PORPHYRIA: VAMPİRLER VE TARIM İLAÇLARI
Bu yazıda vampir ve kurt adam hikayelerine ilham olduğu düşünülen porphyria (porfiri-porfiria) ve bu hikayeler ile ilgili genel bilgiler edineceğiz.
Hemoglobindeki Hem molekülü için gereken sekiz basamaklı üretim aşamalarının herhangi bir noktasında, bir nedenle kesilme olursa bu duruma Porfiri Hastalığı denir. Hangi basamağın durduğuna göre porfiri hastalığının alt tiplerinden birisi belirlenir. Bu alt tipler akut (hepatik) porfiri ya da kutanöz (eritropoetik) porfiri olmak üzere iki alt başlıkta toplanabilir.
TÜRKİYE PORFİRİ DERNEĞİ
PORFİRİLER
Porfiriler, hem biyosentezi yolu boyunca kusurlu enzim metabolizmasına bağlı olarak nörovisseral (akut) ve/veya kutanöz semptomlarla kendini gösterebilen kalıtsal veya edinilmiş bir grup nadir metabolik bozukluktur. Porfirileri klinik olarak akut ve akut olmayan (kutanöz) olarak sınıflandırabiliriz.
Akut Porfiri:
Nörovisseral (akut) porfiriler, bir tetikleyiciye maruz kalma dolayısıyla aşırı hem üretiminin indüklendiği akut ataklar ile karakterize edilir. Akut atak genellikle şiddetli karın ağrısı, kusma ve taşikardi semptomlarına neden olur. Bunun yanı sıra hipertansiyon, hiponatremi, periferik nöropati ve hafif zihinsel semptomlar da gözleyebiliriz. Şiddetli ataklarda, nöbetler ve psikoz gibi ağır durumlarla karşılaşabiliriz. Hastalık açısından etkili bir tedavi başlatılıp kontrol altına alınmalıdır; aksi takdirde ataklar dolayısıyla periferik, merkezi ve otonom sinir sistemi etkilenerek felç, solunum yetmezliği, koma ve ölüme kadar gidebilen ciddi harabiyetlere sebep olabilir.
Kutanöz Porfiri:
Kutanöz semptomlar, kan dolaşımındaki yüksek porfirinlerin bir sonucudur. Işığa duyarlılık, cilt kırılganlığı ve kabarcıklar ile kendini gösterir. Güneş ışığına en küçük bir maruz kalma bile vücutlarında ciddi şekil bozukluklarına yol açabilir.
PORFİRİLERDE ALT TİP SINIFLANDIRMASI
Porfirilerde alt tip sınıflandırması hangi enzimin eksik olduğuna göre yapılır.
Porfiri Alt Tipi | Eksik Enzim | Tipi | Kalıtım Türü |
Aminolevulinat Dehidrataz Eksik Porfiri (ALADP) | 5-aminolevulinat Dehidrataz (ALAD) | Hepatik (Akut) | Otozomal Resesif |
Akut İntermittan Porfiri (AIP) | Hidroksimetilbilan Sentaz (HMBS) | Hepatik (Akut) | Otozomal Dominant |
Konjenital Eritropoietik Porfiri (CEP) | Üroporfirinojen Sentaz (UROS) | Eritropoietik (Kutanöz) | Otozomal Resesif |
Porphyria Cutanea Tarda (PCT) | Üroporfirinojen Dekarboksilaz (UROD) | Hepatik (Akut) | %80 Sporadik %20 Otozomal Dominant |
Herediter Koproporfiri (HCP) | Koproporfirinojen Oksidaz (CPOX) | Hepatik (Akut) | Otozomal Dominant |
Harderoporfiri (Çok Nadirdir) | Koproporfirinojen Oksidaz (CPOX) | Eritropoietik (Kutanöz) | Otozomal Resesif |
Variegate Porfiri (VP) | Protoporfirinojen Oksidaz (PPOX) | Hepatik (Akut) | Otozomal Dominant |
Eritropoietik Protoporfiri (EPP) | Ferroşelataz (FECH) | Eritropoietik (Kutanöz) | Otozomal Resesif |
LABORATUVAR TEŞHİSİ
Akut porfiri atakları, aminolaevulinik asit ve porfobilinojenin artan idrar atılımı ile ilişkilidir. Porfobilinojenin porfirinlere ve diğer pigmentlere polimerizasyonu nedeniyle idrar renginin koyu olduğu gözlenir. Aminolaevulinik asit ve porfobilinojen konsantrasyonlarının doğru ölçümü için ışıktan korunan taze bir idrar örneği uzman bir laboratuvara gönderilmelidir.
Eritropoietik protoporfiri, eritrosit içermeyen protoporfirin ölçülerek teşhis edilir veya dışlanır. İdrar ve dışkı analizi faydalıdır. Kalan kutanöz porfirilerden birine sahip olduğundan şüphelenilen hastalarda; bireysel porfirinlerin suda çözünürlüğü farklı olduğundan, hem idrarda hem de dışkıda aşırı porfirin olup olmadığının incelenmesi esastır. Pozitif bulgular, ayrı ayrı porfirinleri (izomerler dahil olmak üzere) tanımlamak ve ölçmek için fraksiyonlama ile takip edilmelidir. Bu durumlarda hasta genellikle porfiri konusunda deneyimli uzman bir laboratuvara sevk edilir.
TEDAVİ
Öncelikle porfiri hastalarına reçete edilecek ilaçların hastalığı tetiklemeyecek türden olmasına (porfirinojenik olmayan) dikkat edilmelidir. Hastanın hangi porfiri alt tipine sahip olduğuna karar verdikten sonra tedaviye hızlıca başlanmalıdır.
Akut porfirilerde en kısa sürede başlanan intravenöz hemin tedavisi genellikle en etkili tedavidir. Tek başına intravenöz glukoz, genellikle hafif ataklar için veya hemin tedavisi uygun olana kadar kullanılır. Akut porfiri ataklarını tetikleyen bazı unsurlar vardır ( barbitüratlar ve östrojenler, progesteronlar, sülfonamidler, metildopa, danazol, diazepam, fenitoin, karbamazepin, sülfonilüreler, kloramfenikol, tetrasiklinler, bazı antihistaminikler, oruç, sigara içmek, alkol, uyuşturucu madde kullanımı, enfeksiyon, duygusal ve fiziksel stres, regl). Bu tetikleyici faktörler ortadan kaldırılmalı ve uygun destekleyici ve semptomatik tedavi başlatılmalıdır. Hızlı tanı ve tedavi, prognozu büyük ölçüde iyileştirme ve ciddi veya kronik nöropatik semptomların gelişimini önleme potansiyeline sahiptir. Hastanın risk altında olacak akrabalarının da taranması ve danışmanlık hizmeti almaları şiddetle önerilir.
Kutanöz porfirilerde güneş ışığından kaçınmak ve güneş ışığına karşı toleransı artırabilecek yüksek dozlarda beta-karoten verilmesi hastalığın yönetiminde en önemli unsurlardandır. Porphyria cutanea tarda, flebotomi veya düşük doz klorokin ile etkili bir şekilde tedavi edilebilir. Konjenital eritropoietik porfiri tedavisinde, kemik iliği transplantasyonunun başarılı olduğunu gösteren birkaç vaka vardır.
PORFİRİLER VE VAMPİR-KURT ADAM HİKAYELERİ
Vampirler ve kurt adamlar daha çok Avrupa masallarında karşımıza çıkan mitler olmalarına karşın birçok kültürde yer bulmuştur. Sanat dünyasında da gerek filmler gerek resimler gerek edebi eserler olarak çokça yer almışlardır. Daha yakın tarihe baktığımızda ise bilgisayar oyunlarında da sıkça gördüğümüz ciddi bir popüler kültür ögesi haline geldiğini görüyoruz. Daha çok ürpertici giyimleri, sivri ve uzun dişleri, soluk yüzleri ile karakterize edilen vampirlerin kan emdikleri ve çeşitli paranormal ritüeller gerçekleştirdiklerine inanılır. Güneş ışığından ve sarımsaktan son derece rahatsız oldukları şeklindeki tasvirler çoğunluktadır. Fiziksel olarak ise kimi zaman yarasaya dönüşebilen, uçabilen, çok hızlı hareket edebilen, çok uzun pençeleri olan, çok güçlü olan ve aynada görünmeyen gibi şekillerde de işlenmiştirler.
En ünlü vampir hikayesi olan “Dracula”, Bram Stoker tarafından 1897 yılında yazılmıştır. Bu romanda, Doğu Avrupa’nın Transilvanya bölgesinde yaşayan Kont Dracula’nın hikayesi anlatılır. Kont Dracula’nın karakteri, güçlü, karizmatik ve insanların kanını içen bir vampir olarak tasvir edilir. Bu roman, popüler kültürdeki vampir imajının temelini atmış ve birçok diğer vampir hikayesine ilham kaynağı olmuştur.
Görünüş itibariyle dişleri sivrileşen ve zaman zaman burunlarının bir kısmını kaybeden porfiri hastalarının vampir ve kurt adam hikayelerinin kaynağı olduğu düşünülmektedir. Güneş ışığından ciddi derecede rahatsız olmaları bu iddiayı güçlendiren en güçlü argümanlardan biridir. Ayrıca bazı hastalarda sarımsak yemenin porfiri ataklarını tetiklediği görülmüştür. Bu yönden de vampirlerin sarımsaktan zarar görmesi ve uzak durması ile benzerlik kurulabiliyor.
TÜRKİYE’DE HEKZAKLOROBENZEN KULLANIMI VE PORFİRİ
Hekzaklorobenzen formülü C6Cl6 olan bir organoklorürdür. Eskiden başta buğday olmak üzere tohum üzerindeki mantar enfeksiyonlarının önlenmesi amacıyla tarım ilacı olarak kullanılmıştır.
Ükemizde 1955-1959 yılları arasında hekzaklorobenzen maruziyeti nedeniyle Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaklaşık 4000 kişinin porfiri geliştirdiği saptanmıştır.
Bu maruziyet daha sonra güneşe maruz kalan alanlarda bül gelişimine, hiperpigmentasyona, hipertrikoza ve porfirinüriye yol açmıştır. Bu durum kara yara olarak adlandırılmıştır. Anneleri hekzaklorobenzene maruz kalmış, anne sütüyle beslenen 2 yaşın altındaki çocukların çoğu hayatını kaybetmiştir. Mortalitenin %10 olduğu düşünülmektedir.
Maruziyetten 25 yıl sonra yapılan bir çalışmada çocuk veya genç erişkinlik döneminde hekzaklorobenzen maruziyeti bulunan 63’ü kadın ve 98’i erkek olmak üzere 161 hasta incelenmiştir. Birçok hastada kalıcı anormal porfirin metabolizması ve belirgin nörolojik, dermatolojik ve ortopedik semptomlar saptanmıştır. Kadınların %60’ında, erkeklerin ise %27’sinde tiromegali saptanmıştır.
Aynı şekilde maruziyetten itibaren 20-30 yıl arası zaman geçmiş hastalar üzerinde yapılan bir takip çalışmasında 162 erkek ve 90 kadından oluşan toplam 252 hasta incelenmiştir. Gözlenen klinik bulgular arasında yüz ve ellerde yara (%83,7), hiperpigmentasyon (%65), hipertrikoz (%44,8), kısılmış yüz (%40,1), ağrısız artrit (%70,2), küçük eller (%66,6), duyusal gölgeleme (%60,6), miyotoni (%37,9), cogwheeling (%41,9), büyümüş tiroid (%34,9) ve büyümüş karaciğer (%4,8). Tüm hastaların 17’sinde dışkı ve idrar tetkiklerinde porfirinlerden en az birinin seviyesi yüksek bulunmuştur.
Kaynakça:
Peters HA, Gocmen A, Cripps DJ, Bryan GT, Dogramaci I. Epidemiology of hexachlorobenzene-induced porphyria in Turkey: clinical and laboratory follow-up after 25 years. Arch Neurol. 1982 Dec;39(12):744-9. doi: 10.1001/archneur.1982.00510240006002. PMID: 7138315.
Gocmen A, Peters HA, Cripps DJ, Bryan GT, Morris CR. Hexachlorobenzene episode in Turkey. Biomed Environ Sci. 1989 Mar;2(1):36-43. PMID: 2590490.
Stölzel U, Stauch T, Doss MO. Porphyrien [Porphyrias]. Internist (Berl). 2010 Dec;51(12):1525-33; quiz 1534. German. doi: 10.1007/s00108-010-2751-x. PMID: 21104216.
Puy H, Gouya L, Deybach JC. Porphyrias. Lancet. 2010 Mar 13;375(9718):924-37. doi: 10.1016/S0140-6736(09)61925-5. PMID: 20226990.
Anderson KE, Bloomer JR, Bonkovsky HL, Kushner JP, Pierach CA, Pimstone NR, Desnick RJ. Recommendations for the diagnosis and treatment of the acute porphyrias. Ann Intern Med. 2005 Mar 15;142(6):439-50. doi: 10.7326/0003-4819-142-6-200503150-00010. Erratum in: Ann Intern Med. 2005 Aug 16;143(4):316. PMID: 15767622.
Badminton MN, Elder GH. Management of acute and cutaneous porphyrias. Int J Clin Pract. 2002 May;56(4):272-8. PMID: 12074210.
https://en.wikipedia.org/wiki/Porphyria
https://www.porfiriturkiye.org/porfiri-nedir
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1127427/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Porfiria
https://archive.org/details/biochemistrymole0000swan_f9p0/page/n499/mode/2up