kördü. Sonunda Monet sağ gözünden ameliyat olmayı kabul etti. Operasyon iki aşamalı bir prosedürle (kısmi olarak irisi çıkarma ve ardından merceği çıkarma), 1923’ün başlarında gerçekleştirildi.

Mor ve Ötesini Görebilmek

Ameliyat sonrası, Monet’nin sol gözü hala kataraktın etkisiyle mavi ve mor tonlarını pek göremezken, sağ gözü birdenbire mavi tonlarına, hatta mavinin de daha ötesine kavuştu. Sağ gözündeki opaklaşmış mercek çıkarıldığı için, merceğin ultraviyole ışınları süzme etkisi de ortadan kalkmıştı. Böylece az miktarda da olsa normal insanların göremediği ultraviyole ışınları algılamaya başladı.

Bir gözü kataraktlı ve mor-mavi tonlarına neredeyse kör olan, ancak ameliyat olan diğer gözüyle morları, mavileri hatta mor ötesi tonları bile görmeye başlayan Monet, sağ ve sol gözüne ait renk algılarındaki derin fark nedeniyle, bir daha aynı anda iki gözünü kullanamadı. Yine de tek gözünü kullanarak resim yapmaya devam etti. Çiçekler hala en sevdiği objelerdi, ancak artık onları daha farklı görüyordu. Pek çok kimsenin baktığında beyaz renkte gördüğü nilüferleri Monet, sağ gözüyle baktığında mavi-beyaz görmeye başlamıştı ve bu çiçekleri tuvaline gördüğü tonlarda yansıttı.

Son Bakış

Kullandığı yeni afaki gözlükleriyle neyse ki artık renkleri gerçek tonlarında görebilmeye başlamıştı. Ameliyattan önce yaptığı tabloların bir kısmını rötuşladı, bir kısmını çöpe attı. 1924’te yine bir başka göz doktoru Jacques Mawas, Monet’nin sol gözünü semptomlarında iyileşmeye yol açacak siyah bir lensle tamamen kapattı. Bu dönem,1895 yılında hazırlamaya başladığı, farklı mevsimler ve farklı ışıklar altındaki nilüfer çiçeklerinden oluşan “Nilüferler” isimli tablo serisini tamamladı. Bu eserler şu an Paris’teki Musée de l’Orangerie’de özel bir salonda sergilenmektedir. Bu salonu üç boyutlu olarak gezmek için; https://www.musee-orangerie.fr/en/article/water-lilies-virtual-visit

“Water Lilies (Nilüferler) “
1926, Orangerie Müzesi
 

Monet’nin ameliyat sonrası çalışmaları, artık garip renkler veya kaba fırça darbelerinin olmamasıyla 1914’ten önceki resimlerine benzemeye başlamıştı. Daha önceki gölet ve bahçe manzaraları ile kıyaslandığında kullanılan hassas renk şemaları, yumuşak maviler ve yeşillerin uyumunu daha da öne çıkarıyordu.

Fakat ne yazık ki Monet, henüz kavuştuğu nilüferleriyle son zamanlarını yaşadığını bilmiyordu. Akciğer kanserine yakalanmıştı. 1926 yazında, artık resim yapmaya devam edemeyeceğine karar verdi. Kızı Blanche’nin yardımıyla, stüdyosundaki beğenmediği 60 kadar tabloyu imha etti ve resim yapmayı tamamen bıraktı. Monet, tablolarını imha ettikten birkaç ay sonra, 5 Aralık 1926 tarihinde, 86 yaşındayken hayata gözlerini yumdu.

 Ölümünü takip eden yıllarda resimlerinin değeri ve onlara gösterilen ilgi çok az sanatçıya sahip olmuş bir seviyeye ulaşmıştır. Bir başka açıdan, katarakt hastalığını ve aşamalarını tablolarında onun gözlerinden, en gerçek haliyle görmemize vesile olmasıyla ayrıca değerlidir.

Vasiyetinde, cenazesinde hiç bir çiçek olmasını istemediğini belirtmişti:

“Beni, buranın yerlilerini gömdüğünüz gibi, basit bir törenle gömün. Tabutumun arkasından sadece akrabalarım yürüsün. Unutmayın, cenazemde ne çiçekler ne çelenkler olsun istiyorum. Böyle bir gün için, bahçemdeki bu güzel çiçeklerin koparılıp öldürülmesi günahların en büyüğü olacaktır.”

Kaynaklar

1. The effect of cataracts and cataract surgery on Claude Monet, https://pdfs.semanticscholar.org/9fe5/2730d32ea9ce290c6f0d0dd46fd5221199a8.pdf?_ga=2.46292839.179935775.1607207423-611535625.1607207423 (Mayıs 2015)

2. Claude Monet’nin Gözlerinden Dünyahttps://www.sanatlaart.com/claude-monetin-gozlerinden-dunya/ (22 Kasım 2018)

3. Morötesini Görmek, https://isilarican.com/2012/07/02/morotesini-gormek/ (2 Temmuz 2012)

4.  Nilüferler,  https://tr.wikipedia.org/wiki/Nil%C3%BCferler (5 Aralık 2020)

5. Grzymkowski, Eric, Sanat 101. Çeviri, Orhan Düz. İstanbul: Say Yayınları, 2018

6. Claude Monet Eserleri /  Nilüfer Gölü Üzerinde Köprü, 1899 https://www.pivada.com/claude-monet-nilufer-golu-uzerinde-kopru-1899

7. Claude Monet Eserleri / Camille ya da Yeşil Elbiseli Kadın, 1866 https://www.pivada.com/claude-monet-camille-ya-da-yesil-elbiseli-kadin-1866

 8. İzlenim, Gündoğumu / Claude Monet https://www.pivada.com/claude-monet-izlenim-gundogumu

Zeynep Karabayır

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi

2 thoughts on “Monet’nin Gözleri, Katarakt ve Nilüferler

  • 16 Aralık 2020 tarihinde, saat 20:43
    Permalink

    Çok güzel bir özet. Ellerinize sağlık

    Yanıtla
    • 17 Aralık 2020 tarihinde, saat 14:39
      Permalink

      Teşekkür ediyorum. 🙂

      Yanıtla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.