OMEGA-3 YAĞ ASİTLERİ GERÇEKTEN DE KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN RİSKİNİ AZALTIYOR MU?

Omega-3 yağ asitleri başta primer ve sekonder kardiyovasküler hastalıklar olmak üzere, gastrointestinal, romatizmal, psikiyatrik, metabolik, dermatolojik, renal ve pulmoner hastalıklarda yıllardır dünyada en çok kullanılan takviyelerin başında geliyor.
Omega-3 (marin n-3) yağ asidinin fazla alımını bilim dünyası yıllar boyunca kardiyovasküler hastalıkların riskini azaltmakla eşleştirmiştir. Hatta öyle ki, bugün dünya nüfusunun çoğu kalp hastalıklarından korunmak için öncelikle Omega-3 haplarını kullanıyor. Peki Omega-3 sahiden de bu kadar etkili bir takviye mi?

Omega-3 yağ asidi ve yapısı nedir?
Omega-3 yağ asitleri, çoklu çift bağlı poli-ansatüre yağ asitlerinin (PUFA) gruplarından biri olup, zincirin omega karbonundan (metil ucu) itibaren üçüncü karbonunun çift bağ yapmasıyla oluşmuş bir yağ asidi türevidir. Omega-3 yağ asitleri, vücutta sentezlenmeyen, esansiyel yağ asitleridir. Uzun zincirli omega-3 yağ asitlerin geniş bir kısmı 20 karbonlu eikozapentaenoik asidi (EPA) ve 22 karbonlu dokozaheksaenoik asidi (DHA) içerir. EPA’nın zincirinin daha da uzatılması ve desatüre edilmesiyle birlikte DHA elde edilir. Hayvansal besinlerde bulunan EPA ve DHA, özellikle soğuk suda yaşayan balıklarda antifriz etkisinden dolayı bolca bulunur. Bu yüzden balık tüketimi ve balık yağı kullanmak EPA ve DHA’nın elde ediniminde en önemli iki kaynaktır. Az miktarda EPA ve DHA, vücudumuzda alfa-linolenik asitten (ALA) sentezlenebilir. ALA, 18 karbonlu omega-3 yağ asidi olup, keten tohumunda, keten yağında, taze fesleğende ve cevizde bulunur. Dokozapentaenoik asit (DPA), diğer bir uzun zincirli omega-3 yağ asididir ve beslenmeyle alım yerine, internal metabolik yollarda DHA’yı metabolize ederek oluşturulur.

Kardiyovasküler sistem ve kardiyovasküler hastalık (CVD)
Kardiyovasküler sistem, kalp ve damarlarımızdan oluşan, yaşamamız için çok gerekli ve dokulara oksijen götürmek için kanı kalpten akciğerlere, sonra da tekrar kalpten bütün sisteme taşıyan bir sistemdir. Kardiyovasküler hastalık terimi, aslında birden fazla hastalığı kapsadığı için aslında tam tamına uygun bir terim olmayıp, içinde yüksek tansiyon, damar tıkanıklığı, koroner kalp hastalıkları vb. kapsar.

Omega-3 yağ asidinin kardiyovasküler hastalık riskine etkisi
Balık tüketimi ve kardiyovasküler hastalıkların arasındaki ilişki, ilk kez 1970’lerin sonunda Grönland’da eskimo popülasyonunun üzerinde incelenmiştir. Bu popülasyonda kardiyovasküler hastalıklardan dolayı ölümün neredeyse yok denecek kadar az olduğu ve aynı zamanda balık tüketiminin normal tüketim sınırlarının üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Bundan dolayı, o günden beridir omega-3 yağ asidinin kardiyovasküler hastalıklarla ilişkisine dair binlerce çalışma gerçekleştirilmiştir.
1980’ler, 90’lar ve 2000’lerde “DART, GISSI-prevention ve DART-2” randomize çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalarda katılımcılara düzenli bir şekilde balık yedirilmiş, balığa toleransı olan katılımcılara ise balık yağı kapsülü verilmiştir. Bu üç büyük çalışmada da omega-3 yağ asidi kullanımının primer ve sekonder kardiyovasküler hastalıkların oluşum riskinin azalttığı sonucuna ulaşılmıştır.
2010’da yürütülen “Alpha-Omega, Omega, Su.Fol.Om3” çalışmalarındaysa, Omega-3 kullanımının kardiyovasküler hastalıklara çok da büyük bir etkisinin olmadığını kanıtlar nitelikte.
Alpha-Omega çalışması plasebo (yani hiçbir etkisi olmayan ilaç) kontrollü, randomize ve sekonder önlemeye dair (en geç 10 yıl önce kalp krizi geçirmiş hastaların katıldığı) bir çalışmadır.Plasebo verilmeyen hastalara DHA ve EPA kırk ay boyunca verilmiştir. Bunun sonucunda, düzenli DHA ve EPA kullanımının majör kardiyovasküler hastalık riskini düşürmediği ortaya çıkmıştır.
Omega çalışmasındaysa akut miyokardiyal enfarktüsle mücadele eden hastalarda omega-3’ün etkileri incelenmiştir. Bu çalışma sonucunda akut miyokardial enfarktüs hastalarının ani kardiyak ölümlerinin önlenmesinde omega-3 yağ asidinin herhangi bir rolü olmadığı anlaşılmıştır.
Su.Fol.Om3 çalışması B3 ve B6 vitaminlerinin omega-3 yağ asidiyle kombine edilerek, miyokardial hastalıkların sekonder olarak önlenmesini incelemiştir. Yaklaşık 5 yıl süren bu çalışmadan çıkan sonuçlara göre omega-3 yağ asitleri majör vasküler hastalık riskini azaltmıyor.
2018 Temmuz ayında, Cochrane kütüphanesi omega-3 yağ asidinin tüketilmesinin etkilerini değerlendiren sistematik bir derleme yayınladı. Bu derlemede toplamda 112.059 kişinin katıldığı, 79 tane randomize olarak yürütülmüş çalışmadan elde edilen bilgiler yayınlanmıştır. Araştırmalardan 25’i hatasız derecesinde iyi tasarımlı olup çok güvenilir bulundu. Derleme, Kuzey Amerika, Avrupa, Asya, Avustralya’dan katılan sağlıklı ve bazı hastalıklara sahip kadın ve erkekler üzerinden yürütülmüş çalışmaları kapsamaktadır.
Bu derlemeye göre uzun zincirli omega-3 yağ asidi artışının sağladığı yarar yok denilecek kadar az. EPA ve DHA miktarını artırmanın, kardiyovasküler hastalıklara etkisi az ya da hiç yok (yüksek kalitede kanıt) ve muhtemelen kardiyovasküler ölümler, koroner olay ve ölümler ve ritim bozukluklarında az fark sağlıyor ya da hiç sağlamıyor (orta kalitede kanıt). Bununla birlikte, EPA ve DHA kullanımı serum trigliseridlerini düşürürken, HDL’yi yükseltiyor (yüksek kalitede kanıt).
Derleme, takviye veya beslenme yoluyla ALA almanın kardiyovasküler ölüm riskini çok az azalttığı veya hiç azaltmadığı özetler niteliktedir. ALA’nın fazla tüketilmesinin sadece kalp düzensizlikleri riskini %3,3’ten %2,6’ya düşürdüğü ortaya konmuştur.

Peki kardiyovasküler hastalık ve ölüm riskinden korunmak için neler yapabiliriz?
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, 2020 yılında gerçekleşecek tüm ölümlerin %36’sı kardiyovasküler sebeplerden gerçekleşecektir. Türkiye’de ise her yıl neredeyse iki yüz bin kişi kardiyovasküler hastalıklardan dolayı hayatını kaybetmektedir.
Peki ne yapabiliriz? Kardiyovasküler hastalıklardan ve ölümlerden korunmak için, öncelikle savaştığımız şeyi yani kardiyovasküler risk faktörlerini tanımamız gerekmektedir. Bunları sıralayacak olursak:
Hipertansiyon
Obezite
Diabetes Mellitus
Dislipidemi
Sigara İçme
Fiziksel Hareketsizlik
Yaş (Kadınlarda 65, Erkeklerde 55 yaş ve üzeri)
Ailede erken yaşta kardiyovasküler hastalık geçmişi
Mikroalbüminüri veya glomerüler filtrasyon hızının<65mL/dak

Eğer obezite, dislipidemi veya hipertansiyon hastasıysanız öncelikle bunların kontrol altına alınması ve belki de ilaç tedavisinin uygulanması gerekecektir. En uygun tedavi yönteminin ise kilo kaybı, düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve sigarayı bırakmak olduğu bilinmektedir.
Diabetes Mellitus hastalarında vasküler komplikasyonların gelişimi ile birlikte hipertansiyon, obezite riski artmaktadır. Bu yüzden diabetes mellitus hastası olmak başlıca bir risk faktörüdür. Yapılabilecek şeyler ise, akdeniz diyeti ile beslenmek, düzenli egzersiz yapıp kilo vermektir. Böylece kan şekerini kontrol etmek kolaylaşacak ve bazı ciddi komplikasyonların oluşumu önlenmiş olacaktır.
Ailesinde erken yaşta kardiyovasküler hastalık geçmişi olanlar ise sağlık kontrollerine erken yaşta başlamalı, erken yaşlardan itibaren zararlı alışkanlıklardan uzak durmaya ve dengeli beslenmeye özen göstermelidir.
Sonuç olarak, kardiyovasküler hastalık ve ölüm riskinden korunmak için omega-3 takviyelerine başvurmak yerine, metabolik sendrom, insülin direnci, obezite, hiperglisemi, hipertansiyon gibi risk faktörleri ile tek tek mücadele edilmesi gerekmektedir. Tüm risk faktörleri ile mücadelenin gerekliliği Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı açıklamalarla ortaya çıkmıştır.

KAYNAKLAR:
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/28964873
http://www.europeanreview.org/article/8446
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4153275/
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/28289069
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5067287/
http://www.sciencedaily.com/releases/2018/07/180717194558.htm
http://www.uea.ac.uk/about/-/omega-3-supplements-have-little-or-no-heart-or-vascular-health-benefit
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21060071
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/18544171
http://www.researchgate.net/publication/281112486_A_systematic_approach_to_the_cardiovascular_risk_factors_as_the_cause_of_incremental_mortality_and_morbidity

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.