ÜÇ BELİRGİN GELİŞİM DÖNEMİNDE BEYİN

Beyin yaklaşık 1,5 kilogram ağırlığında ve bu azımsanamayacak ağırlığıyla fiziksel varlığın kendisidir. İnsanlarla yaptığımız günlük konuşmalarda bütün mikroskobik detayları biçimlendirir. Gelişiminin nihai bir sonu yoktur. Peki beyin neden bebeklikten erişkinliğe kadar bir kişide birçok açıdan farklılık gösterir? Bunun yeni hücre oluşumuyla ilgili olmadığı söylenir. Erişkin ve genç bir beyindeki hücrelerin sayısı aynıdır, bu esnekliği sağlayan aradaki bağlantıların nasıl kurulduğuyla ilgilidir.

A. Bebek Beyni

Yeni doğan bir bebeğin nöronları birbirinden oldukça farklı ve bağımsızdır. İlk 2 yılda aldıkları yoğun duyusal veriler ile hızlı bir şekilde bağlantı kurmaya başlarlar. Yani bir bebeğin beyninde yaklaşık 1 saniyede 2 milyon sinaps (bağlantı) oluşur. Zirve noktasına ulaşan bu sinapslar daha sonra yerini “budama” olarak bilinen başka bir yönteme bırakır. Peki nedir bu budama? Yaş ilerledikçe yaklaşık olarak sinapsların %50’sini kaybederiz ama bu kayıp aslında bizim biz olmamızı sağlayan bir şeydir. Kullanılmayan bağlantıları kaybederiz ve bunun sonucunda o anki beyin işleyişimizle biz oluruz. Beynimiz bu sayede daha az bağlantıya sahip olur ve bu bağlantıların daha güçlü olmasını sağlar. Türkiye’de doğmuş ve Japonya’da doğmuş patolojik bir durum gözlenmeyen bebekler bütün seslere tepki verecektir ama Japonya’da doğan bebek R ve L seslerini ayırt etme yetisini kaybedecektir. İçinde bulunduğumuz çevre tarafından biçimlendirileceğiz.

B. Ergen Beyni

Beyin, gelişimini çocukluk döneminin sonuna kadar büyük ölçüde tamamlayacaktır ve şu da biliniyor ki beyindeki yapım süreci yaklaşık olarak 25 yaşın sonuna kadar devam ediyor. Ergenlik döneminde bedenimiz yavaş yavaş benlik kazanırken aynı zamanda bir köşede beynimizde kendine benlik kazandırıyordur. Bu yavaş gelişen benlik özbilinçle ilgilidir. Beynin bu bolluk dönemlerinden biri olan ergenlikte Prefrontal Korteks hacmini 1% oranında yeni deneyimler için küçültür. Bu aslında çok büyük ölçekli bir değişimdir. Bu büyük ölçekli değişimin gerçekleşmesiyle ergenlik, derin bilişsel değişimlerin yaşandığı bir dönemdir.

B1.Ergen Beyni, Çocuk Beyni ve Erişkin Beyni Arasındaki Geçiş Bölgesi mi?

Dorsolateral Prefrontal Korteks (dürtü kontrolünde önemli bir bölge) en geç gelişen alanlardan biridir. Hatta yirmili yaşların başına kadar yeterli düzeye ulaşamaz. Bunu iyi bilen ceza hukuku sistemi de gençleri yetişkinlerden daha farklı kurallar altında değerlendirmektedir ve dürtü kontrolsüzlüğünü bilen birçok şirket gençlerden daha fazla para talep etmektedir. Aynı zamanda ergenler duygusal açıdan neredeyse çocuklar kadar duyarlıdır. Ergenlerde Orbitofrontal Korteks adı verilen bölgedeki işlev hemen hemen bir çocuğunkiyle aynı olduğu saptanmıştır. Olgun bir zevk arayış sistemi ile bu durumun birleşmesi, ergenlerin duygusal bakımdan aşırı duyarlı olmakla kalmayıp aynı zamanda da bu duyguları yetişkinler kadar iyi kontrol edemediklerini göstermektedir.

C. Yetişkin Beyni

Yaklaşık 25 yaşımıza geldiğimizde çocukluk ve ergenlik beyinsel dönüşümlerini nihayet tamamlamışızdır. Bu durum artık kişiliğimizin oturduğu yanıltısına neden olabilir ama öyle değildir. Beyin plastisiteye (biçim verildikten sonra bu biçimi koruyabilen şeyler için kullanılan bir sıfattır) sahiptir. Bu durumu kanıtlayan bir araştırma yapılıyor: Londra’daki taksi şoförleri “Londra Bilgisi” adı verilen zorlu bir sınavı vermek zorundadır. Bu sınavı verip taksi şoförü olabilen taksiciler arasında yıllardır bu işi yapan ve yeni taksi şoförü olan iki kişinin hipokampüs bölgeleri arasında alelade bir fark olduğu gözleniyor. Yıllardır bu işi yapan kişinin bu bölgesindeki değişimin daha büyük olduğu saptanıyor.

C1.Yetişkinlerdeki Belirli Bölgedeki Gelişim Durumu

Beyindeki girus ve sulkuslar bütün insanlarda hemen hemen aynıdır ancak bazı ayrıntıları dışında. XX. Yüzyılın en tanınmış beyinlerinden biri olan Albert Einstein’ın beyninde sol elin parmaklarında hassas bir hareket becerisi kazandıran alan genişlemişti. Omega işareti adını alan dev bir kıvrım oluşmuştu. Einstein bu durumu az bilinen tutkusu olan keman çalmaya borçluydu. Bu durum yetişkinlerde bu gelişimin nasıl devam edebileceğine dair bir örnektir. Bu genelde aynı olsa da ayrıntılarla farklı olan girus ve sulkuslar geçmişimize ve kişiliğimize dair ayırt edilmesi çok zor yansımalar sunar. Yaşadığımız çevre, konuştuğumuz dil, kültür ve bunun gibi daha bir sürü şey beynimizde yerini alır, nasıl birine dönüşeceğimize dair sınırlamalar getirir.

Kaynakça

EAGLEMAN, David. (2016). Beyin: Senin Hikayen. İstanbul: Domingo, Bkz Yayıncılık

http://ijeces.hku.edu.tr/tr/download/article-file/366945

https://sevgilibebek.com/bebek-beyninin-dogumdan-onceki-ve-sonraki-gelisimi-ilk-3-yilin-onemi/

https://aslanyelesi.com/hipokampus-nedir/

https://www.matematiksel.org/ergenlik-doneminde-ergen-beyni/

2 thoughts on “ÜÇ BELİRGİN GELİŞİM DÖNEMİNDE BEYİN

  • 8 Ağustos 2022 tarihinde, saat 17:16
    Permalink

    Yazınız adına tebrik ederim, güzel bir konuya değinmişsiniz

    Yanıtla
    • 8 Ağustos 2022 tarihinde, saat 22:09
      Permalink

      Teşekkürler güzel yorumunuz ve yazımı okuduğunuz için umarım ufak da olsa size katkısı olabilecek bir şeye değinebilmişimdir araştırdığım konuyla 🙂

      Yanıtla

Merve Güneş için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.