‘’ONE EYE SEES; THE OTHER FEELS’’* : STENDHAL SENDROMU

                   *Biri görürken; diğeri hisseder. 

 Paul Klee

 Hepsi eşsiz bir dehanın ürünü sanat eserlerinin karşısında büyülenmemek elde değil. Hele de kendimizden bir şeyler bulabiliyorsak, ruhumuzu özgürleştirip bütünleşebiliyorsak. Güzel bir tabloya bakarken, neşeli bir şarkıyı dinlerken,  eşsiz  mimariyle döşenmiş şehirleri gezerken içimizde duyduğumuz o kıpırtı, bu hissi her seferinde içimizde taze tutmamız insanın sanattan asla ayrı düşünülemeyeceğini ve beslenmek gibi, uyumak gibi doğal ihtiyaçlarımızdan biri olduğunu gözler önüne açıkça seriyor.

Seyahat etmeyi, seyahat ettiğimiz yerlerde estetik şeyler görmeyi seviyoruz. Fakat seyahatleri sırasında beklenmedik  bir durumla karşılaşan bir grup var. Bu grup, benim de onları hassas kalpler diye adlandığım grup ‘’Stendhal sendromu’’ndan muzdarip. Peki  nedir bu stendhal sendromu?  Stendhal sendromuna sahip bireyler bir sanat eserinin karşısında veya güzel şeyler dinlerken o hissettiğimiz kıpırtıdan daha fazlasını yaşıyorlar. Baş dönmesi, taşikardi, kalp çarpıntısı, nefes darlığı gibi semptomların yanında;  hem görsel hem de işitsel olan halüsinasyonlardan paranoid perseküsyona ve depersonalizasyona  kadar değişen psikiyatrik semptomlar gösteriyorlar. Kısaca Stendhal sendromunu tanımlarsak ,’’ güzel bir sanat eseri olduğu zaman, hem fiziksel hem de zihinsel olarak farklı semptomların bir araya gelmesiyle karakterize edilen bir psikosomatik durum’’ diyebiliriz. Bu sendroma hiperkültüremi veyahut sanat zehirlenmesi adlandırmaları da yapılıyor.

Şimdi bu sendromu biraz açalım. 22 Ocak 1817’de Napoli’yi ziyaret ederken Stendhal, Floransa’daki Santa Croce kilisesine giriyor. Giotto di Bondone tarafından muhteşem fresklerle kaplı bu şapelde, “Il Volterrano” olarak bilinen Baldassare Franceschini’nin mükemmel resimleri;  Niccolo Machiavelli, Galileo Galilei ve Michelangelo Buonarroti’nin mezarlarını barındıran bir tapınak bulunuyor. Ve Stendhal orada hayatını değiştiren bir olay yaşıyor. Bir keşiş kapılarını açtığında, Fransız şair dua bankında diz çöküyor  ve kafasını huşu içinde geri eğiyor. Daha sonra yaşadıkları şöyle anlatıyor: “Güzel Sanatlar tarafından verilen cennetsel hisleri ve tutkulu duyguları karşılayan o duygu noktasına geldim. Santa Croce’dan ayrılırken, düzensiz bir kalp atışı yaşadım, hayat beni yiyordu, düşme korkusuyla yürüdüm ”. Bu, Beyle’nin “cennete yakın” olduğunu hissettiği ve ciddi taşikardi ve yürüme dispraksi yaşadığı, yüce bir ecstasy idi. Ve böylece Stendhal sendromu tanımlayan ve ona ilk ismini veren kişi oluyor.

Daha sonra Dr. Magherini  Floransa’da yaptığı 20 yıl süren araştırmada  ziyaretçilerin benzer semptomları  ve yorgunluk yaşadıklarını gözlemledi . Klinik olarak semptomlarlar ani başlangıçlı idi ve 2 ila 8 gün arasında sonlanıyordu. Seyahatin miktarı fazlalaştıkça hastaların da durumu kötüleşiyordu.  Araştırmanın sonucu olarak sendromun etiyolojisi genel olarak bir şehirde kendini bulma deneyiminin bir ürünü veya ziyaretçinin harika sanat eserlerine, geçmişin büyüklüğüne ve tarihsel perspektifine bakmasını sağlayan bir yapı olarak kabul edildi.

Tüm bu gözlemlerinden sonra Dr. Magherini 3 farklı klinik durum sundu.  Hastaların %66’sında temel olarak nöropskiyatrik semptomlar gözlenmiş, %29’unda şiddetli  duydurum bozukluğu mevcuttu ve %5’inde ise kardiyovasküler şikayetler dahil olmak üzere, akut miyokard enfarktüsü veya peptik ülserin neden olduğu akut karın ağrısı ve / veya yoğun asit reflü ve dispepsi gibi akut karın ağrısı gibi dysautonomia ve panik atak semptomları görüldü.  Son olarak Dr. Magherini  sendromun farklı bir klinik varyosyonunu daha gösterdi. Michelangelo’nun usta heykeli olan David’le karşılaşmasıyla ilgili çok özel bir durum. Floransa’daki Galleria dell’Academia’da yer alan bu ünlü heykel, fiziksel mükemmellik temsili nedeniyle derin, kıskançlığa neden olan cinsel zevk, estetik hoşluğun yanı sıra ilginç bir şekilde derin duygulara yol açıyordu . Bu karışık duygular birçok turist için hayret uyandırıcıydı, ciddi cinsel işlev bozukluklarına neden oldu ve bu nedenle Dr. Magherini bu olayı David’in sendromu olarak adlandırdı. Michelangelo’nun Davut’unu “libido ve sanatın bir karışımı” olarak nitelendirdi.

Kanıtların gösterdiği kadarıyla, bu durum için spesifik tedavi, senkopal aktivite sonrasında majör hasarı önlemek veya önemli ilişkili komplikasyonları veya komorbiditeleri ve aynı zamanda önemli ayırıcı tanıları dışlamaktan başka bir şey değil . Arias’ın çalışması, özellikle morbid görünmeyen Stendhal sendromunda, bilinç, duygu işleme, sosyal etkileşim ve hafızada yer alan beynin birkaç bölgesinde beyin aktivitesi gösterdi. Bu durumun prognozu devam ettiği sürece de,  Stendhal sendromu tarafından aşılanan kişinin, başka yerlerdeki diğer sanat eserlerini düşünürken, bu semptomları yaşamında birçok kez yaşayacağı öngörülüyor.

Çoğu hastalık için olduğu gibi Stendhal sendromu için de belirli risk faktörleri bulunuyor. Bunlar arasında Eğitim düzeyi, medeni durum, yaş ve seyahat üzerindeki stres bulunuyor. Bu yüzden gezginlerin iyi dinlenmeleri ve yeterince su almaları ve beslenmeleri şiddetle tavsiye ediliyor. Güneşten korunma da şiddetle tavsiye edilir. Öte yandan, yalnız yaşamak, yolculuğun sonuna ulaşmak ve dini bir yetişme de önemli risk faktörleri arasında.

Ayrıca sendromun ismini verdiği bir film de mevcut. Dario Argento’nun yönettiği bu gerilim filminde Stendhal sendromunu daha yakından gözlemleyebilirsiniz.

Kaynakça

Leonardo Palacios-Sánchez, Juan Sebastián Botero-Meneses, Rocío Plazas Pachón, Laura Bibiana Piñeros Hernández, Juanita del Pilar Triana- Melo, Santiago Ramírez-Rodríguez Arq Neuropsiquiatr 2018;76(2):120-123, https://doi.org/10.1590/0004-282X20170189

H. Su Hacıibrahimoğlu

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi 18'-19' Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Bilimsel Araştırma Topluluğu Başkanı 19'-20' Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Bilimsel Araştırma Topluluğu Denetim Kurulu Üyesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.