Kullanılan doğum kontrol yöntemi HIV riskini etkiler mi?

HIV enfeksiyonu cinsel yolla, kan ve kan ürünleri ile, enfekte damar içi enjektörlerle bulaşabilen ve intrauterin veya emzirme döneminde anneden bebeğe geçebilen bir virüs tipidir.

Dünyada ilk HIV vakası 1981 yılında saptanmış ve bu tarihten sonra sayı katlanarak artmıştır. Eğitim seviyesi yüksek, gelişmiş ülkelerde verilen eğitimlerin etkisiyle sayı kontrol altına alınsa da Güney Afrika gibi gelişmemiş ülkelerde hastalığın önü alınamamıştır.

Şu an dünya çapında HIV ile enfekte 37 milyon kişi vardır ve bu sayının yarısından fazlası kadınlara aittir.

Yürütülen hiçbir resmi çalışma olmamasına rağmen çeşitli şartlarda 30 yıldır yapılan epidemiyolojik çalışmalar kadınların kullandığı hormonal kontraseptif çeşitlerinin bazılarının HIV duyarlılığını artırabileceğini gösteriyordu. 2015 ve 2016’da yayımlanan iki meta-analiz verisinde DMPA kullanan kadınlarda hiç kontraseptif kullanmamış kadınlara oranla HIV edinim riskinde % 40-50 artış saptandı. Bununla birlikte bu çalışmaların tasarımındaki kısıtlamalar nedeniyle HIV enfeksiyonlarının kullanılan kontraseptif yöntem türünden mi yoksa diğer faktörlerden mi kaynaklandığını belirlemek mümkün değildi.

Ayrıca bu görüşe karşı çıkan pek çok çalışma da var. 13 Haziran’da Lancet’te yayımlanan bir makalede, kullanılan kontraseptif yöntem çeşidi ile HIV edinim riski arasında anlamlı bir ilişki bulunmadığı açıklandı.

Araştırma, HIV insidansının yüksek görüldüğü bölgeler olan eSwatini, Kenya, Güney Afrika ve Zambiya’da yapıldı.

Not: Dünyada HIV ile enfekte kadınların yarısından fazlası Afrikada yaşıyor ve bu gruba her yıl 600 000 den fazla Afrikan kadını dahil oluyor.

Hamile olmayan, 16-35 yaş arası, kontraseptif kullanımını arzu eden ve bu metodlara karşı bir yan etki göstermeyen, cinsel olarak aktif 7829 kadın seçildi ve kullanacağı kontraseptif metoduna göre 3 gruba ayrıldı. 1. Grup DMPA-IM, 2. Grup bakır IUD ve 3. Grup LNG implantı kullandı.

  • Not: IUD (intrauterin device) Rahim içi Araçlar: rahme yerleştirilen T şeklinde bir cisimdir. Spermin fallop tüpüne geçişini önleyerek veya döllenmiş yumurtanın rahme yerleşmesini engelleyerek etkisini gösterir.
  • DMPA: ovulasyonu önleyerek etki gösteren intramüsküler uygulanan ilaçlardır.                   
  • LNG implantı: cilt altına yerleştirilen ve levonorgestrel salgılayan cihazlardır. Bu madde ise hipofizden LH salınımını baskılar. 
Rahim içi araç (spiral)
LNG implantı

 18 ay boyunca yapılan gözlemler sonucunda:

DMPA kullanan grupta HIV insidansı 4,19 (100 kadında)

Bakır IUD kullanan grupta HIV insidansı 3,94 (100 kadında)

LNG implantı kullanan grupta HIV insidansı 3,31 idi. (100 kadında)

Görüldüğü üzere oranlar birbirine çok yakın. Bu küçük oran farklılıkları, metodların HIV insidansını değiştirdiğine yönelik bir yorumlama yapmak için oldukça yetersizdir.

Tüm grupların ortalama HIV insidansı ise yine 3,81 (100 kadında) gibi yüksek bir orandı. Bu yüksek rakam, HIV in bu ülkelerde birçok kadın için önemli bir kişisel risk ve halk sağlığı sorunu olduğunu kanıtlar nitelikteydi.

WHO HIV ve Hepatit departmanından Dr. Rachel Bagggaley: “Bu çalışma özellikle kadınlar için bu tür ülkelerde HIV korumasında bir adıma ihtiyaç olduğunu vurguluyor.” diyerek bu konuya dikkat çekti.

Araştıramanın başındaki beş kişiden biri olan Witwatersrand Üniversitesi Wits Üreme Sağlığı İcra Direktörü Profesör Helen Rees Johannesburg ise “On yıllarca süren belirsizlikten sonra, nihayet hormonal kontrasepsiyon ile HIV riski arasındaki muhtemel ilişki hakkında güçlü bilimsel kanıtlara sahibiz” diyerek araştırmanın önemini vurguladı.

Kaynakça ve ileri okuma için:

Görseller:

Orijinal makale:

https://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(19)31288-7/fulltext

Esra ESMER

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi dönem 4 öğrencisi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.