AFRİKA’DA YÜKSELEN ÇIĞLIK: EBOLA

Çizim / iStock, Yasmin Davis

Bu kadar uzun süren ve bu kadar insanı öldüren bir Ebola salgını neden daha fazla dikkat çekmiyor?

Gine, Liberya ve Sierra Leone’de 2014 ve 2016 yılları arasında bildirilen 28.616 hastalık vakası ve 11.310 ölümle sonuçlanan Batı Afrika salgını sonrasında; en büyük ikinci Ebola salgını 1 Ağustos 2018’ den beri 2.671 kişide görüldü ve 1.790  kişinin ölümüne neden oldu. Tarihin en büyük ikinci salgını 2018 Ağustos’unda Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ nde(DRC) başladı. Şimdiye kadar Kuzey Kongo – Kuzey Kivu ve Ituri’deki iki eyaleti bile etkiledi. Dava sayısının 1000’e ulaşması 224 gün, ancak 2,000’e ulaşması 71 gün sürdü. Her gün yaklaşık 12 yeni vaka rapor edilmektedir .

Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde (DRC) bir felaket sessizce yaşanıyor.

Ebola’ya geçmeden önce gelin önemli kavramlara birlikte bakalım.

Salgın, belirli bir alanda, belirli bir grup insan arasında, belirli bir süre boyunca beklenenden daha fazla vaka görülmesi veya salgın potansiyeli olan ve epidemiyolojik olarak bağlantılı iki veya daha fazla vaka ya da yeni görülen/elimine edilmiş (hastalık hala mevcut ama tedavi yöntemleri sayesinde artık tamamen görülmüyor) veya eradike edilmiş (tamamen kökü kurutulmuş, hastalık hiçbir şekilde mevcut değil) hastalığa ait tek bir vakanın görülmesidir. Ebola “Uluslararası Bildirimi Zorunlu Bulaşı Hastalıklar” grubuna girer.

Karantina ise hasta bir kişi ile temas eden veya temas ettiğinden şüphe edilen kişilerin o hastalığın ortalama kuluçka süresinden birkaç gün sonrasına kadar hareket serbestisinin kısıtlanmasıdır. Karantina genellikle uluslararası bildirimi zorunlu hastalıklar için uygulanan bir yöntemdir. Örneğin kolera, veba gibi hastalıklarda uygulanır. Eğer hasta kişilerle temas etmiş olanlar hastalık etkenini almışlar ise kuluçka süresinden sonra hastalık belirtileri ortaya çıkar ki bu kişilere hastalığı başkalarına bulaştırmasınlar diye izolasyon uygulanır, hastalık belirtileri çıkmamış ise gözetim sonlandırılır.

İzolasyon, bulaşıcı bir hastalığı olanların o hastalığın bulaştırıcılık süresince sağlam insanlardan ayrılması işlemine denir. Amaç, hastalık etkeninin sağlam kişilere de bulaşmasını önlemektir. Hastalığın en uzun bulaştırıcılık süresi dikkate alınır. Veba, kuduz gibi bazı hastalıklarda hastane koşullarında “zorunlu izolasyon” da uygulanabilir.

Öyleyse Ebola nedir, ilk nasıl görüldü, nerelerde salgın var, tedavisi var mı, ne kadar tehlikeli, kaç kişi öldü, Türkiye’yi tehlike bekliyor mu, nasıl dur diyebiliriz, koruyucu önlemleri nedir gibi sorulara beraber yanıt arayalım.

Mevcut 10 aylık salgın, DR Kongo’daki Kivu’nun Doğu Bölgesi’nde başladı ve o zamandan beri Ituri’de vakalar bildirildi. Kuzey Kivu ve Ituri illerinde Ebola virüsü hastalığının (EVD) salgını bir aktarım yoğunluğu ile devam etti. Salgının iletim yoğunluğunun stabilitesi etkilenen sağlık bölgelerinde yerel aktarımı sınırlamak için verilen güçlü müdahale çabalarının bir göstergesi olsa da, EVD’nin yeni coğrafi alanlara yayılması ve etkilenen bölgelerde güvensizliğin devam etmesi salgının kontrolünü zorlaştırmaya devam ediyor .

Kuzey Kivu ve Ituri’yi çevreleyen bölgelerde Dokuz Ebola Tedavi Ünitesi (ETÜ) bulunmaktadır. Sağlık Bakanlığı, etkilenen bölgede ve yeni ortaya çıkan vakaları ele almak için sevk hastanelerinde daha fazla birim kuruyor. Sağlık Bakanlığı toplum eğitimini, psikososyal destekleri yoğunlaştırıyor ve daha önce aşılanmayan hasta ve risk altındaki sağlık çalışanları ile temas halinde olanlar için aşılama yapıyor. Sınır noktalarında, sağlık merkezlerinde ve topluluklarda hastalık izleme yoğunlaştırılıyor. Sağlık çalışanları hastalığın semptomlarını tanıma konusunda eğitiliyor. Etkilenen bölgedeki ilçe idaresi ve yerel konseyler, Ebola semptomları olan herhangi bir kişinin derhal sağlık çalışanlarına bildirilmesini sağlamak için halkı yönlendiriliyor.

Peki tüm bunlar salgını durdurmaya yeterli mi? Aşılar koruyucu mu? Neden salgın durdurulamıyor?

https://www.sinobiological.com/zaire-ebolavirus.h
yıllara göre salgının görüldüğü yerler

11 Haziran 2019’da Uganda Sağlık Bakanlığı, Uganda’nın Kasese ilçesinde bir Ebola Virüsü Hastalığı vakasını onayladı. Beş yaşındaki bir çocuk ve onun büyükannesi Uganda’da Ebola virüsü hastalığından öldü . Bunlar Nisan 2018’de Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde (DRC) başlayan mevcut salgında kaydedilen ilk sınır ötesi Ebola ölümleriydi. Hasta, 1 Haziran 2019’da büyükbabasının cenazesine katıldıktan sonra Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki Mabalako Sağlık Bölgesi’nden ailesiyle birlikte seyahat eden Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nden 5 yaşındaki bir çocuktu.  10 Haziran 2019’da, çocuk ve aile Bwera sınır bölgesinden  Uganda’ya girdiler ve sağlık çalışanlarının Ebola’yı olası bir hastalık nedeni olarak tanımladıkları Kagando hastanesinden tıbbi yardım istediler. Çocuk, tedavi için Bwera Ebola Tedavi Ünitesine transfer edildi. Ebola Virüsünün onayı 11 Haziran 2019’da Uganda Virüs Araştırma Enstitüsü’nde (UVRI) yapıldı. Çocuk 12 Haziran 2019’un erken saatlerinde vefat etti. Diğer iki şüpheli vaka, ilk teyit edilen çocukla birlikte seyahat eden aile üyelerinden 50 yaşındaki bir kadın (ilk davanın büyük annesi) ve 3 yaşındaki bir erkek (ilk davanın küçük kardeşi) Ebola için doğrulandı. 50 yaşındaki kadın, 12-13 Haziran tarihleri ​​arasında gece öldü. 27 kişi daha tespit edildi ve izlenmeye alındı.



Bir Ebola tıbbi müdahale çalışanı, koruyucu ekipmanını batı Uganda’daki Bwera Genel Hastanesi’ndeki aynanın önünde kontrol ediyor.
ISAAC KASAMANI / AFP / GETTY IMAGES

Salgının büyüklüğünü değerlendirmek için hem Uganda’da hem de Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde ileri araştırmalar devam etmektedir. Ağustos 2018’de Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde Ebola salgının başlamasından bu yana, DSÖ* (Dünya Sağlık Örgütü) komşu ülkelere (1.öncelik ülke: Uganda, Ruanda, Güney Sudan ve Burundi; 2. öncelik ülke: Angola, Zambiya, Tanzanya, Orta Afrika Cumhuriyeti , Kongo Cumhuriyeti ) danışmanlık yaptı ve Ebola salgını tedbirlerini uygulamaya koymaya başladı.


https://i0.wp.com/www.dailycal.org/assets/uploads/2014/08/EBOLA.jpg
2014 Ebola verileri.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) (ing. WHO)*: Sağlığı geliştirmek ve bulaşıcı hastalıkları kontrol etmek için 1948’de İsviçre, Cenevre’de kurulan Birleşmiş Milletler ajansıdir. Birleşmiş Milletler, küresel sağlık konularında uluslararası liderlik sağlamak için WHO’ya güvenmektedir. Bu kuruluş aynı zamanda sağlık sorunları için araştırma gündemini şekillendirmeye yardımcı olur. DSÖ kirleticiler ve sağlık için risk oluşturabilecek diğer şeyler için standartlar koyar. DSÖ ayrıca sağlığı ve sağlıklı bir ortamı korumak için politikalar belirlemek üzere verileri düzenli olarak gözden geçirir.

14 Temmuz 2019’da, Ruanda sınırına yakın yaklaşık iki milyon nüfuslu Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki (KDC) Kuzey Kivu eyaletinin en büyük şehri Goma’da bildirilen onaylanmış ilk EVD vakası görüldü. Vaka, Beni otobüsünden şehre seyahat etmiş bir papazdı. Sağlık bakanlığı, papazın oradayken yedi kilisede vaaz verdiğini ve daha sonra hasta olanları da içeren ibadetçilere geçen Cuma günü düzenli olarak dokunduğunu söyledi. Pazar günü ateş belirtisiyle kliniğe gitti. Ebola tanısı aldı ve Goma’dan daha iyi tedavi uygulayan Butembo’ya gönderildi. Sağlık Bakanı Oly Ilunga, papazla aynı otobüste 18 yolcunun tespit edildiğini ve bu kişilere en kısa sürede aşı yapılacağını açıklamıştı.

Aynı gün Goma’daki Ebola Tedavi Merkezi’ne transfer oldu ve Butembo’daki tedavi merkezinden transfer olurken öldü. Vakanın tam seyahat geçmişi bilinmekte, tüm temaslar tespit edilmekte ve takip edilmektedir. Goma’daki temasların aşılanması 15 Temmuz 2019’da başlamıştır.

Goma’daki bilinen ilk Ebola vakası teşhis edildiğinde, uluslararası yayılmaya dair endişeler arttı. Goma’nın uluslararası bir havalimanına sahip olduğu ve Ebola’nın hızla yayılabileceği izlenmesi zor olan yaklaşık 2 milyon insanın metropolü olduğu düşünüldüğünde, Goma’da bir EVD vakasının doğrulanması uzun zamandır beklenmekteydi. Sağlık çalışanlarının aşılanması, enfeksiyon önleme ve kontrolünde yoğun eğitim de dahil olmak üzere hazırlık faaliyetleri altı aydan fazla bir süredir sürmektedir. Komşu Ruanda da hazırlık çalışmalarını yürütüyor.

“Ebola’nın büyük ticaret kenti Goma’ya gelmesi DRC Ebola salgını için tehlikeli bir dönüm noktasıdır”

17 Temmuz 2019 Çarşamba günü Dünya Sağlık Örgütü  acil küresel bir Ebola salgını ilan etti.

17 Temmuz 2019’da DSÖ Genel Müdürü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki (DRC) Ebola salgını hakkındaki durumu gözden geçirmek için Uluslararası Sağlık Düzenlemeleri (İHR) uyarınca Acil Durum Komitesi’ni topladı. Genel Müdür’ün, 1 Ağustos 2019’da DRC’nin Kuzey Kivu bölgesinde salgın ilan etmesinden bu yana komite dört kez toplandı. Önceki toplantılar Ekim 2018, Nisan 2019 ve Haziran 2019’da yapıldı. Haziran ayındaki son toplantıda komite, salgının uluslararası kaygının halk sağlığı acil durumunu teşkil etmediğine karar verdi . Bir ay sonra komite fikrini değiştirdi . Bunu yapmasının sebebi, vaka sayısının 2071’den 2522’ye yükselmesiydi. Ölüm oranı % 67’de kalmasına rağmen, Uganda’da üç yeni vaka tespit edildi. Ek olarak DRC için yoğun bir giriş noktası olan, yaklaşık 2 milyon nüfuslu şehir Goma’da 14 Temmuz tarihinde bir Ebola vakası teşhis edildi. Kasaba Ruanda sınırında bulunuyor. Goma’nın sınır ulaşım merkezindeki vaka; oldukça hareketli, büyük nüfusun yakın çevresinde yaşadığı büyük şehirlerde hastaları izole etmek ve temasları takip etmek çok zor olduğu için sağlık yetkilileri için özellikle endişe vericidir.

Goma, Ruanda tarafındaki Gisenyi şehrine bitişik ve insanlar her gün iki yer arasında seyahat ediyorlar. Ruanda, sınır izlemesini hızlandırdı ve vatandaşlarını DR Kongo’ya “gereksiz” bir seyahatten kaçınmaya çağırdı. 2.600 sağlık çalışanı da aşılanmıştır.

Uganda da aynı şekilde önlemler almaktadır. Sağlık görevlileri, sınırdaki yolcuları sıcaklıklarını kontrol etmek ve ellerini dezenfekte etmek için taramaktadır.

DSÖ başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, Ebola’yı
Uluslararası Endişenin Kamu Sağlığı Acil Durumu (PHEIC) ilan etti. Salvatori Di Nolfi / EPA

DSÖ 2005’te kabul edilen Uluslararası Sağlık Tüzüğü’ne dayanarak karar aldı. Kararlar, DSÖ’nün bir salgın gibi halk sağlığı olayında, diğer ülkeler için bir risk oluşturduğunda ve koordineli bir uluslararası cevabın gerekli olduğu hallerde acil durum ilan etmesini gerektiriyor. Genel Müdür, Acil Durum Komitesi’nin salgının Uluslararası Endişe Verici Halk Sağlığı Acil Durumu(PHEIC) oluşturduğu yönündeki önerisini kabul etti. Karar, virüsün coğrafi yayılımı da dahil olmak üzere son gelişmelere dayanıyordu. PHEIC’in bildirimi; artan ulusal, bölgesel riskleri ve bunları yönetmek için yoğunlaştırılmış ve koordine eylemlere duyulan ihtiyacı tanımlayan bir önlemdir. Komite ve DSÖ, insanların ve malzemelerin hareketini etkileyerek Ebola ile mücadeleyi engelleyebilecek seyahat veya ticaretle ilgili herhangi bir kısıtlama önermemektedir. Bu tür kısıtlamalar Ebola’yı durdurmak yerine, insanları gayrı-resmi ve denetlenmeyen sınır geçişleri kullanmaya zorlayarak hastalığın yayılma potansiyelini arttırıyor. DSÖ’den yapılan açıklamada, acil durum bildiriminin salgına yanıt olarak daha fazla uluslararası koordinasyon ihtiyacını yansıttığını söyledi.

Öldürücülüğün çok yüksek olmasından dolayı Ebola, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 4. Risk Grubu Patojen (yüksek bireysel ve toplumsal risk) olarak kabul edilmektedir. WHO tarafından 4. Risk Grubu Patojen; ciddi insan veya hayvan hastalıklarına sebep olan, bireyden bireye doğrudan ya da dolaylı olarak bulaşabilen patojen olarak tanımlanmaktadır. Bu gruptaki patojenlerin sebep olduğu hastalıklar için genellikle etkili bir tedavi ve koruyucu önlemler bulunmamaktadır .

PHEIC (Public Health Emergency of International Concern) Nedir ve Ne Yapar?

Uluslararası Endişe Verici Halk Sağlığı Acil Durumu, Dünya Sağlık Örgütü tarafından hastalığın uluslararası yayılmasıyla diğer devletlere halk sağlığı riskini oluşturması ve potansiyel olarak koordineli bir uluslararası yanıt gerektirmesi gerektiğini kararlaştırılan olağanüstü bir olay olan resmi bir bildiridir.
Genel müdür bir etkinliğin PHEIC olup olmadığını belirlerken; insan sağlığına yönelik riski, uluslararası yayılma riski ve acil durum komitesinin tavsiyesi gibi çeşitli faktörleri göz önünde bulundurmalıdır.

Bu tanım şu durum anlamına gelir:

  • ciddi, ani, olağandışı veya beklenmedik vaka
  • halk sağlığı için etkilenen devletin ulusal sınırlarının ötesine de etki
  • acil uluslararası eylem gerektirebilir

Bugüne kadar bildirilen beş PHEIC vardı:

  • 2009 H1N1 influenza,
  • 2014 çocuk felci
  • 2016 Zika virüsü  
  • 2014’te başlayan 2016’da sona ermeden önce Batı Afrika’da 11.000’den fazla insanı öldüren, 2016’da durduğu zaman üç kıtada dokuz ülkeye yayılan, 28.000’den fazla kişide hastalık yapan ve 11.300’ün üzerinde insanın hayatını kaybettiği 53 milyar dolara mal olan Gine’de tarihteki en büyük Ebola salgını
  • 2018 Temmuz DRC ebola salgını

Ebola ne kadar uzun süre DRC’de devam ederse virüsün o kadar çok DRC’nin sınırlarının ötesine yayılacak olacağı, durumun ne kadar korkutucu olduğunu gözler önüne serer. Uganda’ya yayılma bir uyarı işareti olabilir. Bu salgının yakında sona ereceği konusundaki iyimserlik kabul edilemez. Acımasız gerçekler tartışılamaz. Mevcut Ebola salgını genişliyor, azalmıyor. Uluslararası alanda yayılma potansiyeli bulunan komşu ülkelere yayılma riski artıyor. Olasılıklar korkunç.

Ebola Nedir?

Ebola virüsü adını Afrika’daki bir nehirden alan, insanlarda ve memelilerde ağır seyreden, genellikle ölümle sonuçlanan, çok tehlikeli Filoviridae ailesinden RNA virüsüdür. Ebola ilk defa 1976 yılında eşzamanlı salgınlar olarak Sudan’ın Nzara kentinde ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin Yambuku kentinde, virüsün adını aldığı Ebola Nehri’ne yakın bir köyde görülmüştür. İlk vakanın görüldüğü hastaneye, sınıfını Ebola nehrinde bir seyahate çıkardıktan sonra hastalanan bir okul öğretmeni geldi. İlk Ebola kurbanının virüsün yarasa veya maymun olduğunu söyleyen bir “rezervuar” hayvanla temas ettikten sonra virüsü edindiği düşünülüyor.

Ebola Nehri
Kaynak: united states of afrika

Talihsiz öğretmen hemoraji ve dehidrasyondan ölmeye başladığında, hemşireler kendisine sıtma önleyici ilaç olan klorokin enjeksiyonu vererek hayatını kurtarmaya çalıştı. Kullanılan iğneye ne olduğu tam olarak bilinmiyor ancak ihmal  Yambuku hastanesinde Ebola’nın diğer hastalara uygun sterilizasyon olmadığından dolayı bulaştı. Tek bir vaka yakın zamanda onlarca oldu.

Zaire Ebola salgını kurbanlarının hemşire ziyaretleri (1976). CDC / Wikimedia Commons

Hastaneye rutin tedavi için gelen insanlar da enfekte olmuş ve hastalığı çevreye yaymışlardır. Salgın bittiğinde, hastane personeli de dahil olmak üzere yaklaşık 300 ölüm gerçekleşti. Sonunda Mayinga adlı ölen hemşireden bir kan örneği alındı . Analiz için Belçika’dan Anvers’e gönderilen Mayinga’nın kanında solucan gibi görünen garip görünümlü tamamen yeni bir virüs görüldü. Bu filovirüs (filamentli yapısına dayanan aile ismi) “Zaire ebolavirüs suşu Mayinga” olarak sınıflandırıldı. Virüsün adı koyulurken menşei ülkeye, talihsiz öğretmenin muhtemelen yakaladığı nehire ve virüsün izole edildiği hemşireye atıfta bulunuldu.

Kan damarında ebola virüsü (yeşil) .
Northumbria Üniversitesi

Filoviridae virüs ailesi üç cins içerir: Cuevavirus, Marburgvirus ve Ebolavirus.

Ebolavirüs cinsinde altı tür tanımlanmıştır: Zaire, Bundibugyo, Sudan, Taï Ormanı, Reston ve Bombali.

  • 1. Bundibugyo ebolavirus (BDBV)
  • 2.  Zaire ebolavirüs (EBOV)
  • 3.  Sudan ebolavirus (SUDV)
  • 4.  Reston ebolavirus (RESTV) yalnızca maymunlarda bulunan
  • 5.  Tai Forest ebolavirüs Fildişi Sahili ebolavirüs (TAFV)
  • 6. Bombali ebolavirüs (en son bulunan)

Bu altı türden ilk üçü Afrika’da büyük Ebola salgınlarına yol açmıştır. DRC’de ve 2014-2016 Batı Afrika salgında mevcut salgına neden olan virüs, Zaire ebolavirus türüne aittir. TAFV türünün Filipinler’de ve Çin Halk Cumhuriyeti’nde insanları enfekte ettiği saptanmış ancak bugüne kadar insanlarda bu virüsten kaynaklanan bir hastalık ya da ölüm rapor edilmemiştir.

Ebolavirüs, negatif iplikçikli RNA genomunu içeren helisel bir nükleokapsiti barındırır. Nükleokapsiti çevreleyen, konak hücrenin zarından yapılan bir dış lipid zarfı vardır. Virionun dış yüzeyi, virionun yedi yapısal proteininden biri olan ve dış yüzeyinde salgılanan glikoproteinden oluşan küresel çivilerle kaplıdır. Glikoprotein virionun bir reseptöre bağlanmasına izin verir. Konağın  hücre yüzeyiyle ve dolayısıyla konak hücre zarı ile kaynaşarak enfeksiyona yol açar.

Siyah çarpı: 2013 öncesi resmi Zaire ebolavirüs salgınlarının yeri.
Mor çarpı: 2013 öncesi resmi Sudan ebolavirüs salgınlarının yeri.
Koyu sarı çarpı: 2013 öncesi resmi Bundibugyo ebolavirüs salgınlarının yeri.
Açık mavi çarpı: resmi Tai Ormanı ebolavirüs salgınlarının yeri, 2013 öncesi.
Kırmızı noktalar: Yerel popülasyonun 2013 öncesi Ebola’ya antikorları bulunan yerler. Kırmızı noktalı çizgi: Ebola’nın doğal rezervuar olduğu düşünülen meyve yarasası aralığı.
Meyve yarasaları Ebola virüsünün doğal konağı olarak değerlendirilir. Ebola virüslerinin coğrafik dağılımları meyve yarasalarınınkiyle örtüşmektedir
Kaynak: Derek Gatherer

EBOV, ebolavirüslerin en ölümcüsü olup, ölüm oranı yüzde 50 ila 90 arasındadır. 1976’da Zaire’de (daha sonra Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ nde) meydana gelen bir hemorajik hastalık salgınında keşfedildi . Aynı yıl, Sudan’da benzer bir hastalık salgını rapor edildi ve SUDV’nin keşfedilmesine yol açtı. 1989 yılında Filipinler’ den ABD’ye bir maymun türü ithal edilmişti. Ardından  RESTV’e yol açan bir filovirüs ile enfekte olduğu bulundu. RESTV, Afrika dışında tespit edilen ilk Ebolavirüs idi. 1994 yılında, Fildişi Sahil’ndeki Taï Ulusal Parkı’ndaki hemorajik bir hastalıktan ölen bir şempanzede otopsi yapan bir araştırmacı TAFV vakası tespit etti. BDBV ise 2007 yılında Uganda’nın Bundibugyo bölgesinde bir hemorajik ateş salgını sonucu ortaya çıktı. Araştırmacılar Bombali ebolavirüsünü, Kenya’nın güneydoğusundaki Taita Tepeleri’nde yakalanan serbest kuyruklu bir yarasada tespit etti. Daha önce Afrika’nın doğu kıyılarındaki ülkelerde vahşi yaşamdan hiçbir Ebolavirüs bildirilmemiştir. Bombali ebolavirüsünün insanları enfekte ettiğini gösteren hiçbir kanıt yoktur.

Ebola İnsanlar Arasında Nasıl Yayılır?

Ebola virüsünün primer insan enfeksiyonu kaynağı vahşi hayvanlardır. Maruz kalma, korunmasız avlanma ve et tüketimi için enfekte vahşi hayvanların işlenmesi sırasında gerçekleşir. Maruz kalma; enfekte olmuş kan, salgı ve organlar ile yakın teması içerir. Afrika’da et büyük bir ödül olarak görülür. Bunlar; maymunlar, şempanzeler, goriller, çalı domuzları, orman antilopları (düveler), chevrotains, pangolin, misk ve yarasaları içerir. Bazı özel meyve yarasa türleri, Ebola virüsü için olası doğal konaklar olarak kabul edilir. Bilim insanları hastalığı meyve yarasalarına bağladı ve birçok kişi enfeksiyonun sebebinin o olduğunun farkında değildir.


Bilim insanları meyve yarasasında Ebola belirtileri buldu.
Bu yarasalar Güney Asya’da, Hindistan’dan Çin’e yaygındır. 
Kevin Olival / EcoHealth İttifakı

Ebola virüsü bir insan vücuduna girdiğinde, hemen hemen tüm organlarda ve dokularda çok yüksek konsantrasyonlarda çoğalır. 2 ila 21 gün arasında değişen bir inkübasyon süresinden sonra, insandan insana geçiş yoluyla yayılır. Bulaşma; cilt açıklığıyla, mukoza membranları gibi kanla, sekresyonlarla veya diğer vücut sıvılarıyla (dışkı, kusma) doğrudan temas yoluyla gerçekleşir. Aile bireylerinin ve diğer yas tutanların, ölen kişinin bedeniyle doğrudan temasta olduğu mezar törenleri de bulaşmada rol oynayabilir. Ebola virüsü sebebiyle ölen kişilerin cenazesinde, 48 saat süreyle virüs atılımı ve bulaştırıcılığı devam ettiğinden cenazeyle temas ve cenaze işlemleri yüksek risk taşır. Bu nedenle Ebola virüsü hastalığından ölenlerin bedenleri yalnızca uygun kişisel koruyucu ekipman giyen kişiler tarafından derhal gömülmelidir. DSÖ, Ebola virüsü hastalığından ölmüş olabilecek insan cesetlerinin güvenli ve onurlu bir şekilde gömmek için eğitimli ve donanımlı mezar ekipleri tarafından ele alınması gerektiğini tavsiye etmektedir.

Ebola kurbanı Kongo Demokratik Cumhuriyeti Beni’de defnediliyor.
AP FOTOĞRAF / JEROME DELAY

Kirlenmiş yataklar, yatak örtüleri ve kumaşlarla doğrudan temas enfeksiyon kaynağı olabilir. Yeterli enfeksiyon kontrol önlemleri ve tıbbi prosedürler kullanılmadan Ebola hastalarına bakım ve tedavi sırasında olduğu gibi yakın temasta bulunulması sonucu sağlık çalışanlarına bulaşabilir.Diğer bir risk ise cinsel yolla bulaşmadır.

Ebola salgınları sağlık tesislerinde hızla yayılabilir (klinikler, hastaneler v.b.). Maske, elbise ve eldiven gibi uygun koruyucu ekipman giymeyen personelin bulunduğu sağlık tesislerinde virüse maruziyet riski yüksektir.

Enjektör ve ekipmanların uygun bir şekilde temizlenmesi ve imha edilmesi önemlidir. Tek kullanımlık olmayan malzemeler tekrar kullanılmadan önce sterilize edilmelidir. Sterilizasyona dikkat edilmezse virüs bulaşımı devam eder ve salgın büyüyebilir.

Ebola ile enfekte olmuş insanlar, 2 ila 21 günlük bir inkübasyon süresinden sonra semptomlar ortaya çıkana kadar bulaşıcı olmazlar. Ateş içeren semptomların başlamasından itibaren bulaştırıcılık başlar. Bir başka ifade ile ateş ve klinik bulguların gelişimi öncesinde hastalar başkalarına virüsü bulaştıramazlar.

1976 ve 1979 yıllarında Ebola virüsü salgını sırasında yarasalar bulaşma ile ilişkiliydi. 2002-2003 yıllarında, bilim insanları Ebola virüsü barındıranı ve yayanı bulmak için çaba gösterdi. Ebola virüsünün görüldüğü Gabon ve Kongo Cumhuriyeti’nden binlerce hayvan yakaladılar. Bunların arasında 679 yarasa, 222 kuş ve diğer memeliler vardı. Sonuç olarak, Ebov virüsü 3 tür yarasada (Hypsignathus monstrosus, Epomops franqueti ve Myonycteris torquata) bulundu ve bu yarasalarda Ebola virüsü belirtileri yoktu. Böylece, yarasaların Ebola virüsü için doğal ev sahibi olduğu kanıtlanmıştır. İkinci konak primatlar, domuzlar, böcekler, bitkiler olabilir.

İnsanlar hayvanların kesim sürecinde; kan, süt veya çiğ veya az pişmiş et tüketimi yoluyla yad da enfekte hayvanlarla direk temas yoluyla enfekte olabilirler. Virüs daha sonra insandan insana, enfekte olmuş kişilerin kanları, salgıları veya diğer vücut sıvıları yoluyla doğrudan temasla veya ortamdaki kontamine olmuş iğnelerle, diğer ekipmanlarla temastan geçer.

Belirtiler

Hastalığın kuluçka süresi (virüsle enfekte olduktan belirtilerin ortaya çıkmasına kadar geçen süre) 2 ila 21 gündür.

Ebola; yüksek ateş, halsizlik, yoğun kas ve eklem ağrısı, baş ağrısı, boğaz ağrısı, kusma ve ishal, cilt döküntüleri, böbrek ve karaciğer yetmezliği, iç ve dış kanama, şok ve nihayetinde ölüm ile karakterizedir. Kayda değer çabalara rağmen, salgınlar arasında virüsü bulaştırmadan tutabilecek hiçbir hayvan tanımlanmamıştır. Ayrıca, Ebola hemorajik ateşinin patogenezi tam olarak anlaşılamamıştır ve Ebola’nın tam olarak etkili tedavisi mevcut değildir.

Hastalar klinik semptomların ortaya çıkışını takip eden 14. günü geçirmiş ise yaşama şansı daha yüksektir. Hastalarda klinik bulguların gelişimesinden itibaren ölene kadar virüs miktarı artar. Ölüm sıklıkla klinik bulguların gelişimini takiben 9 ile 10. günler sonrasında septik şok, çoklu organ yetmezliği ve yaygın damar içi pıhtılaşma bozukluğu ile olur. Hastalık; virüsün patojenitesine ve kişinin nitelikli sağlık hizmeti alıp alamama durumuna göre %25-90 oranında öldürücü seyretmektedir.

2014 yılı içerisinde Orta-Batı Afrika’da görülen salgında dikkat çeken en önemli özelliklerden birisi vakaların yarısından fazlasında hemorajik bulguların (iç ve dış kanama) varlığı olmuştur.

Kanama, en kötü Ebola virüsü belirtisidir. Deri kanaması ve viseral kanama gibi iç ve dış kanamaları içerir. İç kanama, kırmızı göz ve kanlı kusmayla sonuçlanır. Hasta öksürür, kan tükürür ve dışkıda kan bulunur. Deri içine kanama, hematom ve benzeri şeylere neden olabilir. Sıklıkla, kanama semptomlarının gelişimi daha kötü bir gidişata işaret eder ve bu kan kaybı ölümle sonuçlanabilir.

Ağır hastalar yoğun bir destekleyici bakıma ihtiyaç duyarlar. Hastalar genellikle çok su kaybettiğinden elektrolit ya da intravenöz sıvılar (damar içi sıvı) içeren solüsyonlarla oral yoldan su verilmesiyle su kaybının giderilmesi gerekmektedir

Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki sağlık çalışanları insanları kızılötesi bir termometre kullanarak Ebola semptomları için taramaktadır.
Kaynak: Sven Torfinn / Panos

Tanı

Yeni vakalara geç tanı konuluyor, bu da virüsün yayılması için yeterli zamanı olduğu anlamına geliyor. Ne yazık ki, Ebola’nın inkübasyon süresi ve grip benzeri semptomları diğer bazı bulaşıcı hastalıklarla benzer olduğu için klinik EBOV vakaları sıklıkla yanlış tanı alıyor. EVH’nin tanısı yapılmadan sıtma, tifo, şigelloz, kolera, leptospiroz, veba, riketsiyal hastalık, menenjit, hepatit ve diğer viral kanamalı ateşler araştırılarak bu hastalıkların olmadıkları kanıtlanmalıdır. EVH’nin kesin tanısı değişik tipte laboratuvar testleri ile yapılabilir. Hastadan alınan örnekler son derece biyolojik tehlike riski taşımaktadır. Testler sıkı biyolojik muhafaza önlemleri alınarak yapılmalıdır.

PLOS (İhmal Edilmiş Tropikal Hastalıklar) ‘da yayınlanan araştırmaya göre, 1976’da keşfedildiğinden beri Ebola virüsü hastalık salgınlarının tahmini yarısı tespit edilememiştir . Cambridge Üniversitesi’nden Emma Glennon önderliğinde yapılan çalışma, Ebola salgınlarının ve diğer halk sağlığı tehditlerinin erken ve tutarlı bir şekilde tespit edilmesi için gelişmiş tespit ve hızlı müdahale ihtiyacını vurgulamaktadır.

Aşı ve Tedavi

Spesifik bir tedavi yoktur. EBOV enfeksiyon sırasında erken teşhis edilse bile etkili, anti-viral tedaviler mevcut değildir. Bunun yerine, tedaviler temel olarak destekleyicidir ve hidrasyon, kan hacmi bakımı, ağrı yönetimi içerir. Şu anda lisanslı Ebola virüsü aşılarının yanı sıra maruz kalma öncesi ve sonrası olan tedavilerin eksikliği de var. İnsan Ebola virüsü enfeksiyonlarının sıklığındaki son artışlar ve bir biyo-terörizm ajanı olarak kullanılması, aşı gelişimini birçok ülke için bir öncelik haline getirmektedir. Geleneksel inaktive edilmiş aşılar, Ebola virüsünün (EBOV) ısı, formalin veya γ ışınlama yoluyla etkisizleştirilmesiyle üretildi. Bazı geleneksel aşı adayları, koruyucu bağışıklık tepkilerini stimüle etmede etkili değildi. Bu durum yeni ilaç terapileri test edilmesine neden oldu.Yapılan araştırmalar Ebolavirüs enfeksiyonunun patogenezinin anlaşılmasında önemli ilerleme kaydetti ve bazı umut verici aşı adaylarının insan olmayan virüs taşıyan primatlarda (NHP) ölümcül enfeksiyonlara karşı korunmasında başarılı olduklarını gösterdi. Ama yine de aşılandıktan sonra insanların bir kısmı iyileşirken, neden bazılarının öldüğü tam olarak anlaşılamamıştır. Bununla beraber ölenlerin virüse karşı yeterli bağışıklık yanıtı geliştiremedikleri bilinmektedir.

Aşılanmaya ya da çocuklarının aşılanmasına karşı isteksizlik ve reddetme, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2019’daki en büyük on küresel sağlık tehdidinden biri olarak belirlenmiştir. Korku, güvensizlik ve hastalığa maruz kalıp hasta olma olasılığı, insanların virulent bir hastalığa karşı aşılanmalarını isteyip istemediklerini etkileyen üç ana faktördür.

DRC’de halen devam eden 2018-2019 Ebola salgını sırasında Ebola hastalarının tedavisinde kullanılan ilaçların etkinliğini ve güvenliğini etik çerçevede değerlendirmek üzere ilk kez 2018 yılında çok ilaçlı randomize kontrol denemesi başlatıldı.

Korunma

Salgın olan bölgelere salgın süresince mümkünse gidilmemesi önerilir. Gidilmesi durumunda ise giden kişilerin ve orada yaşayan insanların şu önlemleri alması gerekir:

Diğer bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi hastalığı önlemenin en önemli uygulamalarından biri ellerin düzenli olarak yıkanmasıdır. Elleri su ve sabunla yıkamak (ya da sabun bulunmadığı yerlerde alkol bazlı el losyonu kullanmak) ciltte potansiyel enfekte materyalleri uzaklaştırır, hastalığın geçişini önler. Eldiven kullanılan durumlarda eldivenleri çıkarmadan önce su ve sabunla ellerin yıkanması, eldivenleri çıkardıktan sonra da ellerin yıkanması önerilir. Diğer tavsiyeler;

Ölü hayvanlarla, özellikle de primatlarla direk temastan kaçının.

Yerel pazarlarda tüketim için satılan primatlar dahil vahşi hayvanların etini yemeyin.

Enfeksiyon olasılığını asgariye indirmek için EVH olduğundan şüphelenilen insan ya da hayvanlarla yakın temas ederken enfeksiyon kontrol önlemlerini uygulayın. Amaç enfekte hastaların salgı ve kanıyla teması önlemektir.

Hastanın ölmesi durumunda cesetle doğrudan temasın önlenmesi de aynı şekilde önem taşımaktadır. Ebola’ dan ölmüş insanlar derhal güvenli bir şekilde gömülmelidir.

Ebola virüsünün, Ebola virüsü hastalığından kurtulan bazı kişilerde çeşitli bölgelerde kaldığı bilinmektedir. Bu bölgeler testisleri, gözün içini ve merkezi sinir sistemini içerir. Hamile iken enfekte olmuş kadınlarda virüs plasenta, amniyotik sıvı ve fetüste bulunabilir. Emzirme döneminde enfekte olmuş kadınlarda virüs anne sütünde kalabilir.

Laboratuvar çalışanları risk altında bulunan başka bir gruptur. Ebola şüphesi taşıyan ya da tanısı kesinleşmiş hastalardan alınan örnekler eğitimli personel tarafından uygun donanımlı laboratuvarlarda işleme tabi tutulmalıdır. 

Sağlık tesislerinde hastalık bulaşma riski yüksektir. Bu nedenle sağlık çalışanlarının bir Ebola Hemorajik Ateşi vakasını fark etmesi ve pratik viral hemorajik ateşi karantina önlemlerini uygulamak için hazır olması gereklidir.

Hastalığın başlangıç semptomları spesifik olmadığından erken tanısı her zaman mümkün olmamaktadır. Bu sebeple, sağlık çalışanlarının tanıları ne olursa olsun tüm hastalarla ilgilenirken her aşamada standart önlemleri uygulamaları gerekmektedir. Bu önlemler arasında koruyucu kıyafetlerin giyilmesi (önlük, eldiven, maske, göz koruyucu ekipman gibi) yer almaktadır. Enfeksiyonun yayılmasını önlemekle ilgili olarak ekipman ve enjektörlerin sterilize edilmesi, uygun bir şekilde imha edilmesi ve hastaların vücut salgılarının da uygun bir şekilde imha edilmesi önemlidir.

Ebola’dan etkilenmiş toplumlarda bireyler hastalığın doğası ve salgının önlemleri konusunda bilgilendirilmelidir.

Eğer sizde, aile bireylerinizden birinde ya da çevrenizde ateş ya da titreme, kas ağrıları, bulantı, kusma veya ciltte döküntü belirtileri görülürse acilen bir sağlık kuruluşuna başvurun. Sağlık kuruluşuna başvurmak üzere gittiğinizde diğer kişilerle temastan ve başka yerlere yapacağınız ziyaretlerden kaçının.

Topluluk katılımı, salgınları başarıyla kontrol etmenin anahtarıdır.

Türkiye’de Ebola

T.C Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde bugüne kadar salgınların olduğu bölgeleri ziyaret eden veya buralardan gelen 37 kişide Ebola Virüs Hastalığı’ndan (EVH) şüphelenilmiş ancak yapılan değerlendirmelerin hiçbirinde EVH tespit edilmemiştir. Bu vakalardan 14’ünde sıtma tespit edilmiştir.

Sonuç

Afrika’da fedakarca mücadele edenler “Hayatlarımızı riske atmak istemiyoruz.” diyebilirlerdi. Bunu söylemediler. “Savaşacağız.” dediler.

“Biz hayat kurtarıcıyız, bu saldırılardan korkmayacağız. Kararımızı güçlendireceğiz ve Ebola’yı bitirmek için savaşacağız. ”

Onlar Afrika’daki yoksulluk düzeyini ve nüfusun karşılaştığı tüm sorunları görüyorlar. Mesleklerine olan bağlılıkları ve başkalarını kurtarmak için verdikleri sözler onları mücadeleye itiyor.

İçinde bulundukları koşulları hayal etmelisiniz. Saat 18:00’dan sonra sokağa çıkma yasağı var. Banyolar için sıcak su almak zor. Her yerden Ebola enfeksiyonu kapma riski var. Gıdalar, tedavi kaynakları sayılı sayıda. Gıdalara enfeksiyon bulaşma riski de var üstelik. Ordu ile silahlı gruplar arasındaki çatışmalardan kaynaklanan sağlık personeline göre saldırılar sık ​​görülüyor. WHO için çalışan bir epidemiyolog olan Dr. Richard Mouzoko, Nisan ayında öldürüldü ve klinikler yakıldı. Şiddet aynı zamanda Ebola’yla enfekte olmuş topluluklarla iletişim kurmayı engelliyor. Bu da salgını kontrol altına almayı zorlaştırıyor.

Sağlık çalışanları, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki Ebola tedavi merkezinin penceresindeki kurşun deliğinden görüldü.
Kaynak: John Wessels / AFP / Getty

Salgını çözmek, toplumun Ebola müdahale ekibine güvendiği ve dolayısıyla katılımını artıran barışçıl bir ortam gerektirir. Daha yüksek bir topluluk bilinci ve katılımı olmadan, DRB’deki Ebola salgınının sonunu görmek zordur. Uluslararası ortaklarla çalışmak, erken ve koordineli bir şekilde cevap vermek, bu ölümcül hastalığı durdurmak için hayati öneme sahiptir.

Dünyanın çabalarımızı farketmesi ve ikiye katlaması zamanı geldi. Bu salgını sona erdirmek ve daha iyi bir sağlık sistemi oluşturmak için DRC ile dayanışma içinde birlik olarak çalışmamız gerekiyor. En zor koşullar altında neredeyse bir yıl boyunca olağanüstü çalışmalar yapıldı. Hepimiz işini fedakârca yapanlara borçluyuz. Sadece DSÖ’den değil, hükümetten, ortaklardan ve topluluklardan da. Yükü daha fazla omuzlamak için daha çok çalışmalıyız.

DSÖ başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus

Çatışma bölgesi içindeki büyük bir şehirde ölümcül bir hastalığın patlaması, daha fazla fon gibi teknik bir çözümle çözülemez. Ebola’nın uluslararası sınır boyunca yayılması, uluslararası toplumun hastalıkla mücadeledeki çabalarını yeniden başlatması ve iki katına çıkarması gerektiğinin açık bir işaretidir.

Lancet Enfeksiyon Hastalıkları’nda yapılan bir anket, DR Kongo’da dört kişiden birinin Ebola’nın gerçek olduğuna inanmadığını öne sürüyor.
Güvensizlik büyük bir sorun. Bölgede on yıllarca süren çatışma, yerel makamlara olan inancı aşındırarak yabancılara güvensizliğe yol açıyor. Dedikodular Ebola’ nın organ kaçakçılığı gibi finans kaynağı için yapıldığı yönünde. Ölümlerin üçte biri, Ebola tedavi merkezlerinde değil, insanların evlerinde görülüyor. Bunların hepsi tehlikelidir, çünkü Ebola sadece toplumla çalışarak ele alınabilir. Ebola hastalarının temaslarını izlemek, eğer insanlar işbirliği yapmazsa mümkün değildir. WHO, bir salgını kontrol etmenin anahtarını etkilenen topluluklarla iyi iletişim kurmak olduğunu söylüyor.


“Bize güvenmeleri için toplumla bağlar kurmamız gerekiyor.”

WHO

Batı Afrika ve kuzeydoğu DRC’nin bize öğretmesi gereken, zayıf sağlık sistemlerine sahip mücadele devletlerinin, hızlı ve kesin bir şekilde salgınları ele almazlarsa durması büyük maliyetli olan, durdurulması zor hastalık salgınları için verimli bir zemin olduğudur. Çözümlerin ise birlikte hareket edilmediği ve sorunların göz ardı edildiği sürece hiçbir işe yaramadığı ortadadır. Yapmamız gereken sese kulak verip, farkındalık kazanmamız. Hangi halk sağlığı sorunu olursa olsun, vakalar bizi rahatsız etmediği sürece farkındalık kazanamayız. Bu yazıyı yazmadaki amacım da bu. Çoğu insanın Ebola’yı bırakın Afrika’dan haberi yok. Ebola Afrika’daki sorunlardan biri sadece. Herhangi bir yerdeki salgının dünyanın öbür ucunda olsak bile bize de zarar vereceği gerçeğini bilmemiz gerekiyor. Çünkü birlikte yaşıyoruz. Burası hepimizin evi. Acı, savaş, salgın, hastalık, ölüm.. Bunlar birbirinden uzak kelimeler değiller. Küçük bir umut, ilaç, aşı, temiz gıda, su, birlik, barış ve sevgi yeterli belki.

Koruyucu giysili “Sınırsız Doktorlar” üyesi sağlık çalışanı Liberya’daki Paynesville’deki MSF tedavi merkezinde Ebola olduğundan şüphelenilen bir çocuğu taşıyor.
4.000’den fazla çocuk ebeveynsiz kaldı.
Fotoğraf: John Moore / Getty Images

Kaynakça ve İleri Okuma

Diğer Yazılarım

https://blog.ulubat.org/index.php/gunceller/yeni-yapilan-arastirmalar-sayesinde-glioblastoma-tedavisi-artik-mumkun/

Özgem Uysal

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi // UluBAT BLOG'da Yazar-Editör

2 thoughts on “AFRİKA’DA YÜKSELEN ÇIĞLIK: EBOLA

  • 25 Ağustos 2019 tarihinde, saat 16:44
    Permalink

    Son derece açıklayıcı ve ilgi uyandırıcı bir makale olmuş. Çok gerekli yerlerde ayrıntıya inilmiş ve bilgi açısından zengin. Emeğiniz için teşekkür ederim. Yazılarınızı merakla takip edeceğim.

    Yanıtla
    • 25 Ağustos 2019 tarihinde, saat 16:49
      Permalink

      Teşekkür ederim değerli yorumunuz için. Yazılarımı daha da geliştirmek için özverili çalışıyorum. Sizlere ulaşabildiysem ne mutlu bana.

      Yanıtla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.