Viking Toplumu ve Genetiği

(Berserker, Viking savaşçısı. Görsel Kaynağı: Fotokvadrat/Shutterstock, ID: 1332569198)

Giriş

Pek çok toplumu etkileyen ve hakkında çokça söylenti yayılan Viking toplumunun savaşçı ve barbar olduklarını biliyoruz. Topraklarının verimsizliği yüzünden başka ülkelere göz dikmişlerdir. Üç farklı Viking grubu İsveç, Norveç ve Danimarka olmak üzere farklı yerlerde yaşamaktadır ve hepsinin hedef saldırı bölgeleri farklıdır. Danimarka Vikingleri İngiltere’ye, İsveç Vikingleri Baltık Denizi civarına ve Norveç Vikingleri de İzlanda, İrlanda ve Grönland’a gitmektedir. Bu toplumlarla ilgili bilgi toplamak sanıldığı kadar kolay değildir çünkü Vikinglerle ilgili bilgilerin bir kısmını ancak başka toplumların tarihlerini inceleyerek öğrenebiliriz. Bunun dışında, yapılan bilimsel çalışmalar da bilgi kaynağıdır.

Kökene bakıldığında Vikinglerin aslında İskandinav yarımadasına doğudan geldiği tespit edilmiştir. Rus ve Azeri araştırmacıların Azerbaycan’da yaptığı çalışmalarda farklı bulgulara rastlanılmıştır. Şu an İran’da bulunan Aturpaktan’ın Kafkas Albanlarıyla M.Ö. 4. yüzyılda birleştiğine dair kanıtlar bulmuşlardır. Antik Albanlar’a ait Alban kilisesi ve etrafındaki toplu mezarlar incelenmiş ve Norveç’teki Kafkas Alban halkının eskiden bu bölgede, Azerbaycan’ın Şeki şehrinde yaşadığı tespit edilmiştir. Hristiyanlık gelmeden önce burada yaşayan insanların sarışın ve beyaz tenli oldukları açığa çıkmıştır. Ayrıca çok uzun boylu oldukları da görülmüştür, öyle ki kadınların bile boyu 2.20 ile 2.30 metre arasındadır. Hazar Denizi kıyısında bir kayalıkta resimler keşfedilmiş ve bunların Norveç’teki kaya resimleriyle aynı olduğu bulunmuştur. İkisinde de av sahnesi aynıdır. Hazar Denizi kıyısındaki kaya üstü resimlerde avcı ve ekinci Norveç tayfası vardır.

Genetik Varyasyonlar

Vikinglerle ilgili en çok bilgi bu toplumun son dönemlerine aittir. Ölü yakma geleneği DNA analizlerini zorlaştırdığı için ilk dönemler hakkında pek bilgi yoktur. Fakat yapılan bir çalışmada onuncu ve on ikinci yüzyıllar arasında İsveç’in Sigtuna kentinde yaşamış 23 farklı Vikingden alınan genomlar çeşitlilik göstermiştir. Öyle ki, günümüz ve demir çağı Orta ve Kuzey Avrupa’sının genetik çeşitliliğini aşmıştır. Bu da Kuzey Avrupa’nın kentselleşme sürecinin göç yoluyla olduğunu gösterir.

Erken Ortaçağ döneminde Kuzey Avrupa kentselleşirken zenginleşme çabaları yanında Hristiyanlığı yayma girişimleri de vardır. Sekizinci yüzyılda Vikinglerin kentselleşme süreci ticarete ve gemi yapımına dayalı olmuştur. Bölgenin denizlerle çevrili olması ve toprak verimsizliği ancak bu iki faaliyeti mümkün kılıyordu. Sanıldığının aksine var oldukları dönem boyunca sadece işgal yapmamış, ticarete de eğilmişlerdir. İlk kentselleşme süreçleri bu bölgede Birka, Ribe, Hedeby ve Kaupang’ta olmuştur. Diğer toplumlar da genişleme gösterirken Doğu ve Kuzeydoğu Avrupa’da önemli merkezler oluşmuştur. Bunlar arasında Kiev, York, Schleswig, Lund ve Sigtuna yer alır.

Aslında Vikinglerin nüfus hareketlerinin çoğu saldırılardan oluşur. Ele geçirilen esirler ya köle olarak kullanılmış ya da satılmıştır. Yetenekli ve sağlam olduğu düşünülen yabancı çocuklar savaşçı olarak yetiştirilmiştir. İzotop analizlerinde δ34S değerlerine bakıldığında Birka’da yakılmış kişilerin bazıları yabancı kökenli çıkmıştır, Stronsiyum analizleri de bunu doğrulamıştır. Yanan bedenlerden neredeyse hiç bilgi alınamadığı için Erken Demir Çağı (M.S. ? – M.S. 500?) ile ilgili Hristiyan kaynaklarından daha çok bilgi alınmaktadır.

Sigtuna bölgesi Vikingler için çok önemli uluslararası bir iletişim ağı merkezidir. Resmi yönetimin bulunduğu ve aynı zamanda toplumlarına Hristiyanlığın girdiği yerdir. Hatta Hristiyan kültürü taşıyan mezarlıklar yapılmaya başlanmıştır. Geç Viking çağı kasabalarında göç hareketlerini anlayabilmek için mezarlara gömülmüş 23 kişinin Stronsiyum izotoplarının oranına bakılmıştır (87S/86S). Bir izotopun oranı belirli bir bölgeye ait olduğu için bu kişilerin nereli olduğu anlaşılabilir ve hatta diş minesi Stronsiyum oranından hayat hikayeleri belirlenebilir. Nitekim analizler sonucu çeşitli izotop oranları çıkmıştır. İncelenen bedende diş bulunamadığı takdirde uzun kemiklere, metakarpallere ya da çene kemiğine de bakılabilir. Antik DNA’larda sıklıkla olan kontaminasyon ve hasarlı parçalara bu çalışmada da rastlanılmıştır. Mitokondri DNA’sı ise yüzde birden fazla bilgi sağlamamaktadır. Fakat günümüz İskandinavya ve Avrupa’sında H, J ve U haplogrupları mitokondriyal DNA’da ortak bulunmaktadır. Yine ilginç bir bulgu, Y kromozomlarında bulunan I ve N haplogruplarının orta ve doğu Avrupa kaynaklı olduğunu ve günümüz İsveç ve Norveç’inde bulunmadığını göstermesine rağmen M.Ö. 3000’lerde bir avcı-toplayıcı İsveçlinin I2a taşıdığı belirlenmiştir.

Gemi Yapısı

(Viking gemisi drakkar. Görsel Kaynağı: paparazzza/Shutterstock, ID: 1307424457)

Gemi inşa ederken kullandıkları ağaçlar çam ve meşedir. Bataklardan çıkarılan gemi kalıntılarının incelenmesi sonucu yaş halkalarından bu gemilerin ne zamana ait olduğu dendrokronolojik olarak bulunabilmektedir. Ağaçların gemilerde kullanılan bu bölgesi öz odun olarak geçmekte olup ilik ile yalancı odun arasında kalmaktadır. Bilgisayarlı tomografi (BT) ile yaş halkaları incelenerek daha kesin sonuçlar alınabilir. Fakat bu çok maliyetli olduğundan geleneksel dendrokronoloji yöntemi de tercih edilebilir. Ayrıca kalıntılar polietilen glikol içeriyorsa BT’de yanlış sonuç çıkabilir.

Dendrokronoloji yöntemi kalıntılara mümkün olduğunca az zarar vermeyi amaçlar. Dolayısıyla, inceleme için geminin karakteristik özelliklerini taşıyan bölgelerinden ziyade başka yerleri kullanılmaktadır, geminin meşeden yapılan destek çerçeveleri yerine çamdan yapılan düz tahtaların kullanılması gibi.

Bu zamana kadar yapılan araştırmalarda anlaşılan o ki tüm Norveç kıyılarındaki bataklıklar Viking tekne kalıntıları ile dolu olabilir çünkü kıyı boyunca pek çok yerde yeni kalıntılar bulunmuştur.

Vikinglerin tarih boyunca kullandığı pek çok gemi çeşidi vardır. Örneğin Nydam gemileri M.S. 310-320 arasında ve Oseberg gemileri M.S. 820’lerde yapılmıştır. Kvalsund gemileri ise Oseberg’ten yirmi ile kırk yıl arası erken yapılmıştır. Bu gemiler Erken Demir Çağı ile Viking Dönemi’ni birleştirir. Viking Çağı’nın başlangıcı olan M.S. 800’de Kvalsund’ta kürek çekerek gemi kullanılırken M.S. 820’de Oseberg’le yelkene geçilmiştir.

(Viking gemisi. Görsel Kaynağı: Zimneva Natalia/Shutterstock, ID: 492621133)

Shetelig ve Johannesen 20. yüzyılda Norveç’te çiftçilerin bataklıkta bulduğu gemi kalıntıları üzerine araştırma yapmış ve kalıntıdan iyi korunmuş bir bot ile bir gemi çıkarmışlardır, sırayla Kvalsund I ve Kvalsund II.

Cinsiyet Anlayışları ve Sağlık Durumları

Kadın ve erkeklerin çizgisel diş minesi hipoplazları (linear enamel hypoplasia – LEH) incelenerek toplumdaki eşitlik anlayışı değerlendirilebilir. Aynı zamanda iki bin yılı aşkın süre önce yaşamış insanların bile sağlık durumları ve kadın-erkek beslenme oranı öğrenilebilir. Bulgulara göre Viking dönemi ve geriye kalan Ortaçağ dönemi boyunca kadınlar akraba ilişkilerinde daha büyük değere sahip olup diğer ülkelerdeki kadınlara kıyasla daha sağlıklıdır. Erkek ve kadın LEH oranları İskandinavya civarında 0.8 iken Avrupa ülkelerinde 1.2’dir. Bu da günümüz Avrupa’sında bile cinsiyet eşitliği tam sağlanamamışken İskandinavlarda bunun sağlandığının tarihi göstergesidir. Oysaki kadınların da faaliyette bulunduğu ülkelerde ekonomik gelişim daha fazladır. Nitekim İskandinavya’da endüstri öncesi dönemde kişi başına düşen gelir çok düşük olmasına rağmen şu anda İskandinavya dünyanın en zengin bölgelerinden biridir.

Viking döneminde (8. – 11. yüzyıllar arası) LEH’lerin horizontal çukur ya da adı üstünde çizgi şeklinde görünmesi çocukluk döneminde yetersiz beslenme, hastalık ve stres sonucu olur. Ayrıca LEH ile femur uzunluğu da birbiriyle ilişkilidir. Bu bağlamda, kadınların erkeklere göre daha iyi beslenmesi, kadınların LEH değerini düşürmüştür. Viking toplumundaki bu anlayışın dini inançlarındaki Valkyrie denilen uzun boylu, sağlıklı ve güçlü kadın imgelerinden geldiği düşünülüyor. Ancak bu toplumda baba soyundan gelen mirasla ilgili bir bulguya rastlanılmamıştır. Tersine, İskandinav kanunlarında kadınların miras hakkı korunmaktadır. En zengin cenaze törenlerinin birçoğu kadınlarınkidir ve yaşları ilerledikçe toplum tarafından daha çok saygı görürler. Bunun yanında kadınlar sığır çiftçiliği yapar ve bu aile gelirinin önemli bir bölümünü oluşturur.

İskandinav kırsal kesimlerinde kadınların erkeklerden hep daha sağlıklı olduğu görülmüştür. Fakat Lund ve Sigtuna gibi kentlerde genelde erkekler daha sağlıklıdır. Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında İskandinavya, kırsal kesimdeki kadınların erkeklerden sağlıklı olduğu tek bölgedir.

Viking Kılıçları

Vikinglerin diğer ülkelere yaptığı baskınlarda vazgeçilmez unsur kılıçlardır. Kılıçların incelenmesi, kılıcın ait olduğu toplum hakkında teknoloji ve ekonomik durum gibi önemli bilgiler açığa çıkarır. Aslında bir toplum ne kadar çok toplumla etkileşime girerse o kadar ekonomik ve teknolojik gelişim gösterir.

Viking kılıçları hem definlerde yakılmış olarak hem de nehirlerde bulunmuştur ve sayıları iki bini aşmıştır. Hepsinde de kalın aşınmalar gözlenmiştir. Bunların incelenip yorumlanması metallografi, taramalı elektron mikroskopisi (SEM) ve kabza incelemesi gibi yöntemlerle olur. Kılıçlar, sahibi için bir otorite simgesidir, bundan dolayı babadan oğula verilir ve nesilden nesile kullanıldığı için dönemin modasına göre kabzası değiştirilir. Bu yüzden bulunan kılıçların kabzası genelde keskin kısımdan yeni olur. Bunlar kılıcın nerede yapıldığı, kabzasının nerede değiştirildiği ve ne kadar süre kullanıldığı hakkında bilgi verebilir.

Kırınım teknikleri arasında X-ışınları bulunur. Bu teknikte toz büyüklüğünde parçalara bakılır ve kılıcın yüzey analizleri yapılır. Nötron kırınımı ise daha derine bakmak için kullanılır. Bu yöntemle kılıç üstünde pas bile olsa metali birkaç santimetre derine kadar incelenebilir. Eritme sürecindeyse kılıcın geçmişi ve günümüzdeki korunma durumu ile ilgili bilgi alınır.

(Soldan sağa İskoç, Viking ve Avrupa kılıçları. Görsel Kaynağı: Bourbon-88/Shutterstock, ID: 735845116)

İskandinavya’da farklı statüye sahip kişilere farklı silahlar verilirdi. Kaliteli ve pahalı baltalar, mızraklar, kılıçlar ve kargılar seçkin kişilere ait olurdu. Fakat Vikingler sadece savaş ve yağmada değil, kaşiflik ve ticarette de iyidir. Kristof Kolomb’a (15. yüzyıla) kadar hiçbir Avrupalı, Vikingler kadar yolculuğa çıkmamıştır. Bu şekilde birçok ticaret yolu bağlanmış ve yeni hammaddeler keşfedilmiştir. Pota çeliği (ing. wootz steel) bu hammedelerden biridir. Bu çelik, büyük olasılıkla Orta Asya ülkelerinin bir ticaret yolunu sömürerek aldığı ve Vikinglere sattığı önemli bir malzemeydi, çünkü bu hiperötektoid yüksek karbonlu çelikten yapılan Ulfberht kılıcı ün salınca İskandinav demirciler sahtesini üretmeye başladılar. Bu kılıcın M.S. 800’lü yıllarda yapıldığı tahmin ediliyor.

Avrupa’daysa demir hala küçük ocaklarda demir cevherinin ve kömürün ısıtılmasıyla elde ediliyordu. Bu aşamadan sonra işlenmemiş demir, erime sıcaklığına (1538°C’a) ulaşmadan metalik demire indirgenirdi. Bu cüruf içeren demirin son hale gelmesi için rafine edilmesi ve başka yöntemlerin de uygulanması gerekirdi. Elde edilen demirin pota çeliğine kıyasla homojen bir karbon içeriği yoktur ve bu özelliği kılıç için dezavantajdır. Yapılan kılıçlar çift taraflı ve 1 m uzunluğundadır. Modele cila ve oyma işlemleri yapılırken ringa kemiği kullanılabilir. Belirli bir kalıba göre yapılan kılıçlarda düşük ya da yüksek miktarda fosforik demir kullanılır. Bunlar renk farkını oluşturur.

Viking kılıç tipleri. Görsel Kaynağı: John Erickson/Shutterstock, ID: 122934421)

Vikinglerde kılıcın sertleşmesi için kullanılan yöntemlerden biri karbürasyondur (karbonlamadır). Kılıç içeriğindeki demirin karbonla karışımından dendrit adı verilen kristal yapılar oluşur. Pota çeliğinin bu kristal yapısı, kılıcın mekanik özelliklerini belirleyen en önemli faktördür. Karbon, demiri sertleştirip kılıcın daha stabil ve dayanıklı olmasını sağlar. Kılıcın bileşimi, mikro yapısı ve gerilimi INES, 3T-2 ve POLDI nötron saçma cihazları ile incelenir. INES ve 3T-2 tanecik boyutunu, dokusunu ve tip III gerilimini inceler. POLDI ise makro gerilimi inceler. Üç kılıç çeşidi olan C6871, D2335 ve C6375 kıyaslandığında C6871’in mineral yüzdesi en fazladır, karbon yüzdesi ise en azdır.

Danimarka’da Çıkarılan Organik Yemek Kalıntıları

Danimarka’da bulunan Viking dönemine ait latrinalarda (tuvaletlerde) farklı ülkelerden yemek kalıntıları bulunmuştur. Bunlar arasında egzotik yemek kalıntıları da vardır. Salatalık, ravent, hayvan kemikleri ve polenin yanı sıra turunçgiller ve karanfil de yer alır. Böyle çeşitli kalıntıların bulunması Vikinglerin yeni ticaret yolları kullandığını gösterir. İçerikteki polen çeşitleri, turunçgil ve karanfil daha güneye de seyahat ettikleri anlamına gelir.

Latrinanın ana bileşenleri tahıl ve ettir. Baharat çeşitleri, tıbbi amaçlı kullanılan bitkiler, fındık kabukları ve bal da bulunmuştur. İncir ise incelenen 15 latrinadan sadece ikisinde bulunmuştur. Şerbetçiotu, nane, çilek ve dereotu %50’den fazla latrinada baskın olarak tohum şeklinde bulunur, mürver ve keten ise %60’tan fazlasında yine tohum şeklinde bulunur.

Yemeklerinde tüketilen ve tüketilmeyen hayvan kemikleri bulunur. Ringa gibi balıkların kemikleri tüketilirken koyun ya da domuz gibi hayvanların kemikleri atılır. Ama latrinalar incelendiğinde ortaya çıkan sonuçlar Vikinglerin balıktan çok et tükettiğini gösterir. Yalnızca kemik içeriğine bakıldığında en çok balık kemikleri bulunur. Morina balığı, yılan balığı, pisi balığı ve mezgit de görülmüştür. Muhtemelen kaz ve güvercin de yemekleri arasındadır.

Bilgi Kaynakçası

  1. ScienceDirect. Nordeide, Sæbjørg Walaker. Bonde, Niels. Thun, Terje. “At the threshold of the Viking Age: New dendrochronological dates for the Kvalsund ship and boat bog offerings (Norway)” Journal of Archeological Science: Reports. (29), Şubat 2020.
  2. ScienceDirect. Buckwalter, Laura Maravall. Baten, Joerg. “Valkyries: Was gender equality high in the Scandinavian periphery since Viking times? Evidence from enamel hypoplasia and height ratios” Economics & Human Biology. 181-193:(34), Ağustos 2019.
  3. ScienceDirect. Fedrigo, Anna. Grazzi, Francesco. Williams, Alan R.. Panzner, Tobias. Lefmann, Kim. Lindelof, Poul Erik. Jørgensen, Lars. Pentz, Peter. Scherillo, Antonella. Porcher, Florence. Strobl, Markus. “Extraction of archaeological information from metallic artefacts—A neutron diffraction study on Viking swords” Journal of Archeological Science: Reports. 425-436:(12), Nisan 2017.
  4. ScienceDirect. Hald, Mette Marie. Magnussen, Betina. Appel, Liv. Christensen, Jakob Tue. Hansen, Camilla Haarby. Henriksen, Peter Steen. Langkilde, Jesper. Pedersen, Kristoffer Buck. Knudsen, Allan Dørup. Mortensen, Morten Fischer.  “Fragments of meals in eastern Denmark from the Viking Age to the Renaissance: New evidence from organic remains in latrines” Journal of Archeological Science: Reports. (31), Haziran 2020.
  5. ScienceDirect. Krzewinska, Maja. Kjellström, Anna. Günther, Torsten. Hedenstierna-Jonson, Charlotte. Zachrisson, Torun. Omrak, Ayça. Yaka, Reyhan. Kılınç, Gülşah Merve. Somel, Mehmet. Sobrado, Veronica. Evans, Jane. Knipper, Korina. Jakobsson, Mattias.  Stora, Jan. Götherström, Anders. “Genomic and Strontium Isotope Variation Reveal Immigration Patterns in a Viking Age Town” Current Biology. (28):17. 2730-2738. 10.09.2018.
  6. ScienceDirect. Marshall, Michael. “Origins of the Vikings” NewScientist. (243):3241. Syf. 10, 03.08.2019.
  7. Motif Akademi Halkbilimi Dergisi. Akdaş, Gürbüz. “Gobustan’da Viking İzleri: Norveç ve Azerbaycan’ın Ortak Tarihi”.
  8. Science Ideas Web. Harvey-Chadwick, Terry. “Vikings” Royal Society of Chemistry. Millgate House Education. 2010-2019.
  9. Bowdoin Journal of Art. Cui, Alina. “The Ulfberht Sword (On Loan from Laird Landmann)” The University of Chicago. 2020.

Görsel Kaynakçası

  1. paparazzza/Shutterstock, ID: 1307424457
  2. Zimneva Natalia/Shutterstock, ID: 492621133
  3. Bourbon-88/Shutterstock, ID: 735845116
  4. John Erickson/Shutterstock, ID: 122934421
  5. Fotokvadrat/Shutterstock, ID: 1332569198

Aylin Ayşe Dinç

İstanbul Okan Üniversitesi İngilizce Tıp Fakültesi dönem 2 öğrencisiyim. Liseden beri çeşitli makale yazma deneyimlerim oldu. Şu anda genetik alanında yazıyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.