Tarihte Kadınların Kontrasepsiyon Yöntemleri

Tıp fakültesi derslerinde doğum kontrol yöntemlerinin geleneksel ve modern yöntemler olarak ayrıldığından ve geleneksel yöntemlerinin kullanımının zamanla azaldığından bahsedilmiştir. Ülkemizde hâlâ kullanılan geleneksel yöntemler olduğunu da biliyoruz. Peki tarihte, farklı medeniyetlerdeki kadınların hangi geleneksel yöntemler kullandıklarını öğrenmeye ne dersiniz?

İlk Çağ’da kullanılan yöntemlerle başlayalım: Bu çağ, doğum kontrol yöntemlerinin kadınlar tarafından ilk olarak denenmeye başlandığı dönem olarak düşünülüyor. Özellikle bitkilerin bu deneme yanılmada asıl yeri kapladığı görülmüş.

İlk Çağ’da Antik Mısır’da kadınlar yatmadan önce vajinalarına sarımsak, soğan koyup sabah genizlerinde kötü bir koku duyarlarsa tüplerinin açık olduğu ve gebe kalabileceklerine; kötü koku gelmez ise tüplerinin kapalı olduğu ve gebe kalamayacaklarına inanırlardı. Tüplerinin açık olduğu için gebe kalabileceklerini düşündüklerinde ise korunmak için başka yöntemlere başvuruyorlardı. Bunlar da ya vajinanın içine pesser de denen, spermin uterusa geçişini engellemek için spermi öldürmek ya da spermin geçişini bariyer oluşturarak engelleyen yöntemleridir. Tarihte ilk kez kullanıldığı görülen  pesserler olarak ise Antik Mısır’da timsah dışkısı, Hindistan’da ise fil dışkısı kullanılırdı. Kullanılan diğer pesserler ise akasya sakızı, ekşimiş süt, balla karıştırılmış NaCO3 olmuştur.

Bitkiler kadar eski bir başka korunma yöntemi ise muska ve tılsımlar olmuştur. Bu tılsımları ise anahtarla açılıp kapanabilen ve uterus şeklinde yapmışlardır.

İlk Çağ’da diğer medeniyetlerden Antik Yunan ve Romalıların yöntemlerine gelirsek onların da bazı bitkileri kullandıkları görülmüş. Bu bitkilere örnek verecek olursak, Yunanların “Dev Rezene” olarak da bildikleri Silphium bitkisi, Nanegillerden bir bitki olan ve hem Yunanların hem de Romalıların şaraplarına kattıkları bir bitki olan “Yarpuz Bitkisi”, “Sedef Çiçeği”, “Queen Anne Dantel (yabani havuç) tohumu” ve bunun dışında başka bitkiler de kullanmışlardır. Queen Anne Dantel bitkisi’nin tohumlarını, Hindistan’da kadınlar ağızlarında çiğneyerek günümüzde dahi korunma yöntemi olarak kullanmaktadırlar.

Yunan ve Romalıların kullandığı daha ilginç yöntemler ise “ay ışığından kaçınmak”, “yerel mezarlıkları ziyaret etmek” ve “muskalar” olmuştur. Ay ışığının kadınları gebe bıraktığına inandıkları için kadınlar, uyurken ay ışığından kaçınırlardı. Mezarlıklarda ise atalarını ziyaret ederek gebe kalmaktan korunacaklarını umuyorlardı.

İlk Çağ’da Asya, Hindistan ve Japonya’da kullanılan doğum kontrol yöntemlerine gelirsek biraz daha korkutucu yöntemler duyabiliriz. Antik Çin’de kadınlar gebeliği önlemek ve çocuk düşürmek için sıcak cıva içiyorlardı çünkü M.Ö. 7. yy’da Sun Ssu-Mo çocuk istemeyen kadınlar için “1000 Altın Gebeliği Önleme Tarifi” isimli bir eser yazmış ve eserinde, “cıva ve yağın bir gün boyunca birlikte kaynatıldıktan sonra oral olarak alınmasının kısırlaştırıcı etki edeceği”ni yazmıştır.

Çin ve Japonya’da kadınlar, “yağlanmış bambu kâğıt diskleri”ni bariyer yöntemi olarak kullanmıştır. Aynı zamanda Çinliler, kadının regl süresinde cinsel açıdan pasif olursa gebe kalmayacağını düşünüyorlardı.

İlk Çağ’da kullanılan yöntemleri biraz incelediğimize göre, biraz da Orta Çağ’a bakalım: Bu dönemde kullanılan bazı yöntemler günümüze kadar da uzandığı için aslında ilk tanıdık yöntemleri burada gördüğümü söyleyebilirim. Mesela; kadınların ovulasyon gerçekleşirken vücut sıcaklıklarında hafif bir yükselişi, peşinden düşüşün izlediği ve bu dönemde cinsel ilişkiden kaçınma ile uygulanan “Doğal Aile Planlaması(NFP)”. Diğer bir bildiğimiz yöntem “Coitus Interruptus”, yani daha çok duyduğumuz adıyla “Geri Çekilme”. Bu yöntemlerin dışında da yine vajina içine sürülen bitkiler ve muskalar, büyüler ise diğer yöntemlerdir. Bu dönemde serviks girişini kapatmak için vajinaya zeytinyağı, bal, nemli şap, karıştırılmış şarap, sedir ağacı reçinesi, kayın ağacının öz suyu süren kadınlar olmuştur.

Bu dönem için en ilginç yöntemlerden biriyse “İffet (Bekâret) Kemeri” olarak gözüme çarpmıştı. O dönemde bu kemerlerin icat edilmesinin asıl nedeni kadını saf(!) tutmaktı. Deri veya metalden yapılan idrar yapmaya ve dışkılamaya izin veren küçük deliklerden başka açıklığı olmayan kilitli aletler olup, arzu ile ya da arzu olmaksızın tüm cinsel birliktelikleri engellemek için kullanılırdı.

Sıra geldi Rönesans Dönemi’ne: Bu dönemin en kayda değer gelişmesi ise “Kondom”un bulunması olmuştur. Aslında Latince “Condus/Condere” kelimelerinden köken almış ve “kılıf, saklama, koruma” gibi anlamlara gelmektedir.

Orta Çağ Avrupası’nda enfeksiyon riskini çok önemsemeyen soyluların özellikle Rönesans döneminde kaliteli ketenlerden üretilen dekoratif desenli kondomlar kullandıkları görülmektedir.1

Amerika kıtasının keşfiyle birlikte yaşanan sosyo-ekonomik gelişmelerin yanı sıra Avrupa yeni bir virüsle karşı karşıya kalır. Bu virüsün neden olduğu hastalıksa hepimizin adını mutlaka duyduğu “sifiliz”dir. Padua Üniversitesi’nde İtalyan doktor olan Prof.Gabrielle Fallopio kimyasal solüsyona bulanmış keten kondom kullanımının bu hastalıktan koruduğunu ileri sürmüş ve bu şekilde kondom kullanımı yaygınlaşmaya başlamıştır. Sonralarda kondom yapımı için hayvan mesane ve bağırsağı da kullanılmaya başlamış ancak şu an bildiğimiz haliyle ilk kondom, 1640’ta İngiltere’de, hayvan bağırsağı kullanılarak üretilmiştir. Başlarda hastalıklardan korunmak için kullanılan kondomlar zamanla kontrasepsiyon amacıyla da kullanılmaya başlamıştır.

Kondomun kontrasepsiyon amacıyla kullanılmasından sonra rahim içi araçlar (RİA), serviks başlıkları, diyaframlar, vajina süngerleri gibi alternatif kontraseptifler de geliştirilmiştir.

Günümüze geldiğimizde: Kontrasepsiyonda başarılarının düşük olması nedeniyle, önerilmeseler de takvim yöntemi, mukotermal metod, geri çekilme gibi geleneksel yöntemler kullanılmaya devam etmektedir. Başarıları ve kullanım kolaylıkları ise modern yöntemlerin kullanımını arttırmaya devam etmektedir. Kondom, diyafram, spermisitler, oral kontraseptifler, RİA, implantlar, tüp ligasyonu;  vazektomi günümüzde hem kadınlara hem de erkeklere, kişilerin de istekleri göz önünde bulundurularak, en uygun yöntemin belirlenmesiyle çok daha etkili, kolay ve bilimsel şekilde uygulanabiliyor.

Tüm bu bahsettiklerim için bilimin insanlığa büyük faydalarından biri desem çok da abartmamış olurum diye düşünüyorum.

KAYNAKÇA:

  1. (1) http://www.tr.wikipedia.org/wiki/Margaret_Sanger
  2. Geçmişten Günümüze Doğum Kontrol Yöntemleri; Kuloğlu, B.U, Cansu Ç., Kılıç D., Aydın S., Önel Z.

http://tip.baskent.edu.tr/kw/upload/464/dosyalar/cg/sempozyum/ogrsmpzsnm14/14.P6.pdf

GÖRSELLER İÇİN KAYNAKÇA:

  1. https://cdn.pixabay.com/photo/2016/03/04/21/05/pregnant-1236704_960_720.jpg
  2. https://cdn.pixabay.com/photo/2020/07/15/01/39/sleepwalking-5406109_960_720.jpg
  3. https://cdn.pixabay.com/photo/2014/05/03/00/56/summerfield-336672_960_720.jpg

4 thoughts on “Tarihte Kadınların Kontrasepsiyon Yöntemleri

  • 30 Nisan 2021 tarihinde, saat 19:08
    Permalink

    Güzel paylaşımınız ve emeğiniz için teşekkür ederim.
    Korunma yöntemlerinin gelişiminin, bilimin büyük bir faydası olduğu konusunda haklısınız.

    Bir yere değinmek istiyorum, iffet kemerinin ilk tasvirleri 1405’lerde yapılmış. Ve daha eski tarihli bekaret kemerinin varlığına dair bir kanıt bulamadım. Haçlı seferlerinde kullanıldığı yönünde söylemler olsa dahi mit sıfatını geçemiyorlar.
    Mastürbasyonu engellemek amacıyla kullanılan veya baskı ile kullanılmak zorunda bırakılan kemerler olmuş ne yazık ki.
    Bir yandan da yakın tarihe kadar tecavüz engellemek amacıyla da kullananlar mevcut.

    Tabi ki, bunların hepsi mantık dışı. Demem o ki orta çağdan ziyade rönesans sonrasına girmeli.
    İyi günler.

    Yanıtla
    • 30 Nisan 2021 tarihinde, saat 21:37
      Permalink

      Kemerin kullanımına dair kesin bilgiler, sizin de dediğiniz gibi rönesans dönemine dayanıyor ancak konu üzerine araştırma yaparken kısıtlı miktarda çalışma bulabildim. 1405 tarihine ait çizimler de olması nedeniyle, kullanımına dair net bir bilgi olmamasına rağmen “Orta Çağ’da kullanıldı” yazmamın daha iyi olacağını düşündüm.
      Düzeltmiş olmanıza ise çok sevindim. Bana kendimi düzeltme fırsatı vermiş oldunuz.
      Yazımla ilgilendiğiniz için de çok teşekkür ederim.

      Yanıtla
      • 1 Mayıs 2021 tarihinde, saat 11:41
        Permalink

        Çok güzel bir şekilde dönüş yaptığınız için asıl ben teşekkür ederim.
        Dilerim bilgiye olan arzunuz daim olur ve nice çalışmalara imza atarsınız.

        Yanıtla
        • 1 Mayıs 2021 tarihinde, saat 11:59
          Permalink

          Güzel temennileriniz için teşekkür ederim. Çok naziksiniz.

          Yanıtla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.