Organ Transplantasyonuna Yeni Bir Yaklaşım: Hücre Terapisi

Organ yetmezliğinin son safhasında olan pek çok hasta için nakil en etkili tedavi seçeneği haline gelir. Günümüzde kullanılmakta olan bağışıklık baskılayıcılar etkili bir şekilde akut reddi önleyebiliyor fakat yüksek morbidite oranı ve kronik reddin önlenmesindeki etkilerinin azlığı hala bu baskılayıcıların ciddi problemleri olarak görülüyor. Düzenli olarak bağışıklık baskılayıcı kullanmak zorunda olan organ alıcıları bu tarz problemlerle mücadele etmeye devam ediyor ve bu problemler onların sağ kalımlarını etkiliyor. Şanslıyız ki son yapılan çalışmalar ışığında vücudu farklı bir donörden gelecek yeni bir organa hazırlamak mümkün olabilir ve gelecekte organ nakli gerçekleşmiş insanların bağışıklık baskılayıcılara ihtiyacı kalmayabilir.

Organ transplantasyonu gerçekleştiren cerrahi ekip
Kaynak: https://cdn.cnn.com/cnnnext/dam/assets/180214115440-organ-transplant-surgery-file-super-tease.jpg

Yeni yöntem donörün hücrelerinin operasyondan bir hafta önce alıcıya verilmesini içeriyor. Bu da yöntemin böbrek, karaciğer ve pankreas gibi canlı donörden elde edilebilen organlar için geçerli olabileceği anlamına geliyor. Teknik beş adet makak maymunu (Macaca mulatta) üzerinde test edildiğinde nakledilen pankreas hücreleri reddedilmeden sağlıklı bir şekilde iki yıl kalmayı başardı.

Böbrek, karaciğer ve kalp gibi organlar alıcı için hayat kurtarıcı olmakla birlikte, nakledildiği andan itibaren kişinin ömrü boyunca bağışıklık baskılayıcı ilaçlar kullanmasını, böylelikle yeni organın reddedilmesinin önlenmesini gerektiriyor. Kullanılan bu bağışıklık baskılayıcı ilaçların enfeksiyonlara yatkınlık ve kanser gibi ciddi yan etkileri var. Dolayısıyla bilim insanları yıllardır bağışıklık sistemini baskılamadan gerçekleştirilebilecek bir organ naklinin yolları arıyor.

Hatırlayan Hücreler

Minnesota Üniversitesi’nden Bernhard Hering ve meslektaşları bağışıklık sistemimizi kendi hücrelerimize saldırmayacak şekilde eğitmenin bir yolunu buldular. Yaşamlarımız boyunca hücrelerimiz apopitoz denilen doğal bir süreçle ölürler ve kan dolaşımına dökülürler. Dalaktaki bağışıklık hücreleri bu ölmekte olan hücreleri alır, içerdikleri molekülleri hatırlar ve onları vücudun kendi hücreleri olarak işaretleyerek (mikroplarca istila edilmiş olanlar hariç) onlara tolerans gösterir. Bu süreci ECDI [1-Ethyl-3-(3-dimethylaminopropyl) carbodiimide]  olarak bilinen kimyasal bir madde ile hücrelerde apopitozu tetikleyerek taklit etmek mümkün.

Hering’in ekibi beş makak maymununun pankreasındaki insülin üreten hücrelerini (β-hücreleri) öldürmek için Tip 1 diyabet benzeri bir durumu tetiklediler. Ardından hasta maymunları donör maymunlardan naklettikleri pankreas hücreleri ile tedavi ettiler.

Ekip, uzun vadede bağışıklık baskılayıcı ilaçların kullanımından kaçınılabileceğini gözlemlemek için hasta maymunlara nakilden bir hafta önce ve bir gün sonra olmak üzere donörlerin ECDI uygulanmış kan hücrelerini verdi. Ayrıca maymunlara üç hafta boyunca bağışıklık baskılayıcı ilaçlar da uygulandı.

Başarılı Nakil

Araştırmacılar, bağışıklık baskılayıcı ilaçları vermeyi kestiğinde bile nakledilen pankreas hücreleri bir denekte iki diğerlerinde bir yıl olmak üzere sağlıklı ve insülin üretmeye devam eder bir şekilde kalmayı başardı.

Doku bağışının bu özel formu özellikle çok nadir bir şekilde tedavi edilebilen Tip 1 diyabete sahip kişiler için bir umut çünkü bu hastaların ömürleri boyunca bağışıklık baskılayıcı ilaçlara ihtiyacı var. Günümüzde Tip 1 diyabete sahip hastaların çoğu hala insülin enjeksiyon tedavisini tercih ediyor.  

Hering’e göre bu yaklaşım canlı donörden böbrek nakli olacak insanlar tarafından da kullanılabilir. Birleşik Krallık’ta böbrek nakillerinin üçte biri canlı donörlerden gerçekleşiyor ki bu genellikle bir akraba veya yakın arkadaş oluyor fakat bazen tamamen yabancı biri olması da mümkün.

Türkiye’de Milyon Kişi Başına Düşen Organ Nakli, 2002-2013
Kaynak: http://tonv.org.tr/admin/pages/files/TURKEY-2002-2013-ORGAN-DONATION-AND-TRANSPLANTATION-STATISTICS.pdf

Ülkemizde ve dünyada organ nakli bekleyen kişi sayısı her geçen saat daha da artmakta. Amerika Birleşik Devletleri’nde her 10 dakikada yeni biri ulusal bekleme listesine giriyor ve her gün organ nakli bekleyen 20 kişi hayatını kaybediyor, Türkiye’de ise güncel olarak 28272 hasta organ nakli bekliyor. Özellikle ülkemizde canlı ve kadaverik donör oranı istenilenin çok altında. 2013 yılı verilerine göre hastane ortamında beyin ölümü gerçekleşmiş 1703 hastanın sadece %22’sinin aileleri hastanın organlarının kullanılmasına onay verdi.

Henüz daha çok erken aşamalarında olan bu yeni yöntem sayesinde gelecekte organ ve doku reddini minimuma indirebilir ve bunu yaparken hastaların ömür boyu bağışıklık baskılayıcı ilaçlar kullanma mecburiyetini ortadan kaldırabiliriz. Böylelikle hem organ nakli bekleme süresini kısaltabilir hem de organ nakli gerçekleştirilen insanların yaşam kalitesini yükseltebiliriz.

Kaynakça:

  1. https://www.newscientist.com/article/2212308-cell-injections-could-train-the-body-to-accept-a-transplanted-organ/
  2. https://doi.org/10.1038/s41467-019-11338-y
  3. https://www.organdonor.gov/statistics-stories/statistics.html
  4. http://www.tonv.org.tr/tr/organ-bagisi/istatistikler/

Mustafa EMRE

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Bilimsel Araştırma Topluluğu Üyesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.