Yarasalar Hakkında:

Bu yazıda 2020 yılının en çok tartışılan ve popüler olan hayvanı yarasaları tüm detaylarıyla sizlere anlatmak istedim.
Küçük (2.5 cm boyundaki yabanarısı yarasası) ya da büyük (1.5 kg’yi bulabilen devasa altın taçlı uçan tilkiye), yarasalar şöhretlerinden dolayı bazı sorunlar yaşamakta. Vampirlerle ilişkilendirilmelerinin yanı sıra, sıklıkla ‘uçan sıçanlar’ olarak biliniyorlar ve zoonotik hastalıkları insanlara bulaştırmalarıyla biliniyorlar. Hayatımızın birçok yerinde karşılaştığımız ve son günlerde adından COVID-19 salgını sebebiyle sıkça bahsedilen yarasalar hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Benzeri salgınlar ile yarasalar arasındaki ilişkileri hep beraber inceleyelim.

Yarasalar Hakkında Genel Bilgiler:

Dünya üzerinde tanımlı 1300’den fazla yarasa türü vardır. Kemirgenlerden sonra en yaygın ikinci memeli grubudur. Aynı zamanda uçabilen tek memeli türüdür. Genelde memeli bir hayvanın ömrü onun vücut ölçüsüyle ilgilidir. Bir tarla faresi nadiren bir yıldan fazla yaşamaktadır. Bir kedi 13 yaşında, köpek 14 yaşında, at 20 yaşında yaşlı sayılır. Ancak yarasaların birçoğu fareden daha ufak olduğu halde 15 veya daha fazla yıl yaşayabilmektedir. Ayrıca hayatları boyunca yağlı böceklerle beslenen yarasalarda yan etki olarak hiçbir rahatsızlık görülmemektedir. 20 yaşında bir yarasanın da, bir yaşındaki bir yarasanın da atardamar çeperlerinde yağ birikintisine rastlamak mümkün değildir.

Dişi yarasalar, erkeğinin spermini depolayıp gerektiğinde kullanabilen tek memelidir. Birçok yarasa türü kış uykusuna yatmadan evvel sonbaharda çiftleşir. Dişide ancak ilkbaharda üreme hücresi (yumurta) meydana gelir ve kış uykusu müddetince vücudunda depoladığı spermle bunu döller. Hamile dişiler doğum oluncaya kadar erkeklerden ayrı olarak doğum koğuşlarında tünerler. Doğum oluncaya kadar erkekler buraya uğramazlar. Yavrular, haziran ve temmuz aylarında doğarlar. Genelde dişi, bir yavru doğurur. Bilim insanları, dişi yarasaların sperm depolama hâdisesini henüz çözememiştir. Bununla ilgili olarak yoğun araştırmalar yoğun bir şekilde devam etmektedir. Bunun çözümü ise suni tohumlamaya yardımcı olacaktır. Bu yolla saf ırk hayvanların spermlerinin uzun müddet bozulmadan saklanması ve ithal edilmesi gerçekleşebilecektir.

Bilim insanları, yarasaların baş aşağı durmalarının sebebini net bir bilgiye sahip olmasalar da bir hipoteze dayandırıyorlar: uçuşa geçmeleri durumunda rahatça (bir tehlike anında hızlı bir şekilde) uçabilmenin en kolay yolu baş aşağı durmaktır. Yer çekimi yardımıyla 2 metreyi bulan kanatlarını aşağıya bırakırlar ve rahatlıkla uçuş pozisyonuna getirirler, böylece bulundukları pozisyondan uçuş haline kolayca geçebilirler.

 

Yarasalar karanlık mağaralarda gezinmek ve hava karardıktan sonra avlanmak için ses dalgalarını kullanırlar. Bu ses dalgalarını nesnelerin yerini bulmak için kullanırlar ve bunu da güvenilir bir sistem olan ”Ekolokasyon” ile sağlarlar. Çıkardıkları yüksek perdeli ses, etrafta yankılanarak, etrafındaki nesnenin boyutunu ve ne kadar uzakta olduğunu söyler.

Coronavirus ve Yarasa İlişkisi:

Yarasaların virüslere karşı şiddetli bağışıklık tepkisi, virüslerin daha hızlı çoğalmasını sağlamakta ve bu durum insanlar gibi ortalama bağışıklığa sahip memelilere atladığında virüslerin ölümcül hasara yol açtığını ortaya koyuyor. Yarasalar hızlı çoğalan ve oldukça bulaşıcı virüslerin rezervuarı haline gelir ve yarasalar bu tür virüsleri tolere edebilirken, bu yarasa kaynaklı virüsler sonrasında hızlı tepki veren bağışıklık sistemine sahip olmayan bir canlıya geçtiğinde virüsler yeni kaynaklarını hızla boğarak yüksek ölüm oranlarına neden olur. Araştırmacılar, yarasaların doğal habitatının bozulması sonucunda hayvanların strese girdiği ve tükürüklerinde, idrarlarında ve diğer hayvanlara bulaşabilecek dışkılarında daha fazla virüs bulunduğunu söylemektedir. 

Hepimizin de bildiği gib koronavirüsler tek sarmallı RNA genomuna (26-32 kb) sahip zarflı virüslerdir. Dört cins (alfa, beta, gama, delta) bulunan koronavirüsler içinde insan koronavirüsler α (HCoV-229E ve NL63) ve β koronavrüsler (MERS-CoV, SARS-CoV, HCoV- OC43 ve HCoV-HKU1) grubunda yer alır. “SARS-CoV-2” olarak adlandırılan yeni virüs β-CoV olup, sekansı yarasa kökenli iki SARS benzeri koronavirüse (bat-SL-CoVZC45 ve bat-SLCoVZXC21) %88, MERS-CoV ile %50 benzerlik göstermektedir. Genomik analizin de SARS-CoV-2’nin filogenetik olarak ciddi akut solunum sendromu benzeri (SARS benzeri) yarasa virüsleriyle ilişkili olduğunun ortaya çıkarılması üzerine yarasaların olası birincil rezervuar olabileceği akıllara gelmiştir.

Şiddetli akut solunum sendromu ile ilişkili koronavirüs (SARS-CoV)’ün yarasalardan elde edilmesini ele alan bir diğer makalede Hong Kong’daki vahşi hayvanlarda koronavirüs prevalansı üzerine bir araştırma yapılmıştır. Bu coğrafi bölgede yaşayan vahşi hayvanların SARS-CoV veya diğer tanımlanamayan koronavirüslerin öncülünü taşıyıp taşımadığına bakılmış ve yarasa koronavirüsü (BATCoV) tanımlanmıştır. İnceleme şu şekilde yapılmıştır: ORF1b ve S-gen bölgelerinden alınan RNA dizisinin analizleri, virüsün bir grup 1 koronavirüs olduğunu göstermiştir. Virüs, üç yarasa türünden (Miniopterus spp.) dışkı ve solunum örneklerinde tespit edilmiştir. Özellikle, Miniopterus pusillus’tan dışkı örneklerinin% 63’ü (19’un 12’si) virüs için pozitif çıkmış olup bu bulgular, bu virüsün Hong Kong’daki M. pusillus’ta yaygın olarak dolaşabileceğini düşündürmüştür.

Covid-19 pandemisinden önce de zoonotik enfeksiyonların insanlık için büyük sorunlar oluşturulabileceği önceden öngörülmüş ve 2007 yılında Wong, S. ve arkadaşları tarafından yazılan makalede bu konu şu şekilde ele alınmıştır: Yarasalarla ilişkili olduğu bildirilen 60 viral türün 59’u, insanlarda ortaya çıkan enfeksiyonların oluşumunda potansiyel olarak önemli olan RNA virüsleridir. Bunların başlıca örnekleri lyssavirüsler ve Henipavirüstür. Nipah, Hendra ve belki de SARS koronavirüs ve Ebola virüsünün insanlara bulaşması, sırasıyla domuz, at, misk kedisi ve primat gibi ara amplifikasyon konakçılarını içerebilir. Doğal rezervuar, amplifikatör konakçı, salgın merkezi ve risk altındaki insan popülasyonlarının anlaşılması, ortaya çıkan zoonozun kontrolünde çok önemlidir. Çok sayıda yarasa türü arasındaki çapraz enfeksiyon, memeliler arasındaki bulaşı önleyen tür bariyerini kolaylıkla atlayabilen yeni virüsler oluşturabilir. Pteropodidae, Molossidae, Phyllostomidae ve Vespertilionidae gibi bazı yarasa aileleri en sık bilinen insan patojenleri ile ilişkilidir. Bu virüslerin ekolojisini daha iyi anlamak için yarasaların sistematik bir şekilde araştırılması gerekmektedir.

Yarasaların Ekosisteme ve Tıbbi Tedavilere Olan Katkısı, Doğada “Kilit Taşı” Olmalarının Sebebi:

Yarasalar gece uçan ve böcekleri avlayan büyük bir avcıdır. Yarasaların en büyük gıda kaynaklarını; Chrysopidae ve Hemerobiidae ailesine ait böcekler, Cockroach böcekleri, Dictyopterous ve Dipterous böcekleri ile sivrisinekler oluşturur. Örneğin; tek başına büyük kahverengi yarasa, bir gecede 3000 ile 7000 arasında sivrisinek yiyebilir. Yarasalar büyük popülasyonları ile yıllık olarak milyonları aşan orman ve tarım zararlılarını tüketmek suretiyle mücadele etmekte ve ekolojiye eşsiz bir yarar sağlamaktadırlar. Yağmur ormanları için de yarasalar, yaşamsal öneme sahiptirler. Yarasalar, bu bölgedeki ağaçların yaklaşık yüzde 95’ inin polen ve tohumlarını taşıyarak çoğalmasını sağlarlar.

Meyve yiyen yarasalar, 450 kadar ticari maddeyi ve 80 kadar ilacı insanoğlunun hizmetine sunmaktadır. Danimarka’da bir ilaç firması olan H.Lundbeck, yarasaların bir türü olan vampir yarasanın tükürüğünden hemorajik inme geçiren hastalar için ilaç üretmiştir. Vampir yarasanın tükürüğünde yer alan ‘desmoteplase’ maddesi felç oluşumundan dokuz saat sonraya kadar etkisini kaybetmemektedir. Bu da ilacın, beyine giden atardamarların tıkanması sonucu meydana gelen felç vakalarının tedavisinde ve felç riski olan hastaların hastaneye ulaşmaları için gerekli olan altı saat zamanda etkili olabildiğini göstermektedir. Örneğin; son yıllarda vampir yarasanın antikoagülan madde içeren salyasından insanlarda arteriosklerozis hastalığında kullanılan ve iyi sonuçlar alınan yeni bir ilaç da sentezlenmiştir.

KAYNAKÇA:

  1. Alp, H. (2009). Yarasaların özellikleri ve yarasalarla mücadele yöntemleri.
  2. Wong, S., Lau, S., Woo, P., & Yuen, K. Y. (2007). Bats as a continuing source of emerging infections in humans. Reviews in medical virology17(2), 67-91.
  3. Poon, L. L. M., Chu, D. K. W., Chan, K. H., Wong, O. K., Ellis, T. M., Leung, Y. H. C., … & Guan, Y. (2005). Identification of a novel coronavirus in bats. Journal of virology79(4), 2001-2009.
  4. Li, X., Geng, M., Peng, Y., Meng, L., & Lu, S. (2020). Molecular immune pathogenesis and diagnosis of COVID-19. Journal of Pharmaceutical Analysis.
  5. https://ekog.org/2020/03/24/yarasalar/
  6. Shereen, M. A., Khan, S., Kazmi, A., Bashir, N., & Siddique, R. (2020). COVID-19 infection: origin, transmission, and characteristics of human coronaviruses. Journal of Advanced Research.
  7. Bennett, A. J., Bushmaker, T., Cameron, K., Ondzie, A., Niama, F. R., Parra, H. J., … & Goldberg, T. L. (2019). Diverse RNA viruses of arthropod origin in the blood of fruit bats suggest a link between bat and arthropod viromes. Virology528, 64-72.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.