Kadın ve Üreme Sağlığı

Halk Sağlığı; toplumun, bireylerin ve kuruluşların seçimleri ile yaşam kalitelerini arttırarak uzattıkları ‘hastalıkları önleme’ bilimidir. Halk sağlığının temel birimlerinden biri de “Kadın ve Üreme Sağlığı”dır. Ülkemizde 3-9 Eylül Eylül’de kutladığımız Halk Sağlığı Haftasında bu konuyu ele alarak bilincimizi arttıracağız.

Vatandaşlarımıza etkin, kaliteli, ulaşılabilir ve güvenli üreme sağlığı hizmeti sunmak ve üreme sağlığını, anne ve bebeğini birlikte koruyarak geliştirmek en büyük hedefimizdir. 

Cinsiyet, sağlığın önemli belirleyicilerinden biridir. Ancak sadece biyolojik değil, sosyal etkileri de gözle görülür bir öneme sahiptir. Biyolojik ve sosyal ilişkiler bütünüdür. Kadınların öncelikle aile içi sorumlulukları, yoksulluk ve istihdam koşulları gibi toplumun kendilerine biçtiği “toplumsal cinsiyet” rolünden kaynaklanan ve sağlıklarını etkileyen olumsuzluklar görülmektedir. 

Örneğin gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerdeki kadınlar, yaşam beklentisindeki cinsiyet eşitsizliğini azaltmış ve artık erkeklerden daha uzun yaşasa da sağlığın birçok alanında daha erken ve daha şiddetli hastalıklarla karşılaşmakta, morbidite oranları daha yüksek olmaktadır. 

Sosyal kısıtlanma ve ekonomik güç nedeniyle çoğu kadın bu konuda dezavantajlıdır. Dezavantajı da arttıkça sağlıkları olumsuz etkilenmektedir. 

Kadın ve Üreme Sağlığı Nedir? 

Dünyada nüfus ve doğurganlık arasında kurulan ilişki önce “Nüfus planlaması”, daha sonra ise “Doğum kontrolü” ve “Aile planlaması” kavramlarının gelişmesine sebep olmuştur. Yapılan çalışmaların kadının statüsü ile ilgili konuların ve kadının genel sağlık sorunları ile ilişkisi, kadın nüfusa odaklanılmasına ve bu kavramlara “Kadın Sağlığı”nın da eklenmesine yol açmıştır. 

Günümüzde gelinen nokta; kadın ve erkeğin üreme sağlığı ve cinsel sağlığını bir arada ele almaktadır. 

Kadın ve üreme sağlığı; öncelikle bireylerin sağlıklı üreme haklarına saygılı, çiftlerin istedikleri zaman ve istedikleri sayıda, bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmalarının sağlanması, anne ölümlerinin önüne geçebilmek, güvenli anneliğin her kadın tarafından yaşanabilmesi ve kadının ömrü boyunca sağlıklı ve kaliteli yaşam sürdürebilmesi için politik, yasal ve sağlık sistemleri ile ilgili düzenlemeleri yapmasının esas alındığı faaliyetleri sürdürmektedir. 

Tarihçesi

Üreme Sağlığı kavramı; 1960’larda, hassas ve sosyoekonomik yönden zor durumda olan toplumlarda, nüfus artışı giderek hızlandığından ve dünyadaki kaynakların tüketiminde zorluklar yaşanmaya başladığında ortaya çıkmıştır. 

Plansız nüfus artışı, ülkelerin gelişmesinin önünde engel teşkil eden ve yoksullaşmaya yol açan önemli bir etken olarak tartışılmıştır. Toplum yapısındaki değişikliklerin ve göçlerin de ülkelerin gelişimini etkileyen faktörler olduğu ortaya konmuştur. 

Dünya Sağlık Örgütü, 1972’de fertilitenin düzenlenmesi konusunda yürütmüş olduğu araştırma ve geliştirme çalışmaları sonucu, modern yöntemlerin çiftler tarafından uygulanmasının önemini vurgulamıştır. 

1994 yılında, Kahire’de yapılan Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı, gündeme gelen kadın hakları ile kadınların cinsel yaşamalarına gereksiz müdahalelerde bulunulduğu, doğurganlık konusunda baskı yapıldığı ve gerçek ihtiyaçlarının göz ardı edildiği, HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardaki hızlanan artışın, evlilik dışı ilişkiler nedeniyle genç nüfusun bu konulardaki ihtiyaçlarının belirgin bir şekilde ortaya çıktığı, Üreme sağlığı haklarının, genel sağlığın yanı sıra, ön plana çıkmasıyla konu ile ilgili yaklaşımların tekrar gözden geçirilmesi gerektiği hususunun vurgulandığı, üreme sağlığı tarihçesinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. 

Dünyada, kaynaklar düşünülerek ülkelerdeki nüfus sınırlamalarının yerine, üreme sağlığında öncelikle insanların ihtiyaçları ve haklarının göz önüne alınarak programların geliştirilmesinin önemi vurgulanmıştır.  Her bireyin sağlıklı doğarak kaliteli ve sağlıklı yaşam sürme hakkı vardır. 

1982 Anayasası 2709 Sayılı Kanun Üçüncü Bölüm Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler I. Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları Madde 41- Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar denilmektedir.

Kadın ve Üreme Sağlığı ile İlgili Programlar

15-49 Yaş Kadın İzlem Programı

Üreme sağlığında “yaşam boyu yaklaşım” önemlidir. 15-49 yaş “doğurganlık dönemi” gebelik ve doğumla ilgili olay ve istenmeyen sonuçların en fazla yaşandığı dönemdir. Bu nedenle 15-49 yaş kadın izlemlerinin yapılması sağlık açısından olmazsa olmaz bir hizmettir. 

Yapılan 15 -49 yaş izlemi ile; 

  • Kadın sağlığı konusunda danışmanlık alınabilir, 
  • Sağlığı tehlikeye atacak, yaşam kalitesini düşürecek riskli durumların tespitini yapılabilir, 
  • Gebelik isteniyorsa gebelik öncesi danışmanlık hizmeti alınabilir, 
  • Erken dönemde gebeliğin tespiti sağlanabilir, 
  • İstenmeyen gebeliklere engel olunabilir, 
  • Anne ve bebek sağlığı açısından gerekli olan gebeliklerin arasındaki süre ayarlanabilir,, 
  • Gebe kalmak istenmediğinde gebeliği önleyici yöntemler hakkında danışmanlık alınabilmektedir. 

18 yaşından önce, 35 yaşından sonra, 2 yıldan kısa aralıkta, 5 ve daha fazla sayıdaki gebelikler anne ve bebek sağlığı açısından tehlikeli olabilir.

Üreme Sağlığı Programları

Gebeliği engelleyici modern aile planlaması yöntemleri hem kadın hem de erkek için ele alınır. 

Riskli Gebelik

Ülkemizde en sık görülen anne ölüm nedenleri esas alınarak anne ve çocuk sağlığı hizmetlerinde standardizasyonu sağlamak, hizmetin kalitesini ve sunumunu iyileştirmek, etkin kullanımını artırmak amacıyla Yüksek Riskli Gebelik Takip Modülü hazırlanmıştır.  Modül e- Nabız sistemi üstünden yürütülmektedir. Birinci, ikinci ve üçüncü basamak (Temel, Kapsamlı Hastane, Perinatal Merkez) sağlık kuruluşlarında yüksek riskli gebeliklerin tespitlerinin iyi bir şekilde yapılarak 112 vasıtası ile etkin sevk zincirinin oluşturulması, her gebenin durumunun kendi özel koşulları içerisinde değerlendirilerek riskine uygun merkezlerde doğum yapmasının sağlanması amaçlanmaktadır. 

Evlilik Öncesi Danışmanlık

Evlilik öncesinde kadın ve erkeklere üreme sağlığı konularında gerekli düzeyde bilgi, tutum, davranış kazandırmak üzere; akraba evliliği ve genetik geçişli hastalıklarla üreme sağlığı konusunda bilgilendirilmektedir. Gebelik öncesinde danışmanlık verilerek olası risk ve ölümler engellenmektedir. 

Gebe Bilgilendirme Sınıfı Programı

Tüm gebelerin, doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası konularında bilgi sahibi olmalarını, bilgilerinin güncellenmesi ve bilinçli doğum yapmalarını sağlamaktır. 

Doğum Programı

Normal doğum teşvik edilmektedir.

Sezaryen Programı

Sezaryen, normal doğumun sezaryen ile doğumdan daha riskli olduğu özel durumlarda anne ve/veya bebek hayatını kurtarmak için uygulanan bir ameliyattır.  Sezaryen ile doğum cerrahi bir müdahaledir. Anne ve bebek sağlığına olumsuz etkileri göz önüne bulundurulduğunda tıbbi nedenler dışında yapılmamalıdır. 

SEZARYEN NORMAL DOĞUMUN ALTERNATİFİ DEĞİLDİR.

Anne Dostu Hastane Programı

Programın amacı; anne sağlığı hizmetlerinin niteliğini ve niceliğini artırarak anne adaylarının güvenli, kaliteli doğum hizmetine ulaşmalarını sağlamaktır. 

Acil Obstetrik Programı

Programın hedefi yaygın obstetrik bakım hizmetlerine kolayca ulaşılabilirlik ve bu hizmetlerin yüksek kalitede verilmesi yolu ile önlenebilir anne ölümlerini gelişmiş ülkeler seviyesine indirmektir.

KAYNAKÇA

-Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Kadın ve Üreme Sağlığı

-Halk Sağlığı Wikipedia

-Üreme Sağlığı Rehberi pdf

Hilal Türkan

UluBAT Blog Koordinatörü, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem 4 Öğrencisi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.