IQ Nedir?

Intelligence quotient yani zeka seviyesinin kısaltmasıdır ama kişinin muhakeme becerisinin bir ölçüsü demek daha doğru olacaktır.
Kısacası, bir kişinin soruları cevaplamak veya soru hakkında tahminlerde bulunmak için bilgiyi ve mantığı ne kadar iyi kullanabileceğini ölçmesi. IQ testleri, kısa ve uzun süreli hafızayı da işin içine katarak bunu değerlendirirler. Ayrıca, insanların bulmacaları ne kadar iyi çözebildiklerini ve duydukları bilgileri ne kadar çabuk hatırladıklarını da ölçerler.

Etrafımızda birçok insanın başarılı olan kişilere olan yaklaşımını biliyoruz. Eğer bir kişi başarılıysa uzman olmayan kişiler bunu direkt IQ’ya bağlar ve iş çözülür. Halbuki zeka üzerine çalışan psikologlar bunun kısmen doğru olduğunu dile getiriyorlar. IQ testleri insanların ne gibi alanlarda veya belirli durumlarda başarılı olabileceğini tahmin edebilir. Fakat çok başarılı olmyı kimse sadece IQ seviyesi ile belirleyemez çünkü başarılı olmak ayrıca hırs, disiplin, sabır, düşünme kabiliyeti gibi bir çok şeye de bağlıdır. Yani IQ tabiki önemlidir fakat araştırmacılara göre düşünüldüğü kadar da önemli değildir.

IQ nasıl ölçülür?

Bu testin birçok versiyonu bulunmasına karşın hepsinde ele alınan belirli bölümler vardır. Mesela daha çok genel kültüre dayanan bir kısım ve de bilgi kategorisine giren sorularda vardır. Fakat bu sorular daha komplike bir şekilde hazırlanmış sorular olarak karşımıza çıkar. Bu tür bilgiye dayalı sorular, bilim adamlarının kristalleşmiş zeka dediği şeyi ölçer. Ancak bazı IQ testleri kategorileri bilgiyle hiç ilgilenmez. Çünkü onlar hafıza ile ilgilenirler. Bu testlerde ise ” akıcı zeka” olarak adlandırılan şey ölçülür. Bu, bir kişinin bir sorunu çözmek için mantığını ve aklını kullanma yeteneğidir. Örneğin, sınava girenlerin bir şeklin döndürüldüğünde nasıl görüneceğini bulması gerekebilir. Akıcı zeka, “aha” anlarının arkasındadır – yani daha büyük resmi görmek için aniden noktaları birleştirip o şeyin ne olduğunu anladığınız zaman için geçerlidir.

Kişisel zeka

Philadelphia’daki Pennsylvania Üniversitesi’nde psikolog olan Scott Barry Kaufman, IQ testlerinin “toplum için önemli olan bir dizi beceriyi ölçtüğünü” belirtiyor. Bu tür testlerin birinin potansiyeli hakkındaki tüm hikayeyi anlatmadığını da ekliyor. Bunun bir nedeni: IQ testlerinin yerinde düşünebilen insanları desteklemesidir.

Kaufman şimdi “kişisel zeka” dediği şeyi inceliyor. İnsanların ilgi alanları ve doğal yetenekleri, hedeflerine doğru çalışmalarına yardımcı olmak için bu şekilde birleşir. IQ böyle bir yetenektir. Otokontrol başka bir şeydir. Her ikisi de insanların ihtiyaç duyduklarında, örneğin okulda, dikkatlerini odaklamalarına yardımcı olur.

Psikologlar, bir kişinin odaklanmış dikkatini, kendini kontrol etmesini ve problem çözmesini yönetme işlevi olarak adlandırdıkları bir beceride bir araya getirdi. Yönetme işlevinin arkasındaki beyin hücreleri, yönetme kontrol ağı olarak bilinir. Birisi IQ testi yaparken bu ağ açılır. Aynı beyin bölgelerinin çoğu akıcı zeka ile ilgilidir.

Fakat kişisel zeka, yönetme işlevinden daha fazlasıdır. Kişisel hedeflere bağlıdır. İnsanlar bir amaç için çalışıyorlarsa, yaptıklarıyla ilgilenir ve yaptıkları işe odaklanırlar. Aktif olarak üzerinde çalışmadıkları zamanlarda bile bir proje hakkında hayal kurabilirler. Hayal kurmak, yabancılara zaman kaybı gibi görünse de, onu yapan kişi için büyük faydalar sağlayabilir. Kaufman, öğrenme gibi bazı görevlerle meşgul olduklarında insanların onu sürdürmek istediğini söylüyor.

Hayal kurarken, beyindeki sözde varsayılan mod ağı harekete geçer. Ayrıca beyin dinlenme halindeyken sinir hücreleri aktiftir.
Uzun bir süre psikologlar, varsayılan mod ağının yalnızca yönetici kontrol ağı dinlenirken etkin olduğunu düşündüler. Yani, bir aktiviteye odaklanıp aynı anda hayal kuramayacağımızı düşündüler.

Bunun gerçekten doğru olup olmadığını görmek için Kaufman, geçen yıl Greensboro’daki North Carolina Üniversitesi’ndeki ve Avusturya’daki Graz Üniversitesi’ndeki araştırmacılarla bir araya geldi. İşlevsel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) kullanarak gönüllülerin beyinlerini taradılar.

Araştırmacılar, 25 üniversite öğrencisinin beyinlerini tararken, öğrencilerden gündelik hayatlarında yapabildikleri kadar çok yaratıcılıklarını kullanmalarını istediler. Öğrenciler olabildiğince yaratıcı olurken, hem varsayılan mod ağının hem de yönetici kontrol ağının çalıştığını gördüler. Yani, düşünülenin aksine iki sistem birbirleriyle çelişmiyordu. Kaufman bunun yerine iki ağın yaratıcılığı mümkün kılmak için birlikte çalıştığını dile getirdi.

Kaufman “Yaratıcılık, benzersiz bir bilinç durumu gibi görünüyor” diyor.

Yazar: Senanur Gülce

Editörler:  İdil Altıntaş, Hilal Türkan

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.