KARA MURAT BENİM!

13 Temmuz 202213 Temmuz 2022 İsmail Yusuf Kollar 0 yorum aktör, biyografi, hekimlik, sanat, Tıp

“Siz doktor değilsiniz, şırıngada hava boşluğu var.” “Döverim seni. Hepinizi döverim ulen! Tankla, topla falan beklerim; uçakla, ağır sanayi hamlenizle falan.” “Kancık kelleni ödlek bedeninden ayırmaya geldim.”

Bu replikler sizin de hafızalarınızda canlanmıştır diye tahmin ediyorum. Sizce kimindir dersiniz? Kendisi hekim, aktör, senarist, yapımcı ve yönetmen sıfatlarını bir arada taşıyan nadir isimlerden… Aynı zamanda sizler onu Battal Gazi olarak da biliyorsunuz.

Cüneyt Arkın… Yeşilçam’ın usta oyuncuları arasında kendi pozisyonunu ve karizmasını her zaman koruyabilmiş bir oyuncuydu. Yaptığı filmlerle 7’den 70’e herkesin gözdesi olmayı başardı. Yeri geldi yenilmez bir kahraman olarak anıldı, yeri geldi romantik aurası ile Türk sinemasının jönü olarak gönüllerde taht kurdu. Türkiye’de birden fazla jenerasyonun idollerinden biri oldu.

İlk Yılları ve Eğitimi

Fahrettin Cüreklibatır, daha iyi bildiğimiz sahne ismiyle Cüneyt Arkın, 1937’de Eskişehir’in Odunpazarı ilçesine bağlı Karaçay köyünde doğdu. Fakir bir ailede büyüdü, çocukluğu çiftlikte geçti. Lise öğrenimini Eskişehir Anadolu Lisesinde tamamladı. 1961 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Eskişehir Anadolu Lisesine devam ettiği dönemde yazdığı hikayeleri çeşitli dergilere gönderdi, tıp eğitimi süresince de yazmayı bırakmadı. Yazdığı şiirlerini ve hikayelerini İstanbul’daki arkadaşlarıyla birlikte Erek adı altında çıkardıkları dergilerinde de yayınladı. 1957’de Cemal Süreya ile tanıştı. Daha sonra Cemal Süreya onun öykülerini değerlendirerek onu Pazar Postası’na yönlendirdi.

Adının Yolculuğu

Cüreklibatır soyadı bir kelime olarak C/Y dönüşümüyle Cürekli > Yürekli ve ikinci olarak Batur/Batır(bahadır,yiğit) sözcüklerinin birleşmesinden oluşmaktadır. İlk kelime mecazi anlamıyla dikkate alındığında “korkusuz yiğit” manasına sahiptir. Ses dönüşümleri, memleketi olan Eskişehir’deki Kırım-Tatar kökenli toplulukların dillerinden kaynaklanmaktadır. Gazeteci Vecdi Benderli, Cüneyt Gökçer’den Cüneyt; Ramazan Arkın’dan Arkın isimlerini alıp Cüneyt Arkın ismini yarattı ve Fahrettin Cüreklibatır artık Türk sinemasında bu isimle anıldı.

Sinema ve Televizyon Kariyeri

Cüneyt Arkın, memleketi Eskişehir’de yedek subay olarak askerliğini yaparken Göksel Aksoy’un başrol oynadığı 1963 yapımı Şafak Bekçileri filminin çekimleri sırasında yönetmen Halit Refiğ’in dikkatini çekti. 1963 yılında Artist dergisinin yarışmasında birinci oldu. Bir süre iş arayan Arkın, 1963’te Halit Refiğ’in teklifiyle sinema oyunculuğuna başladı ve 2 yıl içinde en az 30 filmde yer aldı.

https://im.haberturk.com/2020/04/19/ver1656400137/2651635_620x410.jpg

1964 yılında oynadığı Gurbet Kuşları filminin finalindeki kavga sahnesi, Arkın’ın kariyerinde bir kırılma noktası oldu. Bir süre daha duygusal-romantik jön karakterleri canlandırdıktan sonra yine Halit Refiğ’in önerisiyle aksiyon filmlerine yöneldi. Bu dönemde İstanbul’a gelen Medrano Sirki’nde altı ay süreyle akrobasi eğitimi aldı. Burada öğrendiklerini Malkoçoğlu ve Battal gazi serilerinde beyaz perdeye aktararak Türk sinemasına daha önce hiç örneği olmayan bir tarz getirdi. Kısa sürede ^[1]avantür filmlerin en aranan oyuncusu hâline geldi. Romantik filmlerle başladığı sinema yaşantısını hareketli filmlerle sürdürse de birçok farklı türde karaktere can verdi. Kariyeri boyunca westernden komediye, macera filmlerinden toplumsal filmlere kadar değişik türde filmler çekti. Özellikle Tarık Akan’la başrolü paylaştığı Maden(1978) ve yapımcı-yönetmenliğini üstlendiği Vatandaş Rıza(1979) filmleri, Cüneyt Arkın’ın kariyerinde özel bir yer kaplar.

Yönetmenliğini Çetin İnanç’ın yaptığı 1982 tarihli Dünyayı Kurtaran Adam Cüneyt Arkın’ın sinemasına ayrı bir renk getirmesiyle birlikte zamanla Türk sinemasının kült filmlerinden biri hâline geldi. Arkın, 1980’li yıllarda Ölüm Savaşçısı, Kavga, Sürgündeki Adam ve İki Başlı Dev gibi aksiyon filmlerinden sonra, 1990’lı yıllarda da polisiye dizilere yöneldi.

Cüneyt Arkın, oyunculuğun yanı sıra televizyon izlenceleri sunmuş ve kısa bir süre gazetelerde sağlıkla ilgili köşe yazarlığı da yapmıştır. 2009 yılında omurgasındaki sinir sıkışmasından dolayı yaklaşık üç ay hastanede tedavi görmüştür.

Özel Hayatı

Cüneyt Arkın ilk evliliğini 1964 yılında kendisi gibi doktor olan sınıf arkadaşı Güler Mocan ile yaptı. 1966 yılında kızları Filiz doğdu. Cüreklibatır’ın yeni gelişen sinema oyunculuğu kariyeri nedeniyle evlilik uzun sürmedi.

1968 yılında “Cüneyt Arkın” sahne adını aldı ve bir çini fabrikası sahibi olan varlıklı bir ailenin kızı Betül Işıl ile tanıştı. İsviçre’de bir üniversite mezunu olan Işıl, o sırada uçuş görevlisi olarak çalışıyordu. Cüneyt Arkın, 1968 yılında boşandıktan bir yıl sonra 1969’da Betül (Işıl) Cüreklibatır ile nişanlandı, 1970’te evlendiler ve 1971’de boşandılar. Kısa süre sonra yeniden evlendiler ve bu evlilikten de Kaan ve Murat adlarında iki çocuğu oldu. Kızı Filiz, bir şirkette genel müdürlük yaparken oğullarından Murat da oyunculuk yapmaktadır. Bir dönem alkolizm tedavisi görmüş olan Arkın; alkol, uyuşturucu ve gençliğin sorunları konulu sayısız konferans vermiş, bunlarla ilgili teşekkür beratları ve onur ödülleri almıştır.

https://kadinvekadin.net/wp-content/uploads/2022/03/cuneyt-arkin-uzun-degil-sevdiklerinle-guzel-yasamak_0.png

Cüneyt Arkın Hakkında Bilinmeyen 20 Şey

*Eskişehir Anadolu Lisesinde sınıf arkadaşlarından birisi ^[2]Yılmaz Büyükerşen’di.

*Küçüklüğünde ailesine katkıda bulunabilmek için köpek ve eşeğiyle bostan bekçiliği yapmıştır.

*Hayvanlara ilgisi ve sevgisi derin bir insandı. Hatta bir yazısında ailesinden bahsederken çiftliklerindeki hayvanları da kendi ailesinden saydığını şöyle ifade eder: “Benim ailem işte böyle geniş çeşitliydi. Ben dostluğu, vefayı, sevgiyi; köpeklerimden, eşeğimden, kuşlarımdan öğrendim.”

*12 kardeşi vardı. Fakat ne yazık ki 2 kardeşi ve kendisi çocukluk zamanlarında hayatta kalmayı başarabildi.

*Babası Hacı Yakup Bey aslen Nogay’dı ve Kurtuluş Savaşı’na katıldı. Ayrıca babasına ait İstiklal Madalyası da vardır.

*Askerliğini bitirdikten sonra Adana ve civarında belli bir süre doktorluk geçmişi vardır.

*Yeşilçam’da bir rekora imza atarak 300’ün üzerinde filmde başrolde yer almıştır. 20’li yaşlarından 40’lı yaşlarına kadar yüksek set temposuna rağmen disiplinli mizacı sayesinde her rolün altından başarıyla kalkmıştır.

*Senaryosunu yazdığı Dünyayı Kurtaran Adam(1982) birkaç sene önce tüm zamanların en kötü filmi seçildi. Devam filmi Dünyayı Kurtaran Adam’ın Oğlu(2006) ise IMDb’nin en kötü 100 film listesinde 18. sırada yer almaktadır.

*70’li yıllarda İtalya’da ‘John Arkin’ olarak tanınıyordu.

*Hollywood’un tanıdık simalarından Jean-Claude Van Damme, Cüneyt Arkın hayranıdır. Van Damme Türkiye’ye geldiğinde Arkın’ı ziyaret etmiş, ondan imza almıştır. Hatta ikili Saba Tümer’in programında bir araya gelmiştir.

*Türkiye’de menajerle çalışan ilk oyuncu unvanı Cüneyt Arkın’dadır. Yahudi bir menajerle çalışan ve hatta o dönemde Hollywood’la bağlantıya geçen ünlü aktörün şansı yaver gitmedi. James Bond filmlerinden birinde oynaması için deneme çekimleri ayarlayan menajeri oyunculuk için onay alamadı. Dil yetersizliği sebep gösterilse de Cüneyt Arkın Türk olduğu için reddedildiğini düşünüyordu.

*Formda kalabilmek için yaptığı sporlar nedeniyle uykusuzluk sorunu çekiyordu.

*Öğrendikçe mutlu olduğunun altını çiziyor ve çok fazla kitap okuyordu.

*Betül Arkın’la 50 yılı aşkın süredir evli olan Cüneyt Arkın, oyuncu olmasında eşinin çok büyük payı olduğunu her fırsatta dile getirmiştir.

*Yeşilçam’daki en yakın arkadaşı gerçek hayatta daha komik, zeki ve hazırcevap bulduğu Kemal Sunal’dır.

*Her filminde mutlaka dublaj olmasına rağmen çok azında dublör kullanmıştır. (O dönemlerde sesli çekim yapılmadığı için mutlaka dublaj yapılıyordu.)

*Binicilik ve karatede uzman sporcu unvanına sahiptir.

https://www.webtekno.com/images/editor/default/0003/10/e119a6e047745bb9223705ee97b5bd004a11493b.jpeg

*Günümüzdeki dizileri ve sinema filmlerini kalitesiz bulmakta, bu kalitesizliğin teknolojiyle doğru orantılı olduğunu düşünmektedir. Eskiden de çalışma sürelerinin uzun olduğundan dem vuran Cüneyt Arkın, sette boş kaldıklarında oynayacakları bir cep telefonu olmadığı için uzun uzun şiirden, sanattan, astronomiden konuştuklarını belirtiyordu.

*12 Mart dönemi sırasında, 4. Altın Koza Film Festivali’nde (1972) jüri, ilk oylamasında Yılmaz Güney’i Baba filmindeki rolüyle en iyi erkek oyuncu seçmesine rağmen daha sonra siyasi baskılarla Yılmaz Güney’in yerine ilk oylamada Yaralı Kurt filmindeki performansıyla ikinci olan Cüneyt Arkın’ı en iyi erkek oyuncu seçti. Bu karara tepki gösteren Arkın ödülü reddetti.

*2022 yılında Benim Kahramanım Türk Halkıdır başlıklı kitabı yayınlanmıştır. Kitapta kendi anılarını bir araya getirmiştir.

Ölümü

Ne yazık ki geçtiğimiz 28 Haziran tarihinde Cüneyt Arkın, kalbinin durması sebebiyle hayatını kaybetti. Fakat sevenleri olarak biliyoruz ki biz onu, hayat verdiği onlarca karakteri hatırlayarak yaşatacağız, yaşatmalıyız. 85 yıllık hayatında sinema için ömre bedel çabalar sarf eden böylesine bir sanatçıyı unutmamak gerekir elbette. Yeşilçam sinemasının köşe taşlarını oluşturan birçok yapımda boy gösteren Cüneyt Arkın son röportajında Yeşilçam’a olan özlemini şu şekilde dile getiriyor: “Kim kaldı ki geriye? Şimdi belki de öte dünyada Yeşilçam’ı yeniden kurmuşlardır da film çekmeye başlamışlardır. Burada yoklar! Çok acı değil mi? Çok ağlıyorum düşündükçe. Gidenlere de kızıyorum. ‘Yahu niye bırakıyorsunuz beni?’ diyorum.” Belki de öte dünyada da bu dünyadaki gibi tüm gözler seni arıyordur güzel insan. Ruhun şad olsun.

Senden geriye ise sadece, duymayı sevdiğimiz –Spartacus(1960)‘te Kirk Douglas’ın sahnesinden uyarlama- dokunaklı bir replik kalıyor:

“KARA MURAT BENİM!”